• BIST 9915.62
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 26 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 14 °C

Metiner: Öcalan İmralı’da çok değerli şeyler söylüyor

Metiner: Öcalan İmralı’da çok değerli şeyler söylüyor
RS FM Ankara temsilcisi Nihat Dağdelen’in sorularını yanıtlayan Mehmet Metiner, 17 Aralık operasyonunun ardından yaşananlara dair açıklamalarda bulundu.

AK Parti Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hükümet-cemaat çatışmasına benzin dökmeyecekleri yolundaki açıklaması ve Gezi sürecindeki tavrını överek, "Öcalan, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yerde duruyor" dedi.

RS FM Ankara temsilcisi Nihat Dağdelen’in sorularını yanıtlayan Mehmet Metiner, 17 Aralık operasyonunun ardından yaşananlara dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Operasyonun hükümete karşı bir darbe girişimi olduğunu savunan Metiner, yolsuzluğun söz konusu olmadığını ileri sürdü.

“PARALEL YAPIYI TASFİYE ETME KONUSUNDA KARARLIYIZ”

-“Cemaat - hükümet çatışması” nereye kadar sürecek?

Cemaatle hükümetin çatışması söz konusu değil. Cemaatin üst yönetiminin hükümetimize karşı başlatmış olduğu bir kavga var. Emniyet ve yargı içindeki elemanlarını harekete geçirerek bizi diz çöktürmeye, AK Parti’nin siyasetini belirlemeye çalışıyorlar. Biz bu yapıya, "paralel yapı" diyoruz. Devlet içinde devlet olmak istiyorlar. Bu paralel yapıyla hükümetimizin demokrasi mücadelesi var ve bunları tasfiye etme konusunda kararlıyız.

“KCK’YI PARALEL DEVLET OLARAK GÖRMÜYORUZ”

-Bu "paralel yapı"yı öteden beri eleştirenler var. Geriye dönüp baktığınızda bu konuda bir özeleştiri yapmanız gerektiğini düşünüyor musunuz? Mesela KCK davasındakiler de, "paralel devlet" iddiasıyla içeri atıldılar. Balyoz, Ergenekon davalarında da benzer iddialar vardı yine…

-Biz KCK’yı paralel devlet olarak görmüyoruz. Çünkü paralel devlet, devlet içinde devlet yapılanmasıdır. KCK devlet içindeki bir devlet yapılanması değildir. KCK, mevcut devlete alternatif bir devlet yapılanmasının yaratılmasını isteyebilir. Kendi tüzüklerinde de var bu zaten. Ama bizim sözünü ettiğimiz paralel devlet, devletin kritik makamlarında olduğu halde, emri sivil otoriteden, kendi sıralı amirlerinden değil bağlı oldukları bir başka yapıdan alarak hareket eden ve gerektiğinde sivil hükümeti alaşağı etmekten kaçınmayan bir yapı. Dolayısıyla KCK’nın paralel yapılanmasıyla, bizim sözünü ettiğimiz yapılanma birbirinin tam tersi.

"KCK OPERASYONU VE ERGENEKON YARGILAMALARI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ"

KCK operasyonlarını çok sağlıklı bulmuyoruz. Dolayısıyla buna imkan sağlayan Terörle Mücadele kanunlarını da çok demokratik bulmuyoruz. Evet Ergenekon sürecinde de bir darbeyle hesaplaşılmıştır ama pek çok insanın da mağdur edildiğinden artık kuşku duymuyoruz. Dolayısıyla KCK operasyonlarının, top yekün Ergenekon yargılamalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

"PARALEL YAPI: TÜRKİYE’NİN BADEM BIYIKLI NEOCONLARI"

Haşhaşiler diye, Türkiye’nin badem bıyıklı Neoconları olarak tanımladığımız bu paralel yapı, hükümetin demokrasiye doğru olan yürüyüşünü engellemek ve demokratik hamlelerini önemsizleştirmek için pek çok yanlışlıklar yaptı. Bugün artık bunu kabul ediyoruz. Bu bir özeleştiriyse, evet bu bir özeleştiri.

"ORDUNUN İÇİNDE BİR TAKIM GÜÇLER, ORGANİZE DARBE PLANLAMIŞLARDIR"

-Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında Türkiye’de var olan derin devletin üzerine gidilmediği, aslında bunun sulandırıldığı görüşüne katılıyor musunuz?

