• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 18 °C

Altan Tan, Demirtaş'a yanıt verdi

Altan Tan, Demirtaş'a yanıt verdi
HDP’li Altan Tan, mevcut çatışmalar ve seküler söylemden dolayı partinin bölünme noktasına geldiğini iddia etmesinin ardından kendisine ‘yolu gösteren’ parti Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş’ın ‘yolunu belli ettiği’ni söyledi.

Demokrasi bloku önerisi

Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin adım adım bir kaosa, kanlı ve karanlık bir iç savaşa doğru sürüklenmekte olduğunu söyleyip bu noktada ‘aklı selim insanlar’a görev düştüğünü savundu.

Kürt siyasetinin bir yol ayrımında olduğunu dile getiren Tan şöyle devam etti: “Şiddet, çatışma ve topyekûn savaş ile demokratik ve meşru siyaset arasına nihai bir tercihte bulunmak gerekmektedir. Çare ve çözüm tüm etnik, dini, mezhebi, sınıfsal ve ideolojik farklılıkları birlikte barış içinde yaşatmayı hedefleyen demokratik, barışçıl, legal ve vesayetin olmadığı bir siyaset olmalıdır. Siyaset susmalı fikirler ve siyasi projeler ortaya konulmalı ve konuşulmalıdır.”

Yapılması gerekenin ‘hak ve adaleti öne çıkaran yeni adil bir demokratik Türkiye perspektifi’ sunmak olduğunu söyleyen Tan, bir demokrasi bloku kurulması gerektiğini aktardı.

HDP’li vekil, “Son günlerde açıklamalarımla ilgili spekülatif değerlendirmelerin muhatabı değilim. İçinde tüm farklı çevrelerin olacağı bir demokrasi bloğu ancak ülkedeki tansiyonu düşürerek toplumsal uzlaşmayı ve barış iklimini sağlayabilir. Bundan önce yaptığım gibi bundan sonra da siyasi çalışmalarıma devam edeceğim” diye konuştu.

O da yolunu belli etmiş

Bir gazetecinin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın isim vermeden kendisine yönelik, “Yol ayrımında olan biz değiliz. Yolunu şaşıranlar kendilerini bulacaktır” sözlerini anımsatması üzerine Tan şunları söyledi: “Şiddet ortamı bitmeden HDP’nin  alanı daralmaktadır. HDP bu savaşı istemedi, bu kavgayı istemedi ama bu savaşın ortasında kaldı. Dolayısıyla ihtiyaç budur. Bugün aranan yapılması gereken budur. Benim yapmak istediğim çok net. Yol ayrımında olan Altan Bey’dir. Biz bir yol ayrımında değiliz demişse bir arkadaşımız o da demek ki yolunu belli etmiştir.”

HDP’yi topa tutunca tartışma başladı

Demirtaş’la Tan arasındaki polemik, Tan’ın verdiği bir söyleşide HDP’nin bir yol ayrımında olduğunu savunmasıyla başladı. Tan’a göre, Kürt halkı hem PKK, hem de devlete öfkeliydi, bu nedenle partide bir yol ayrımına gelinmiş ve HDP içinde yeni bir parti kurulma ihtimali doğmuştu.

Tan, geleneksel Kürt seçmenin HDP’de, sol ve sosyalist temsilin artması üzerine kendini yabancılaşmış hissettiğini savunarak, “Demokratik ve legal siyaset tercih edilir ve muhafazakâr kitle partide etkili olursa ayrıma gerek kalmaz. Fakat bu savaş stratejisi devam ederse ve ağırlıklı sol, sosyalist, seküler söylem devam ederse farklı oluşumlar olabilir. Siyaset boşluk kabul etmez” demişti.

Demirtaş’sa kendisine isim vermeden  “Biz dinci bir parti değiliz olmayacağız da. Ha dinci partiler yok mu? Var. Arzu eden orada siyaset yapar” diye yanıt vermişti.

Altan Tan'ın ilkehaber'e gönderdiği açıklamanın tam metni:

"Bugün sadece Kürt siyaseti değil, topyekûn Türkiye ve Ortadoğu siyaseti derin bir kriz ve buhran yaşamakta ve ciddi bir yol ayrımında bulunmaktadır.

