Burkay "Bu çağda Kürtler de tek partili olamaz. İster federasyon ister otonomi olsun, demokratik olmalı" diyor.
Kemal Burkay, Stockholm’daki Arlanda Havalimanı’nda Radikal yazarı Oral Çalışlar’a Öcalan ve PKK ile polemikten kaçınacağını, asıl ağırlığını barışçıl çözüm üzerinde yoğunlaştıracağını anlattı. Ayrıca Öcalan’ın sivil bir cezaevine naklinden ve giderek özgürlüğüne kavuşmasından yana olduğunu söyledi. Çalışlar’ın 40 yıllık dostu Kemal Burkay ile Türkiye’ye dönüşünden hemen önce yaptığı söyleşi ikinci bölümüyle devam ediyor.
Oral Çalışlar: Anayasa referandumuna ‘evet” dedin, Ergenekon davası konusunda başından beri bu davanın Türkiye’nin demokratikleşmesi için önemli olduğunu söyledin. TRT Şeş’i destekledin. Bunlar sol içinde ve Kürtler içinde tartışma konularıydı…
Burkay: Solun bir kesimi kendisini yenileyemedi. Onları ben geçmişte kalanlar diye niteliyorum. Hâlâ tünelin öbür ucundalar. Öyle olunca sorunlara milliyetçi bir anti-emperyalizm penceresinden bakıyorlar. Kendilerini bir bakıma anti-Amerikan otomatiğine bağlamışlar. Sol, milliyetçi bir yöne kaydı ülkemizde. AK Parti hükümetleri dönemindeki değişiklikleri de sol kavrayamadı. AK Parti’den çok fazla şey beklemeyebiliriz. Ben de beklemedim. Ama önyargılı da olmadım. Yaptıkları olumlu işleri destekledim. TRT Şeş açıldığı zaman destekledim. Bunun yanı sıra anayasa değişikliği referandumu, parti kapatılmasını bile zorlaştıran hükümler taşıyordu. AK Parti gibi bir partinin yaptığı reformları küçümsememek lazım. Solcular, Kürtlerin aktif kesimleri, Aleviler bu değişimi yeterince değerlendiremedi.
Kılıçdaroğlu Kürtlüğünü neden gizliyor
OÇ: Kılıçdaroğlu da senin gibi Dersimli. Onun gelişini nasıl değerlendiriyorsun?
KB: Kılıçdaroğlu konusunda benim ta baştan kaygılarım vardı. CHP’deki değişimi olumlu bulduğumu baştan söyleyeyim. Geldikten sonra oldukça ürkek davrandı. Kürt olduğunu söylemekten kaçındı, hatta kendisinin kökenini Türkmenlere uzatmak istedi. Halbuki kendisini biliyoruz, Dersim’in Zazaca konuşan bir aşiretinden. Kureyşan aşiretinden. O aşiretin Türkmenlikle hiçbir ilgisi yok. Bütün bunlara rağmen seçimler döneminde olumlu bazı sözler de etti. Kürt sorununun varlığını kabul etti. ‘Ben çözerim’ dedi. Söyledikleri partinin içinde tepkilerle karşılandı. O da yeniden daha geri mevzilere çekildi.
OÇ: DTK sözcüsü seni DTK içinde görmek istediklerini söyledi…
KB: O çağrıyı ben olumlu buluyorum. O çağrıya icabet edip etmemek ayrı bir konu. Örgütler arasında, siyasetler arasında birbirini kabul etmeme, sindirememe anlayışı öteden beri var oldu Kürtler arasında. Biz de uygarca ama farklı kulvarlarda kendi mücadelemizi yürütebilmeliyiz. Güçbirliği yapmak, birlikte çalışmak, bir politik çizginin diğerleri üzerinde hegemonya kurması, tabiyet biçiminde olmamalıdır. Yani bu ilişkiler pederşahi ilişkiler olmamalıdır. Bunu gerçekleştirebilirsek yapabileceğimiz ortak şeyler var. BDP kesiminden geldi diye biz her şeye karşı çıkmayız. Olumlu şeyler varsa niye desteklemeyelim. Geçmişte dil konusunda boykot söz konusu oldu. O sembolik bir tavırdı. Kürt çocuklarına Kürtçe eğitim istemek. Gelecekte Kürtler arasında böyle sivil itaatsizlikler olabilir.
Özerklik istemek normal
Kürtçe eğitim istiyorlar, gayet doğal bir istek bu. Özerklik istemeyi de doğal karşılıyorum. Otonominin henüz içeriği doldurulmamışsa da prensip olarak istenebilir. Biz de federasyon istiyoruz. Bunu gelinen aşamada artık kan dökmeden yapabilmeli. Bunlar ancak bir referandumla olur. Kanada Quebeck’te bir referandum yapıldı ve Quebeck halkı ayrılmayı seçmedi. Aynı şey bizde neden olmasın. İster federasyon olsun, ister otonomi olsun, bir kere demokratik olmasını çok önemli buluyoruz. Kürtler bu çağda tek partili olamazlar, kişiyi putlaştırmamaları lazım, partileri fetiş haline getirmemelidirler. Dünyamızda devrimci gibi, sol gibi görünen örneğin Baas partisi gibi rejimler çöküp giderken, yeni Baas’lara ihtiyaç yok. Türkiye de demokratik olmalı, Kürtler de... Bir feodal beylik olmamalı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.