• BIST 9079.97
  • Altın 2307.267
  • Dolar 32.3405
  • Euro 35.0516
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 12 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 11 °C

Sayın Erdoğan, “kusura bakma” biz gitmiyoruz

Mesud Tek

TC yöneticileri, Son günlerde hak talebinde bulunan Kürdleri bir yerlere gönderiyorlar. 

Son olarak Adıyaman’da konuşan TC Başbakanı Erdoğan, tekçi devletin resmi söylemini bir kez daha dillendirdikten, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’" diye haykırdıktan sonra, “Bu 780 bin metrekarede ikinci bir devlet isteyenler kusura bakmasınlar, kuracaklarsa başka yerlerde kursunlar” diye buyuruyor. 

Başbakan böyle diyor, şürekâsı ve yardımcıları da aynı telden çalıyorlar. 

TC kabinesinin “vicdanlı” üyesi Bülent Arınç da Kürdçe eğitim isteyenler Güney Kürdistan’a gitsinler diye buyuruyor! 

Hatırladığım kadarıyla, TC devletinin en has adamı ve yöneticilerinden Süleyman Demirel de, turban taktıkları için üniversiteye alınmayan kız öğrencilere, “eğitim almak istiyorlarsa Suudi Arabistan’a gitsinler” diyerek, Arap yarımadasının yolunu göstermişti… 

Demirel’in bu yönlendirmesine uyan Erdoğan, turban takan kızlarını Arabistan’a olmazsa da Amerika’ya göndermişti… 

Yani TC Başbakanı haklı talepleri karşılamak yerine talep edenlere başka kapı göstermenin ne demek olduğunu, nasıl bir acıya yol açtığını, nasıl bir öfke ve kızgınlığa neden olduğunu, yaşadığı için biliyor. 

Biliyor bilmesine de, haklı talepleri karşılayacağına, talepte bulananlara başka kapıları göstermekte hiçbir beis görmüyor. 

Öyle anlaşılıyor ki, haklarını talep eden bazılarını bir yerlere gönderme, gitmeyenleri Ağrı’da, Piran’da, Zilan ve Dersim’de olduğu gibi katletme, Türk devletini yönetmek için gerekli olan şartlardan birisi… 

Böyle giderse, yani AK Parti Hükümeti her talepte bulunanları bir yerlere gönderirse, örneğin Gezi Parkı eylemcilerine ağacı bol “Amazon Ormanlarına gidin” derse, muhaliflerinden kurtulacak, ülkede kendisine biat edenlerin dışında kimse kalmayacak. 

Kanımca böylesi daha iyi olur, Başbakan da “ileri demokrasiyi” kendisine biat edenlerle birlikte kurar. 

Ve böylece Erdoğan, “mektepler olmazsa maarifi ne güzel idare ederdim” diyen Osmanlıdan kalma devlet geleneğini de sürdürmüş, atalarına layık bir evlat olduğunu da göstermiş olur… 

Elbette, Türkiye’de Kürtçe eğitimin alt yapısının hazır olduğu söylenemez. 

Bunun ciddi bir hazırlık süreci gerektirdiği, bu doğrultuda atılması gereken bir hayli adım olduğu bir gerçek. 

Ama AK Parti hükümeti yetkilileri “anadilde eğitim insanların en doğal hakkıdır, ama Türkiye’de bugüne kadar uygulanan inkâr ve asimilasyon politikaları nedeniyle bugün bu hakkı hayata geçirmek mümkün değil. Bu nedenle Kürtçeyi seçmeli ders olarak koyduk, üniversitelerde Kürt dili ve kültürü ile ilgili bölümler açtık. Alt yapısı hazır hale gelince Kürd çocukları anadilleriyle eğitim görecekler” demiyorlar. 

Bunun yerine Başbakan, “anadil eğitimi ülkeyi böler” diyor. 

Arınç ise Kürdçenin eğitim dili olmayacağını göstermek için bin dereden su getiriyor. 

Uzman edasıyla Kürtçenin zayıf bir dil olduğunu söylüyor, matematik, coğrafya ve benzeri derslerin yapılmasına uygun olmadığını buyuruyor… 

Ve bizden de bu yalanlara inanmamızı istiyor! 

İnanmamızı istedikleri bir başka yalan ise “780 bin metrekare”nin bir ülke olduğu yalanıdır. 

Elbette Türkiye’nin yüz ölçümü yukarıdaki kadardır. 

Ama bunun içinde işgal edilen, zorla elde tutulan Kuzey Kürdistan’da var.

Ve bizim bu topraklar üzerinde diğer halklar, Örneğin Türkler gibi devlet kurma hakkımız var. 

Kuzeyli Kürd örgütlerin ezici çoğunluğunun verili şartlarda bağımsız devlet talebini dillendirmemeleri, bu haktan vazgeçtiklerini göstermez. 

Aksine, anadil eğitimi, bağımsız devlet kurma gibi haklar vazgeçilmez ve pazarlık konusu olmayacak haklardır. 

Tekrarlamada herhangi bir sakınca yok. 

Biz Kürdler devlet kurma hakkımızı kendi topraklarımız üstünde hayata geçireceğiz, başka yerde değil. 

Bu nedenle kimsenin bize devlet kurmak istiyorsanız başka yere gidin deme hakkı yok. 

Kusura bakma Sayın Başbakan, biz bu hakkımızı elde etmek için mücadelemizi sürdüreceğiz. 

Hiçbir yere gitmiyoruz, gitmeyeceğiz.

Ülkemizden gitmesi gerekenler ordusuyla, istihbarat örgütleri ve öteki kurum ve kuruluşlarıyla sömürgeci devlettir, Kemalist sistemdir, Türk-İslam anlayışıdır. 

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89