• BIST 10644.79
  • Altın 4433.69
  • Dolar 40.4239
  • Euro 47.2994
  • İstanbul 35 °C
  • Diyarbakır 40 °C
  • Ankara 35 °C
  • İzmir 41 °C
  • Berlin 21 °C

Risale-i Nur'ların tahrifatı (Bilirkişi raporları’yla) (5)

Abdullah Can

Risale-i Nurların tahrif edildiği konusunda yayınlanmış ilk dört yazımız, bir-iki sönük itirazın dışında ekseriyetle hüsn-ü alaka gördü ve bu çalışmadan dolayı aldığımız tepkilerin tamamına yakınının “müspet” olduğunu gördük. Bu da gösteriyor ki dile getirilen hakikatler umumun vicdanını ve kanaatini yansıtmaktadır. Çünkü ortaya konulan belgeler, sıradan iddialar değil, ciddi tespitler ve çürütülemez delillerdir. Bu vesileyle, çalışmamızın devam etmesi gerektiğine kanaat getirdik.  Bugün sizlerle ikinci bir tahrifat örneğini paylaşacağım. 

Tahrifat örneğimiz iki belgeden oluşmaktadır. Birisi, Risale-i Nurların mahkeme incelenmelerinde bilirkişi olarak vazife almış bir hukukçunun söyledikleri; diğeri ise, Risale-i Nurlar’ın kesin beraatına dair 1984 tarihinde yayınlanmış mahkeme kararıdır. Her iki belge de birbirini teyit etmektedir. Bilinmelerine rağmen, bu güne kadar iki belgeye de itiraz edilmiş değildir. Sükût ikrardan gelir. Yani, tahrifat olayının gerçek olduğu taraflarca da benimsenmiştir anlamına geliyor. Bu durumda, “tahrifat yoktur” iddiaları havada kalıyor; aşırı reaksiyonlar da anlamsızlaşıyor. 

BİRİNCİ BELGE (Bilirkişinin ifadeleri):

Aşağıya alacağım sayfa, Necmettin Şahiner’in 1977 yılında Yeni Asya Yayınları arasında neşredilmiş “Said Nursî ve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor” adlı kitabının 258’inci sayfasıdır. Bu sayfadaki düşünceler Ord. Prof. Sulhi Dönmezer’e aittir. Birlikte okuyalım:

 43161 

Altı çizili ifadelerde görüldüğü gibi, Sulhi Dönmezer, Risale-i Nur’larda geçen Atatürk karşıtı ve siyasetle ilgili kısımları kendi anlayışlarına göre raporlandırdığını ve sonraki basımlarda sözkonusu kısımların genellikle çıkarıldığını belirtiyor. Aynı bilirkişi, böylece bu kitapların siyasetten ve kanunlara aykırılıktan arındırılarak sadece dini açıklamalara indirgendiğini söylüyor... 1977’den bu güne 35 yıl geçmiştir ve bu ifadeler aynı kitabın bütün baskılarında tekrarlanıp durmaktadır. Buna rağmen, tahrifatçı çevrelerden bu iddiayı nakzeden(çürüten) bir yazı ne gördük, ne okuduk. Bu da gösteriyor ki, bilirkişinin dedikleri aynen uygulanmış ve sözkonusu tahrifatlar tahrifatçılarca da benimsenmiştir. Vesselam...     

İKİNCİ BELGE (Mahkeme Kararı):

 43162 

Görüldüğü gibi İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca görevlendirilen Prof. Dr. Kayıhan İçel, Prof. Dr. Erol Cihan ve Doç. Dr. Köksal Bayraktar’ın bilirkişi olarak 19.11.1984 tarihli inceleme raporlarının neticesinde vardıkları nihaî karar, Risale-i Nur Külliyat’ının topyekûn serbestiyeti yönündedir. Ancak kararnamede konumuzu ilgilendiren ciddi bir itiraf var; o da şudur:

“Bu kitapların telif hakkını elinde bulunduran ve İstanbul Cağaloğlu Babıâli Cad. No.29/2’de faaliyet gösteren Sözler Yayınevi tarafından eskiden suç teşkil eden kısımları çıkarmak ve bazı değişiklikler yapmak suretiyle Mart 1984 tarihinde yayınladığı 35 adet kitaptan ibaret Risale-i Nur Külliyatı...” denilerek, Külliyat’ın bir tahrifat ameliyesine tabi tutulduğu açıkça beyan ediyor. Bu beyan karşısında, elimizi vicdanımıza götürüp hakkı teslim almamız ve hakikat karşısında kemerbeste olmamız gerekirken, hala “Yok efendim, bunların tamamı iftira!.. Nurların tek kelimesine dahi müdahale edilmemiştir!..” demenin ne kadar ciddi  bir ketm-i hakikat, daha ötesi demagojik bir şarlatanlık olduğu ayan-beyan ortadadır. 

Raporun ikinci sayfasında ise, “Sözler” kitabı sözkonusu ediliyor ve aşağıdaki ifadelerle, Sözler gibi en az tahrif edilmesi beklenilen bir kitabın dahi nasıl saldırıya uğradığını açıkça ifşa ediyor. İşte ifadesi: 

Eskiden suç unsuru ihtiva eden bazı sahifelerin 1961 yılından sonraki basılarda kitaptan çıkarılmış olduğu pek muhtemel olarak ortaya çıkmaktadır.” Evet, ‘muhtemel’ de denilse, vakıa, “Sözler”in birçok sayfasının çıkartıldığı bir gerçektir (Lemaat kısmındaki tasfiyecilik buna şahittir) ve bazı kelimeler üzerinde ise oynanıldığı tespitlerimiz arasındadır. Bunu ileriki çalışmalarımızda liste halinde yayınlayacağız... 

Mahkeme kararında belirtilen “1961 yılından sonraki basılarda” ifadesinden anlıyoruz ki, Üstad’ın vefatından sonra Nurlar ciddi bir yalnızlığa ve saldırılara maruz kalmıştır. Sahip gibi görünenler de kitaba uymak yerine, kitabı kendilerine uydurarak yapılan tahrifatları benimsemişlerdir. Emanet korunmamıştır. En tehlikeli ve çileli dönemlerde bile tek kelimesine kıyılmazken, müellifin vefatı sonrasında Risale-i Nurlar sınır tanımaz bir kıyıma tabi tutulmuştur. 1984’e gelindiğinde tek elden, yani Sözler Yayınevi aracılığıyla neşri yapılan Risale-i Nur Külliyatı, sonraki yıllarda farklı yayınevlerinin kurulmasıyla, daha geniş kitlelere mal olmuş ise de, bir-iki yayınevi hariç, diğerlerinin tamamı Sözler Yayınevini aynen taklit etmiş ve dolayısıyla bu tahrifat geleneğini olduğu gibi sürdürmüşlerdir. 

1984 tarihinde bu belgeyi elime veren Nur talebesi arkadaş, keyiften dörtköşe olmuştu. O ve onun gibi düşünen herkes, bu beraat kararını bir bayram havasında karşılamışlardı. Hakları da vardı. Zira o tarihe kadar 1000’den fazla mahkeme görmüş Risale-i Nur Külliyat’ı artık kesin serbestti; serbestçe yayınlanıp okunabilecekti. Elbette bu çok sevindirici bir gelişmeydi. Ancak hayır gibi görünen bu olayın bir de perde arkası ve şer tarafı vardı... O şer ise, Nurlar üzerinde uygulanan tahrifat teşebbüsleridir. 