Biz sadece darbeyle hesaplaşma sürecini çok anlamlı buluruz. Ergenekon bir bütün olarak fasa fiso değildir. CHP ile ayrıştığımız yer burası. Yani sanki Türkiye’de hükümete karşı hiçbir darbe girişimi olmamış da, durup dururken bu davalar açılmış diye bakmak, hakikatın inkar edilmesi olur. Hükümetimize karşı ordunun içinde bir takım güçler organize bir şekilde darbe planlamışlardır. Ergenekon dediğimiz dava, bu darbe süreciyle bir hesaplaşmadır. Bu yüzyılımızın bence çok önemli bir adımıdır. Türkiye açısından da milattır.

"KCK SORUŞTURMALARI, ÇÖZÜM SÜRECİNİ SABOTE İÇİN TAMAMEN HUKUK DIŞI YÖNTEMLERLE YAPILMIŞ"

Ama bu süreçte görünen o ki paralel yapı, kendi muhaliflerini de bu torbanın içine yerleştirerek mahkum etmiştir. Türkiye’nin çözüm sürecini sabote etmek için de KCK soruşturmalarını tamamen hukuk dışı yöntemlerle yapmaktan kaçınmamışlar. Bugün gördüğümüz manzara bu. Onun için biz yeniden yargılanma süreçleri de dahil, Türkiye’nin çok köklü bir reforma ihtiyaç duyduğu kanaatindeyiz.

"YENİ BİR DEMOKRATİKLEŞME HAMLESİ YAPACAĞIZ"

Bu yüzden yeni bir demokratikleşme hamlesiyle inşallah Türkiye’nin karşısına çıkacağız. Terörle Mücadele kanunlarının yeniden düzenlenmesi ve belki tamamen kaldırarak Türk Ceza Kanunu içinde bunların yer almasını sağlamayı amaçlıyoruz. Özellikle Özel Yetkili Mahkemelerin ortadan kaldırılması konusunda hükümetimizin yeni bir hazırlığı var. Bir yandan HSYK’nın demokratik bir temsil sistemine kavuşturulmasını sağlayacağız. Bir yandan da emniyet ve yargı üzerinden, terörle mücadele yasalarından aldığı güçle bu paralel yapının yanlış yapmasını engellemeye çalışacağız. Hükümetimizin bu konudaki hazırlıkları devam ediyor. Yerel seçimlerden önce bu yasaları meclisten geçirmeye çalışacağız.

"YOLSUZLUK KILIFI ALTINDA DARBE GİRİŞİMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

-Bu arada yolsuzluk iddiaları var ve 4 bakan bu yüzden ayrılmak zorunda kaldı. “Bu dedikleriniz doğru ama bir de yolsuzluk var” söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz, yolsuzluk kılıfı altında bir darbe girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyoruz.

-Yani burada yolsuzluk yok mu?

-Bence yok. Kişisel yolsuzluklar, rüşvetler yeryüzünün her yerinde vardır. Ama hükümetimizden kaynaklı, doğrudan hükümetimizin bilgisi dahilinde yapılan bir yolsuzluk olayından söz etmek iftira olur. Ama herhangi bir insanın, bu bir bakan oğlu da olabilir, birisine bir işlem yaparken aldığı şeyleri hükümete bağlamak büyük bir iftiradır. Hükümetimiz böyle bir iftirayla karşı karşıya. O yüzden yolsuzluk kılıfına büründürülmüş bir darbe girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyoruz.

"ÖYM’LER KALKARKEN YOL AÇTIKLARI MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMESİ GEREKİR"

-Sayın Bekir Bozdağ, Özel Yetkili Mahkemeler'in (ÖYM) kaldırılacağını açıkladı. ÖYM’lerin kaldırılması, özellikle yargı alanında yaşandığı iddia edilen hukuksuzları büyük ölçüde giderir mi? Diğer mahkemelerin, ÖYM’lerin yerine geçme tehlikesi var mı?

Hayır. Biz ÖYM’leri kaldırırken bu mahkemelerin yol açmış olduğu mağduriyetlerin de giderilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sadece bu mahkemleri kaldırmak yetmiyor. Bu mahkemelerin yol açtığı mağduriyetler var. Bunların da giderilmesi gerekir.