Türkiye'de son seçimlerde seçmenin %50’sinin oyunu alarak Mecliste büyük bir çoğunluk elde eden ve 14 yıldır iktidarda olan AKP yöneticileri ülkedeki kutuplaşma, kamplaşma, ayrışma ve gerginliği ortadan kaldırarak sosyal uzlaşı ve toplumsal mutabakatı sağlayacaklarına; ısrarla kullanmaya devam ettikleri çatıştırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici dil ve siyasetle gerginliği tırmandırarak kendileri bizzat kutuplaşmanın sebebi olmaktadırlar.

Kürt sorununa demokratik çözümlerden uzak politikalarla Alevi-Sünni, Dindar-Laik çelişkisinden ve geriliminden oy devşirme, tabanı konsolide etme ve iktidarı sürdürme hesabı bir müddet sonra en büyük zarar ve hüsranı bu hesabı yapanlara verecektir.

Kürt sorununun yıllardır içinden çıkamadığı şiddet sarmalı ve çatışmalı süreç geçmişte on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanımızın yerinden, yurdundan olmasına neden olmuştur. Sorun bugün de aynı şekilde can almaya, ev yıkmaya devam etmektedir.

Maalesef ülke adım adım büyük bir kaosa, krize, keşmekeşe ve sonuçları ülkede yaşayan herkes için felaket olacak kanlı ve karanlık bir iç savaşa doğru sürüklenmektedir.

Bu tarihi kavşak noktasında tüm aklı selim sahiplerine büyük görevler düşmektedir.

Türkiye’yi tarihi, kültürel, dinsel, etnik ve mezhepsel farklılıkları ve değerleriyle barışık, Batı Dünyası’nın tüm müspet tecrübe ve kazanımlarını içselleştiren; Müslim-Gayrimüslim, Dindar-Laik, Türk-Kürt ,Alevi-Sünni… İşçi, köylü, memur, esnaf, öğrenci… Herkesin hakkını, hukukunu, hürriyet ve kimliğini tanıyan ve gözeten; adil, şeffaf, meşru ve demokratik bir cumhuriyet haline getirmesi beklenen AKP iktidarı, bunun tam tersi bir yönde tek adam yönetimine dayalı otoriter ve totaliter bir 3. Dünya ülkesi olma yolundadır.

Bunun yanı sıra bir bütün olarak Kürt siyasi partileri, çevreleri ve siyasetçileri de bir yol ayrımındadır.

Şiddet, çatışma ve topyekûn savaş ile demokratik ve meşru siyaset arasında nihai bir tercihte bulunmak gerekmektedir.

Çare ve çözüm tüm etnik-dini-mezhebi-sınıfsal ve ideolojik farklılıkları birlikte barış içinde yaşatmayı hedefleyen demokratik, barışcıl, legal ve vesayetin olmadığı bir siyaset olmalıdır.

Bu amaç doğrultusunda bugün yapılması gereken derhal ve behemehal, hak, adalet, hürriyetleri öne çıkaran yeni adil bir demokratik Türkiye perspektifi ortaya koymak ve bu çerçevede bir birliktelik ve hukuk oluşturmaktır.

Son günlerde başta Sayın Rıza Türmen, Tarık Ziya Ekinci, Mehmet Altan, Mücahid Bilici, Ali Bulaç, Vahap Coşkun, Mesut Yeğen, Tarhan Erdem, Levent Gültekin ve Taha Akyol olmak üzere her kesimden çok sayıda aydın ve siyasetçinin demokrasi bloğu oluşturma ve sorunları “sakin, bilgece ve rafine” bir şekilde çözme çağrıları hayati derecede önemlidir. Bu çağrılar mutlaka karşılık bulmalıdır.

İçinde tüm farklı kesimlerin ve çevrelerin yer alacağı böyle bir demokrasi bloğu/cephesi ancak bu ülkedeki tansiyonu ve gerilimi düşürerek toplumsal uzlaşmayı ve barış iklimini sağlayabilir.

Açıklamalarım ile ilgili spekülatif değerlendirmelerin muhatabı değilim.

Bundan önce de yaptığım gibi bundan sonra da siyasi çalışmalarıma, istişare ve girişimlerime devam edeceğim. Aktüel meseleler ile ilgili görüş, kanaat ve fikirlerimi de kamuoyuyla  paylaşmayı sürdüreceğim."

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
İlgili Haberler
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89