Amacımız, tahrifçiliğin teşhiri, tahrif edilen yerlerin tashihi ve Nurların orijinallerine sadık kalınarak yeni baştan tanzimleridir. Yoksa egomuzu tatmin ya da birilerini karalamak niyetinde değiliz. Yarası olanlar gocuna bilir; onlara da tavsiyemiz, bir an evvel yaralarını tedavi etmeleridir. Yani, Nurların gasbedilmiş hukukunu iade edip tövbe etmeleridir. Zira Allah gafur u rahimdir... Bu hakkın iade edildiği gün, bu yazıların da anlamı kalmaz. Ancak Nurlara karşı girişilen bu hodserane ve keyfemayeşa müdahaleler ve tahrifat kundakçılığı devam ettikçe bu kabil savunmaların da bitmeyeceği bilinmelidir. Hangi niyet ve saiklerle olursa olsun, tahrifatçılardan yegâne talebimiz, bir an önce bu tahrifatları gidermeleri, orijinal nüshalara avdet etmeleridir. Bir başka ifadeyle, “emaneti aslına irca" etmeleridir”... 

  • Yorumlar 33
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Haamid B.20 Nisan 2018 16:48

      Esselâmu aleyküm..
      Evvelan tebrîk ederim.. Bir suâlim bir de aklıma gelen bir şey var.
      -Biz hangilerinden okuyacağız?
      -Sene 84.. Doğu"daki terörün -Kürdistan oyunu- bidâyet senelerine yakın olması dikkatimi çekti.

      Yanıtla (0) (0)
    • şükran15 Nisan 2016 00:07

      Çok güzel anlatılmış Allah üstadımızdan razı olsun inşallah

      Yanıtla (0) (0)
    • mkd24 Ocak 2013 Perşembe 14:37her serkeftî bî kak Abdullah

      ev beşa 5. e ku şopa nivîsên te dikim. belkû dehan car jî min ji nivîserê xwe derxistî ye û daye heval û xwendekaran ku bixwinin û agahî hebin. spas birêz nivîskar.

      Yanıtla (0) (0)
    • Usî24 Ocak 2013 Perşembe 14:50SAYGILAR VE KOLAYLIKLAR..

      Değerli araştırmacının kalemine sağlık, acılarımızı dindiriyor, kendilerine müteşekkiriz.

      Yanıtla (0) (0)
    • Muhammed Omeri24 Ocak 2013 Perşembe 20:57Güncelenen Talmud Misali

      Abdullah bey çok sağolun.Umarım Ilımlı İslam safsatası adı altında birilerine yaranmak isteyenler hatalarını anlar, yeryüzünde barbarlık ve vahşeti uygulayanlara karşı sessiz kalanları lanetlememekte ısrar edenler bilmeliler ki Onlarında kullanılma vakti geldiğinde iş işten geçmiş olacak...

      Yanıtla (0) (0)
    • misafir343425 Ocak 2013 Cuma 07:45ALLAH RAZI OLSUN

      Aziz ve sadık nur talebisi abimiz. Allah sizlerden razı olsun Tam kur an ve sünnet çerçevesinde hakkı ve hakikatı haykırdınız. Şeytan sizin gibi alimleri sevmez. ALLAH CENNETTE RESULULLAH (S A.V) E KOMŞU EYLESİN bütün HAKİKATI söyleyenleri.. amin

      Yanıtla (0) (0)
    • Adem MURTEZA25 Ocak 2013 Cuma 09:46Tebrikler

      Değerli kardeşim sizin dediğiniz o tarihlerde (984-985) Ankarada Fakültedeydim, Yeniasya gazetesinin iki küpürü nü koparmıştım bende duruyordu, bilahere kaybetim. 1 tanesi Risalelerdeki suç unsurlarının çıkarılarak serbest yayına başladığını,
      2. Şeyhsaid hazretlerinin fotoğrafının altında şöyle bir yazı vardı "İngiliz ajanı olan şeyhsaid" Yani Palolu şeyhsaid di bu iki köpürü koparmıştım ama kitaplarım arasında bulamadım kaybetmişim . Selamlar saygılar

      Yanıtla (0) (0)
    • Nimetullah CAN25 Ocak 2013 Cuma 10:35Xwede ji te razî be Biraye Abdullah

      Risalei Nur eserlerinin gelecek nesillere orjinal bir şekilde ulaştırılması adına yaptığınız çalişmalar takdire şayandır.
      Tahrifat meselesini Med-Zehra çevresi 90 lı yıllarda Dava dergilerinin değişik sayılarında bu Tahrifat meselesini ayrıntılı birşekilde yayınlamışlardı.
      Muhammed Sıddık Şeyhanzade bu mesele ile yıllardan beri uğraşıyor...