-Nasıl giderilecek?

-Bu konuda Adalet Bakanlığımız gerekli yasal düzenlemeleri hazırlayabilir. Meclisimiz de bu yasaları rahatlıkla geçirebilir. Ama ne yaparsanız yapın eğer hakimler, savcılar, paralel yapının mensubu gibi hareket edebiliyorlarsa başka mağduriyetlere de sebep verebilirler. Çünkü, sonuçta mahkemelerin takdir yetkileri var. Ama biz prensip olarak hem ÖYM’leri ortadan kaldırmayı hem de bu mahkemelerin marifetiyle ortaya çıkmış mağduriyetleri gidermeyi önemseyen bir siyasal anlayışa sahibiz. Bunun nasıl olacağına artık Adalet Bakanlığımızın yetkilileri karar verirler.

"ÇÖZÜM DAHA FAZLA DEMOKRASİ, HUKUK VE ÖZGÜRLÜKLER"

Ben bütün partilerin bu tür konularda uzlaşıya açık olduğu kanaatinde değilim. Hele AK Parti’nin marifetiyle herkesi memnun ederek toplumsal vicdanı rahatlatacak adımların atılmasından meclisteki muhalefet partilerimizin memnuniyet duyacağı kanaatinde değilim. Bunlar, "Keşke AK Parti bu adımları atmasa da, biz bunun üzerinden siyaset yapsak" diye düşünüyorlar. Bakmayın siz demokratikleşme istedikleri yönündeki söylemlerine. AK Parti ön almaya başladığından itibaren her birisi farklı gerekçelerle hükümete gene suçlamalar yöneltiyor. Ama biz bütün bu tehlikeleri bertaraf edebilecek tek formülün daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, daha fazla hukuk olduğu kanaatindeyiz.

"İMRALI’DAN ÇOK ANLAMLI VE DEĞERLİ ŞEYLER SÖYLENİYOR"

-Barış süreci konusuna gelecek olursak... Abdullah Öcalan, bu yapıyla ilgili Başbakan’a bir yıl önce bir mektup yazdığını açıkladı. Bu yapının darbe hazırlığı içinde olduğu konusunda uyardığını belirten Öcalan, "Biz öyle bir çatışmaya benzin taşımayacağız" demiş. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Nevruz sürecindeki tutumu, Gezi süreci ve hükümete karşı şimdiki darbe girişimine karşı almış olduğu tutumu çok anlamlı ve değerli buluyorum. Öcalan’ın aslında durduğu yer, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. Öcalan’ın gösterdiği bu istikamete yönelik bir siyasetin henüz yürütülemediği kanaatindeyim. Öcalan İmralı’da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor. Türkiye’nin demokratikleşmesine de katkı sunabilecek çok anlamlı şeyler söylüyor. Paralel yapıyı görüyor. Paralel yapının aslında hükümeti alaşağı etmeye, çözüm sürecini sabote etmeye dönük eylemselliklerini de görüyor. Ama Öcalan adına siyaset yapanların, henüz bunu yeterince gördükleri kanaatinde değilim. Görüyorlarsa da ideolojik barajları nedeniyle buna yönelik bir siyaset üretemedikleri kanaatindeyim.

"HEDEF SİLAHLI MÜCADELE SÜRECİNİN TASFİYESİNİ SAĞLAMAK"

-Öcalan’ın hükümetten de bir takım beklentileri var ve bu konuda seçime kadar bazı adımların atılmasını istediği belirtiliyor...

-TMK’da değişiklikler yapılıyor. ÖYM’leri kaldırıyoruz. Hukuk alanında çok önemli reformlara imza atacağız. Seçim sonrasında da bizim nihai hedefimiz, silahlardan arındırılmış bir toplumsal beraberlik abidesi dikmek. Yani silahlarını bırakmak isteyip de gelip siyaset yapmak isteyenlerin önünü açmak. Bu konuda yasalardan kaynaklı engeller varsa bunları da ortadan kaldırmak istiyoruz. Tabi bunları Öcalan söylediği için yapmıyoruz. Böyle bir algının oluşması, bizi de, Türkiye toplumunu da rahatsız eder.

