• BIST 9096.77
  • Altın 2324.531
  • Dolar 32.3647
  • Euro 34.9602
  • İstanbul 21 °C
  • Diyarbakır 18 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 12 °C

Sorular, yanıtlar

Doğu Ergil

Ülkemizi ve Ortadoğu’yu karıştıran gelişmeler bir dizi soruyu da beraberinde getiriyor:

Soru: Dünya basını ve yabancı kamuoyu genelde Türkiye’nin IŞİD’e arka çıktığına inanıyor. Bu doğru mu?

Yanıt: Hayır değil. Ama Türkiye, Suriye’yi yöneten Esed hükümetinin devrilmesini Ortadoğu politikasının merkezine oturtunca muhalefetin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı altında örgütlenmesinde önemli rol oynadı. Muhalifleri destekledi ve silahlandırdı. Bu aşamada ABD ve Batı ile amaç farklılığı yoktu.

Muhalifler arasında El Kaide’nin Suriye kolu el-Nusra örgütü de bulunuyordu. Bu örgütün kimi elemanları ÖSO etkisizleştikçe çok daha radikal ve savaşçı olan IŞİD saflarına geçtiler. Bu militanlar, yapılan yardımlardan kendi paylarına düşeni aldılar.

Soru: Türkiye, Kobani’de IŞİD güçlerinin saldırısı karşısında Suriye Kürtleri’ni yalnız mı bıraktı? Bu durumun bir ‘cezalandırma’ olarak adlandırılması haklı mı?

Yanıt: Türkiye yönetimi, Suriye Kürtleri’ne uzak durdu. Bunun üç nedeni var: 1- Onların Esed hükümetine karşı ÖSO saflarında yer almamalarını hazmedemedi. 2- Suriye Kürtleri arasında en etkili siyasi örgüt PYD.

(Demokratik Birlik Partisi.) PYD ve onun askeri kanadı YPG, PKK’nın Suriye kolu gibi; aynı zihniyete sahip. Türkiye her iki örgütü de ‘terörist’ olarak görüyor. Birlikte gelecekte ciddi bir tehdit oluşturacaklarına inanıyor. 3- PYD, diğer mahalli unsurlarla birlikte Suriye’de öz yönetime sahip özerk kantonlar oluşturdu. Bu yapılanma, PKK’nın Türkiye’de oluşturmak istediği “demokratik özerklik” ile çok benzeşiyor. Türkiye yönetimi, sınırları içinde ve dışında aynı zihniyette, yapıda siyasal bir örgütlenmeyi, kendi bütünlüğü için “yakın tehlike” olarak algılıyor.

Bu değerlendirmenin ışığında IŞİD saldırısını, PYD-PKK ittifakının ateşle imtihanı olarak gördü ve Kobani savunmasına karşı kayıtsız kaldı. Böylece bu örgütlerin terbiye edileceğine inandı.

Soru: Türkiye’nin bu tercihine tepkiler nasıl gelişti?

Yanıt: İçeride iki türlü tepki doğdu. 1- Kürtler, 6-7 Ekim’de dışa vurdukları öfkeyle ülkenin kana bulanmasına neden oldular. Hükümet sokakları teskin etmek için Apo’nun yardımını talep etti. Onun eli güçlendi. 2- Kürtler’in bu yıkıcı tepkisini çözüm sürecine bağlayan ve güvenlik güçlerinin etkisiz bırakıldığı gerekçesiyle memnuniyetsizliğini IŞİD yandaşlığıyla dışa vuran bir kesim ortaya çıktı. Hüda-Par’a dindar bir örgüt olduğu için (Hizbullah) saldırıp üyelerini öldüren bu kesim, ülke ve bölge siyasetinde yeni bir aktör. Daha gücü bilinmiyor.

Dışarıda IŞİD’e karşı oluşan uluslararası koalisyon, yerel düzeyde en etkili silahlı müttefik olarak PKK-HPG güçlerini gördü. Şimdi onlara yardım ediyor. Ayrıca Esed hükümetini IŞİD’den daha az zararlı gördüğünden onun devrilmesinden vazgeçti.

Soru: Türkiye ile Suriye yönetiminin bu kargaşada hiç belirginleşen ortak çıkarı yok mu?

Yanıt: Var. 1- IŞİD belasını defetmek.

2-Oluşmakta olan Kürt birliği sayesinde Kuzey Irak’tan başlayıp Suriye’nin Kuzeyinden geçerek Akdeniz’e açılacak bir enerji koridorunun oluşturulmasına şiddetle karşı çıkan Esed’le çatışmanın bir enerji merkezi olmak isteyen Türkiye’yi devre dışı bırakacağını idrak etmek.

Irak ve Suriye Kürtleri’ni zenginliğe boğacak bu koridor, onların bağımsızlığının da güvencesi olacaktır.

Dış politika heves ve öfkelerle yönetilemiyor.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89