      Yanıtla (0) (1)
    • mem25 Ocak 2013 Cuma 14:12orjinali sizde varsa yayınlayın

      risale-i nur hakkında çok sözler söylendi ne hikmetse kimse orjinalini ortaya çıkarmıyor.birileri çıkıp ben said-i kurdinin talabesiyim der ama onların da bu hususta bi şikayeti yok galiba.herkes sanki tahrif olan kısımları kabullenmiş gibi.butür konuları paylaşmanız gerçekten değerli enazından birilerinin ekmeğindeki yağı almış oluyorsunuz.allah sizden razı olsun

      Yanıtla (0) (0)
    • e.semsur-i25 Ocak 2013 Cuma 14:19tebrik.

      keke Abdullah' alnından öpüyorum, işte böyle böyle belgeli ve net, hak ve hakikatın tezahur-i için çalışmaların devamını bekleriz.

      Yanıtla (0) (0)
    • MUHACIR25 Ocak 2013 Cuma 14:34ALLAH RAZI OLSUN

      Aziz ve sadık ve çok degerli çerçek nur talebesi olan bimiz. Cenebu ALLAH senden ebediyen razı olsun.piyasa zaten doluş sahte abilermi dersin veya sahte talabeler ve tahrifatçılarmı dersin allah islah eylesin siz işallah bunlara sebep olurda bunlarda allah korkusu olur yanlış ve tahrif ettikleri risale-i nurları tekrar düzeltip tövbe ederler ahirette bu azaplta kurtulurlar cenabu ALLAH senden razı olsun CENABU ALLAH SENİ ZALİMLERİN ZERRİNDE KORUSUN

      Yanıtla (0) (0)
    • can25 Ocak 2013 Cuma 15:54mal ava

      Seyda ji ber agahiye te mal ava,spas.

      Yanıtla (0) (0)
    • enes tunalıoğlu25 Ocak 2013 Cuma 17:18tebrikler

      Bu resmi belgeleri gördükten sonra buyuk abiler acaba ne diyecekler. Evet biz bunları yaptık bu cürmü işledik mensubu bulunduğumuz cemaatin fertlerinden özür mü dileyecekler sanmam. öyle bir fikirleri olsaydı en kötü dönemlerde Üstad döneminde basılanları her şeye rağmen üstad değiştirme temayülünde bulunmazken bunlar teşebbüs etmiş acaba neden..Çünkü sistem Kürtlerin varlığını kabul etmiyordu onlarda bu inkara evet diyerek destek oldular. Üstadım deyip hergün okudukları kitaplarının Müellifinin milletinin Kürd olduğunu inkar etmek için miydi acaba...mahşerde bu inkarcıları Allah affeder mi...

      Yanıtla (0) (0)
    • Alî XWENDE25 Ocak 2013 Cuma 19:21HAKİKATİ İFŞA

      Biz Kürt gençleri hep asimilasyona maruz kaldık. kendimizi tanıyana kadar iş işten geçmişti. dilimiz zaten gitti. şimdi ise dinimiz gidecekti. sizin üstadın deyimiyle hakikatperwer insanlar bize ışık oldu. Allah sizden razı olsun. hezar carî mala we ava.

      Yanıtla (0) (0)
    • parisli26 Ocak 2013 Cumartesi 03:47Gecikmeli yazi

      Yapanlari Allah bildigi gibi yapsin.

      Acaba Abdullah Can bu delilleri hangi tarihten beri biliyordu? Gecikmis bir yazi diyorum.Fakat hakikatin ifsasi için bu bilgiler birer referanstir.selam ve dua ile...