"ÖCALAN SAĞLAM DURUYOR, HÜKÜMETİMİZ KARARLI ŞEKİLDE SÜRECİN ARKASINDA"

-Siz dönüp baktığınızda evet bu süreç yürüyor ve ilerleyecek diyebiliyor musunuz?

-Hem de çok istekli ve kararlı bir şekilde yürüyor. Öcalan sağlam duruyor. Hükümetimiz kararlı bir biçimde bu sürecin arkasında duruyor. Paralel yapının ortaya çıkmasından sonra da bu sürecin Kürtler için de, herkes için de elzem olduğu görüldü. Belki de bu şerden böyle bir hayır doğdu. Birileri ısrarla Türkiye’nin bu sorunu çözerek güçlenmesini istemiyor. Türklerin, Kürtlerin birlikte kazanmasını istemiyorlar.

"PARALEL YAPININ BİR HEDEFİ DE ÇÖZÜM SÜRECİ"

Paralel yapının doğrudan bir hedefinin de çözüm süreci olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla çözüm sürecini başarıya ulaştırmak, hükümetimizin olmazsa olmaz görevleri arasındadır. Biz çözüm sürecinin tam arkasındayız. Yol temizliği için ne gerekiyorsa da sonuna kadar yapacağız. Ama bunun için biraz daha sabra, biraz daha zamana ihtiyacımız var.

"KDP-PKK UZLAŞISI"

-Leyla Zana’nın Öcalan’ın mektubunu KDP’ye ulaştırmasının ardından PKK ve KDP’nin anlaştığına dair haberler var. Özellikle Rojava’da uzlaşıya varıldığı belirtiliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Kendi aralarındaki bir şeydir. Ayrıntılarını bilemiyorum. O konuda bizim yorum yapmamız doğru değil. Ama çözüm sürecinin başarısı konusunda bir anlaşmaya varmışlarsa, bir mutabakata varmışlarsa bu bizi ziyadesiyle memnun eder.

"BAŞBAKANIN İRAN GEZİSİ, İLİŞKİLERİN REHABİLİTASYONU"

-Başbakanın İran gezisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Brüksel’in ardından İran’a gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Dış politikamızı, Türkiye’nin çıkarlarına uygun bir şekilde belirliyoruz. Bizi İran ile karşı karşıya getirmek isteyen güçlerin oyununa gelmemek gerektiğine inanıyoruz. İran’ın bu konuda Türkiye’nin partnerliğine ihtiyacı var. Türkiye’nin de İran’ın dostluğuna ihtiyacı var. Zaten iki kardeş ülkeyiz; aramızdaki sorunları pekala kendimiz oturup çözebiliriz. Ben bu ziyaretin, özellikle Suriye ve Irak konusunda ortaya çıkan kırılganlıkların ortadan kaldırılmasına bir vesile olacağı inancındayım.

-İlişkilerin rehabilitasyonu olarak görüyorsunuz…

-Evet iki taraf da birbirlerini dinleyecek. Varsa yanlış anlamalar giderecek. Dilerim yeni bir ittifak anlayışıyla Türkiye-İran dostluğu pekişir.

"AK PARTİ’NİN OYLARINDA DRAMATİK DÜŞÜŞ YOK"

-Son gelişmeler, AK Parti’nin oylarını nasıl etkiler sizce?

-Önümüzde bir yerel seçim var. Genel seçim ve yerel seçim birbirinden farklıdır. Yerel seçimde, yerel dengeler önem arz eder. Ama genel seçim, çok daha farklı. Ben önümüzdeki yerel seçimde AK Parti’nin oylarında başkalarının iddia ettiği gibi dramatik bir düşüş olduğu kanaatinde değilim. Tam tersine bir önceki seçimden, yerel seçimde almış olduğu oylardan çok daha fazla alacağını ve gene birinci parti olarak çıkacağı kanaatindeyim. Genel seçimde de ben, AK Parti’nin yüzde 50’nin üzerinde bir oy oranıyla çok da güçlü bir biçimde iktidara oturacağı kanaatindeyim.

"CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN GÖNLÜMÜZDEN GEÇEN ÖNCELİKLE RECEP TAYYİP ERDOĞAN"

AK Parti’nin Köşk adayı sizce kim olacak?

-Hepimizin öncelikli tercihi hiç kuşkusuz, Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. (Rusyanın Sesi)

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89