Ey Türk-2

Perşembe günü söyleşmeye başladık ama sözüm bitmedi.

Bu kadar çok sorunla boğuşurken neden onlara bilimsel değil duygusal yaklaşıyorum diye düşünüyor musun? Sahi neden ülkemiz bilim üreten ülkeler arasında değil? Yeterince bilim üretemediğimiz için de teknolojiyi dışarıdan alıyoruz. Sonra da oturup "dışa bağımlılıktan" dem vuruyoruz.

Pekiyi bilimin yolunu açan felsefenin sadece lisede öğretildiğini ve bunun da sadece haftada iki saat olduğunu biliyor musun? Biliyorsan neden itiraz etmiyorsun? Çünkü felsefe, çok boyutlu düşünmeyi, görünenle yetinmeyip olaylar arasındaki nedensellik bağını keşfedip, sorgulamayı öğretir. Bu yüzdendir ki otoriter yönetimler ve skolastik öğretiler felsefeyi sevmezler. Çünkü felsefe neden, niçin, nasıl sorularını sorar ve yanıt arar.

Kabiliyetimiz yerinde sayıyor

Gerçekten neden ülkemizden filozof ve felsefe okulu çıkmıyor? Acaba düşünce özgürlüğü ve düşünce üretimi teşvik edilse ikisi de olmaz mı? Zira zekamızda bir eksik yok. Onların yokluğunu, karizmatik siyasetçilerin ve 'kurtarıcıların' doldurmaya çalıştığını görüyorsundur. İş onlara kalınca, sorun çözmek için sorunluyu tepelemekten daha iyi bir yöntem bulamadığımızı da fark ediyorsundur. Tabii bu arada sorun çözme kabiliyetimiz yerinde sayıyor.

Soy kimliğimizin ülkemizin resmi kimliği olmasında ısrar ederken tüm yurttaşları zorlamanın onları ne kadar mutsuz ettiğini, yabancılaştırdığını ve sisteme direnci artırdığını görmüyor musun? Senin kan bağına dayalı (etnik) milliyetçiliğinin, başka etnik milliyetçilere kuluçkalık yaptığını anlaman için kaç insan ölecek, rızkından daha kaç yüz milyar lira eksilecek? Daha akıllı yöntemler neden aramıyorsun da bu ülkeyi kendine ve herkese dar ediyorsun?

Anayasa ve tüm yasalardaki etnik vurgu başkasını mutlu etmedi, seni etti mi? Baksana eski bir Genelkurmay Başkanı "Mutlu olmayan Türk haindir" dedi. Gel gör ki ben mutsuz bir Türk'üm. Neden mi? Çok daha iyisini yapabilecekken önyargılarımız ve siyasi bağnazlığımızla tüm topluma deli gömleği giydiriyoruz. Sorarım sana; yeni anayasada etnik vurgu olmazsa biz Türklüğümüzden ne kaybedeceğiz? Bundan sahiden korkuyorsak kendimizden hiç emin değiliz demektir!

Kavga edip duruyoruz

Milliyetçilik, "ötekini" dışarıda kurar. Kendisini ona karşı tanzim eder, daha iyi olmaya çalışır; içeride safları sıklaştırır ve dayanışmasını sağlar. Ama Türk milliyetçiliği ne hikmetse "ötekini" içeride kurmuş, onu düşmanlaştırmış ve bünyeden atmayı (arınmayı) ana amacı haline getirerek ülkeyi darül harbe çevirmiştir. Bunca yıl, koca bir ordu neden kendi topraklarında savaşıyor diye sormamak sana tuhaf gelmiyor mu? Eğer savaştığın kendi yurttaşınsa bunun bir dış tehdit değil, kötü yönetim olduğunu neden anlamıyorsun? Ah felsefe!.. Düşünen adam üretemeyince, boşluğu ya konuşan ya da dövüşen adamlar dolduruyor. Onların peşinde birbirimizle kavga edip duruyoruz.

Normalleşmeyi, bu zararlı ezberleri ve yöntemleri terk etmek değil de mahvolmak, parçalanmak olarak görmek sence normal bir tepki mi? İstemez misin bu ülke de devlet de hepimizin, tüm vatandaşların olsun? Gel yeni anayasayı bu anlaşmanın sözleşmesi haline getirelim. Çok aramaya lüzum yok. İnsan hakları evrensel bildirgeleri ve yurttaşlık sözleşmeleri çerçeveyi çizer.

Türk kendisine bu kadar zarar verirse başkaları daha fazla vermez mi? Artık hiddet ve endişeyle titreme, otur aklıselimle düşün. Doğruyu bulacaksın.