      Yanıtla (0) (0)
    • Fehim26 Ocak 2013 Cumartesi 18:48Gerçeği hep gizlediler

      Hani ya tahrifat yapılmamıştır, diyorlardı. Allah aşkına bunlarda yüz yok mudur? Doğru, yüz ne gezer. Allah ıslah mı etsin, cezalarını mı versin, bilmiyoruz, en iyisi layık olduklarını bulsun diyelim. Allah güç ve azminizi artırsın Abdullah Bey.

      Yanıtla (0) (0)
    • Mehmet Ş. AKHAN26 Ocak 2013 Cumartesi 21:18'Sahteleştirme' işlemi çok kişinin maskesini düşürdü

      ''Onlar ne hal ile yazılmış ise öyle kalması lâzım geliyordu.SONRADAN TASHİH VE TANZİM ETMEYE ME'ZUN DEĞİLİZ!''(MEKTUBAT)

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 00:36Tahribat demek Rsaleye hakarettir.

      Üstad İslam milliyetçisidir. Risale-i Nurların hiçbir yerinde menfi anlamda bir kavmi ya da ırkı hedef almamıştır. Üstad, kavimleri överken veya yererken, İslam’a olan hizmetinden veya İslam’a olan düşmanlığından dolayı övüp veya yermiştir. Yoksa hiçbir kavmi, sırf kavim olarak hedef almamıştır.

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 00:422

      Türk ve Kürt milleti,et ve tırnak olmuş iki kardeş millettir.Risale-i Nurların hiçbir yerinde ırkçı bir hissiyat ile bu iki millet hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır.Günümüzdeki bazı dinsiz ırkçılar, bu ırkçılık damarını tahrik ederek, hem Türk ve Kürt milletleri arasında, hem de iman hakikatlerinin savunucusu olan Risale-i Nurlar hakkında menfi damarları uyandırmaya çalışıyorlar.Biz şayet buna alet olursak,dinsizliğe yardımda bulunmuş oluruz. Bu yüzden İslam kardeşliğini esas alıp,menfi cereyanlara karşı mukavemet etmeliyiz.Böyle çirkin ve günahlı ırkçılık hissiyatlarından uzak durmalı.

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 00:43Tahrifat değil

      İman kardeşliği ve İslam milliyetçiliği ebedidir; ama menfi ırkçılık kardeşliği ise, beş on senelik bir gençlik gafletidir. Üstelik ebedi bir ateşe düşmeye de bir sebeptir. Bu sebeple aklımızı başımıza alıp, milyarlarca Müslüman kardeşlerimizi, beş on milyonluk ırk sevdasına satmamalıyız.

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 00:45Tahrifat değil!!!!!!

      Risale-i Nurları, sırf ırkçı ve milliyetçi bir kaygı ve hissiyat ile yayınlayan yayınevleri vardır. Bu yayınevlerine itibar etmemek gerekir. Zaten Üstad ve Üstad'ın varisleri olan ağabeyler bu yayınevlerine ruhsat ve basım izni de vermemiştir. Bu yayınevleri açıktan Risale-i Nurların muhkem olan İslam milliyetini değil, kavim milliyetini esas alarak, Üstad'ın fikir ve prensiplerini çiğneyen yayınevleridir. Bu yayınevleri zaman zaman da tahrifatlar yapmaktadır. Bizzat Üstad'ın tadil ettiği ibareleri, sırf ırkçılık hissiyatı ile tekrar külliyata dahil etmeye çalışıyorlar

      Yanıtla (0) (0)
    • faruk28 Ocak 2013 Pazartesi 07:58et ve tırnak

      türk ve kürtler etle tırnak gibi diyen arkdaşa soruyorum;hangimiz et hangimiz tınağız.yeri geldiğinde tırnak kesilip atılıyo da ondan sordum

      Yanıtla (1) (0)
    • e.semsur-i28 Ocak 2013 Pazartesi 10:55nurcu kardeşim???

      "Nurcu" kardeşim bu yayınlanan belgelere ne diyorsun, risale-i nurda yapılacak olan değişiklikleri bilirkişi belgelerine ne diyorsun???

