• BIST 10276.88
  • Altın 2389.553
  • Dolar 32.3413
  • Euro 34.8304
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 21 °C

Ey Türk

Doğu Ergil

Sana bir Türk kardeşin olarak yazıyorum. Bunu da, bir "başkası" sana sesleniyor diye düşünmemen için belirtiyorum. Yani, biz bizeyiz.

Bizler hep olduğumuz şeyleri önemsemeye, içine doğduğumuz kimliklerle öğünmeye alıştırıldık. Bizim kanımız asildi; bir Türk dünyaya bedeldi... Büyüdükçe aslında övünülmesi gerekenin ne olduğumuz değil ne yaptığımız olduğunu öğrendim. Kanımın B Rh+ olduğunu ve hematolojide, asil kan, adi kan ayırımı olmadığını, asaletin ve adaletin davranışta olduğunu öğrendim.

Bir şeyi daha kavradım: Öğrenme, sarsıcı, uyandırıcı ve sancılı bir şey; yeni bilgiyi hayata, hayatı yeni bilgiye uydurmak oldukça sancılı bir süreç. Çok kişi bu travmayı yaşamamak için gerçeklerden kaçıyor, eski ezberlere sığınıyor. Bu nedenle de günün ruhunu anlamıyor, geçmişte yaşamaya devam ediyor. Ama geçmiş artık yok. Yaşatılmaya çalışılan geçmiş, ideolojiye dönüşüyor ve sanal bir gerçeklik alemi oluşturuyor. Algılarını zaman içinde donduranlar, 'olmayan' bir dünde yaşarken, ülkelerini de düne döndürmeye çalışıyorlar.

Üstelik bunların bir kısmı, bir zamanın 'ilericileri...' Kendilerini şimdi de öyle sanıyorlar. Oysa geçmişte takılıp kaldıkları için onlar artık 'gerici.' Zamanında 'gerici' diye niteledikleri insanları bugün zamanın ruhuna daha uyumlu görünce inanamıyorlar. Bunun bir aldatmaca (takiye) olduğunu ileri söylüyorlar.

Cumhuriyet kurulurken devlete, üzerinde yaşayan çoğunluğa bakarak Avrupalılar'ın koyduğu ülkenin adı verildi: Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye, üzerinde yaşayan herkesindi. Baştaki anlayış, Osmanlı'dan miras kalan çoğulluğu içeriyordu. Sonra biz Türkler, kıskanç bir tavırla, bu emanetin sadece bizim olduğunu iddia ettik ve başka mal sahiplerini ya bu ülkeden kovduk ya da sindirdik.

Ey Türk, bir düşün; ülkenin şimdiki adından başka kaç adı oldu? Küçük Asya, Anatolia (Roma'nın doğu toprakları), Diyar-ı Rum bunlardan bir kaçıydı. Üzerinde kaç uygarlık geldi geçti; Hititler, Frigler, Urartu, Lidya, Hititler, Asurlar, Truva, Arzawa... Haydi bu geçmişteydi. Bugün ülkende kaç dil konuşuluyor? Kaç inanç yan yana yaşıyor? Kaç dilde ve biçimde ibadet ediliyor?

Bunları gördüğünde mülkün tapusu, zamanın sahibi olmadığını anlamıyor musun? İkisinin de sadece zilyediyiz biz. Yani, bu büyük mirasın paydaşı, bu ülkenin ortağıyız. Hiçbir şey sadece bizim olmadı, dünyayı, yaşamı, ülkeyi ve günü yurttaşlarımızla paylaştık, paylaşacağız. Dünyanın kanunu bu.

O nedenle bu kavga neden? Neden her şey bizim olsun sadece Türk olduğumuz için? Neden diğer yurttaşlar, paylaştığımız bu yurtta bizim bir lütfumuz olarak yaşasınlar? Onların doğdukları, büyüdükleri, atalarının da katkısı ve mezarı olan topraklarda sürdürmeye çalıştıkları hayat neden bizim insafımıza bağlı olsun? Bu sana haklı ve adaletli geliyor mu? Bu sana yapılsın ister misin?

Pekiyi, senin egemenlik iddianın neticesinde diğer (soyu, dili, inancı farklı) vatandaşlarından esirgediğin haklar, özgürlükler ve adalet seni daha özgür, haklı, adil ve güçlü yapıyor mu? Yoksa onlardan her esirgediğin şey seni de mi eksiltiyor? Bu tutumunda ısrar, seni diğer yurttaşlarınla barış ve huzur içinde yaşatmıyorsa, onların itirazı ve başkaldırısı, refaha ve kalkınmaya gidecek kaynakları güvenlik nedeniyle tüketiyorsa neden bu yolda devam ediyorsun? Ey Türk, titre ve kendine gel!

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89