      Yanıtla (1) (0)
    • xelil dost28 Ocak 2013 Pazartesi 14:48NURCU KARDEŞİMİ RAHAT BIRAKIN

      Arkadaşlar NURCU mahlaslı kardeşimizin üzerine bu kadar varmayın. Böyle düşünmesi, algılaması ve yorumlaması gayet tabii bir hadisedir.

      "Önyargıları yıkmanın atomu parçalamaktan daha zor olduğuna"inandığım gibi, bir NURCUYU (klasik) bu meselede ikna etmek de atomu parçalamaktan çok daha zordur.

      Hele özellikle KÜRT sözcüğüne bu kadar allerjileri olan NURCU kardeşlerim var ya... İnanın Hz. Ebubekir bile insa onları bundan vazgeçiremez.

      Yanıtla (0) (0)
    • Süleyman A.28 Ocak 2013 Pazartesi 15:08"Nurcu" insaflı konuş!

      Nurcu denilen şahıs, Üstad'ın kendisi değil, Üstad'ın sonrasındaki kimseler Nurları bozmuştur. Belegeler 1960 sonrasını göstermektedir. Bu yazıların Üstad'ın kendisiyle değil, Üstad'a uygulanan sansür ya da tahrifatlarla alakası var. Gündüz ortasında güneşi inkar etme; belgeler tahrifatı ortaya koymaktadır. İnsaflı ol, bağnazlık kimseye yarar getirmez.

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 17:21Tahrifatmı ???

      Üstad'ın Münazarat ve Sünuhat gibi eserlerinde, bazı ibarelerin çıkarıldığı ve değiştirildiği doğrudur. Lakin bu çıkartma ve değiştirme işlemini bizzat Üstad'ın kendisi yapmış ya da onun izni ile yapılmıştır. Bu ibareler ekseri ırkçılığa mahal vermemek ya da birtakım dinsizler tarafından kullanılmamak için, bizzat Üstad'ın müdahalesi ile yapılmıştır. Mesela Said-i Kürdi yerine Said-i Nursi olması gibi. Bu ve benzeri yapılan değiştirmelere tahrif demek; akıl ve vicdan ile bağdaşmaz. Üstelik Üstad'ın bizzat kendisinin yapması ortada dururken...

      Editörün Notu: Sayın ziyaretçi panik olmaya gerek yok. Yazıyı yazan arkadaşımız makalelerin tümünde belge yayınladı. Siz bu belgelerin gerçek olmadığını ispat edebiliyor musunuz? Değilse gerisi laf ü güzaf'tır...

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 17:23Thrifatmı ?????

      Bugün milyonlarca baskıya ulaşmış bir eserin tahrif edildiğini iddia etmek, gerçekten komik bir yaklaşımdır. Bu baskıyı yapan yayınevlerinin büyük bir kısmı, Nur cemaatinin kabul edip desteklediği yayınevleridir. Şayet tahrifat olsa idi, külli bir nazar olan Nur cemaati, elbette buna lakayt ve ilgisiz kalmayacaktı. Halen Üstad'ın yasal varisleri hayattadır ve hepsi de bir yayınevinin sorumluları hükmündedir. Bu yasal varislerin Risale-i Nurların tahrif edildiğine dair hiçbir şikayet ve iddiaları yokken, başka ve alakasız kişi ya da gurupların böyle iddia etmeleri abesle iştigal etmektir.

      Editörün Notu: Sayın ziyaretçi panik olmaya gerek yok. Yazıyı yazan arkadaşımız makalelerin tümünde belge yayınladı. Siz bu belgelerin gerçek olmadığını ispat edebiliyor musunuz? Değilse gerisi laf ü güzaf'tır...

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 17:25Tahrifatmı ???

      Risale-i Nurların orijinal ve Üstad'ın tetkik ve tashihinden geçmiş asılları halen duruyor ve elde mevcutken, böyle hezeyanları savunanları ciddiye almamak iktiza eder.

      Editörün Notu: Sayın ziyaretçi panik olmaya gerek yok. Yazıyı yazan arkadaşımız makalelerin tümünde belge yayınladı. Siz bu belgelerin gerçek olmadığını ispat edebiliyor musunuz? Değilse gerisi laf ü güzaf'tır...

      Yanıtla (0) (0)
    • Nurcu28 Ocak 2013 Pazartesi 17:31xelil dost'a

      Kürt sözcüğüne alerjim olsa Nurcu olmazdım. Sonuçta bu eserlerin müellifi bir "KÜRT" . İkincisi bu eserlerde tahrifat tahrifat yaptığını iddia ettiğiniz insan bu eserlerde bizzat Üstadın övgüsüne sahip olmuş kimseler. Evet düzeltme vardır ama tahrifat asla ....

      Yanıtla (0) (0)
    • xelil dost28 Ocak 2013 Pazartesi 19:42Nurcu Kardeşim beni rahat bırak

      Allah rızası için fazla bu meseleyi uzatma da kalbimizi kırmayalım.

      " Evet düzeltme vardır ama tahrifat asla ...." ifadesini kullanman bile ne kadar nurcu olduğunu ele veriyor. Senin bu Üstadın övgüsüne mazhar olan abin kimdir ki SANKİ ÜSTADIN HATASI VARMIŞ TA DÜZELTMEDE BULUNMUŞ.

      Yani anlayacağın ÜSTAD eserlerinde YANLIŞLIK MI yapmışta bu abi DÜZELTME (Tashih) yoluna gidiyor.

      KISACASI Senin ifadene binaen HİÇBİR ALLAHIN'IN KULU ÜSTADIN ESERLERİNDE DÜZELTMEYE GİDEMEZ. Olsa olsa bunca zamandan sonra ÜSTAD'IN Şahs-ı Manevisinden af dileyerek işlediği bunca hatayı düzeltme yoluna gider.

      Yanıtla (0) (0)
    • e.semsur-i29 Ocak 2013 Salı 10:49çocuk değiliz.

      "NURCU" kardeşim, arkadaşım, sen şu son makaledeki 1984 tarihli bilirkişi belgelerine bir izahat getir bakalım, haydi eski said döneminde ustatt da maslahata binaen bazı değişiklikler yapmış( sonraları üstadın yapmadıklarınıda yapmışlar). he söylermisin 1984 tarihli statükonun " tanzimi mutemedinin" içinde bulunduğu bilirkişi raporundaki "zararlı ifadeler çıkartıldı" ifadesine izahat getir bakalım, bize risale-i nur dersi vermeye kalkışma.

      Yanıtla (0) (0)
    • Halil İbrahim29 Ocak 2013 Salı 22:46Egodan vazgeçelim

      Allah için çalışmak, onun için yazmak ve konuşmak en samimi eylemlerdendir. Yazarın kendi duygu ve düşünceleri yerine belgeleri konuşturması, bir samimiyet ve içtenlik göstergesidir Aksini iddia edenlerin de iddialarını kanıtlama gibi bir zorunluluğu vardır. Çağımız karından konuşmanın çağı değil, akıldan ve bilimden konuşmak en geçerli yol ve inandırıcı yöntemdir Yorumcular bu zeminde buluşmalı; egolarını tatmin etmek kimseye bir yarar getirmez. Yazarı takdir ediyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • Ali Alemdaroğlu23 Temmuz 2014 Çarşamba 16:36Tahrif

      Tahrifle ilgili acilen hata sevap cetveli çıkarılmalı.ve Bu bir kitap halinde yayınlanmalıdır.Risali Nur Asli hüviyetinden çıkarılıp basit bir ahlak kitabı haline getirilmiştir.Ve malesef buna Nurcular yayınevleri alet olmuştur.Risale-i Nur Orjinal haliyle türkçeye tercüme edilmeli.Ve günümüz insanının anlayacağı tarzda açıklanmalıdır.bazen bir cümle sayfalar paragraf kitaba dönüşebilir....Allah bize Risale-i Nur'u lutfetti bununda hakkını vermeliyiz.Elhamdulillahi dinil islam ve nuril iman.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89