• BIST 9479.47
  • Altın 2503.351
  • Dolar 32.5935
  • Euro 34.7997
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 21 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 6 °C

'İran, kontrol edebileceği bir Kürdistan istiyor'

'İran, kontrol edebileceği bir Kürdistan istiyor'
İran ve Ortadoğu konularında çalışmaları olan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Bayram Sinkaya ile söyleşi...

PYD’nin Rusya ile ilişkiye girmesinin KBY ve Barzani’yi tehdit eder duruma gelmesinin Kürdistan’ın bağımsızlığını zorlaştıracağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Bayram Sinkaya BasHaber’in sorularını yanıtladı.

İran ve Rusya’nın Suriye’deki ortaklığı yeni değil ancak “Yeni Ortadoğu” tabiri yeni bir ittifaklar dizinini çağrıştırıyor. Bu ittifaklar Ortadoğu’da yakın ve orta vadede neleri değiştirecek?

Suriye’de ittifaklar çok çabuk bozuluyor. Çünkü uzun süreli bir ittifak kurmak zordur. En uzun süreli ittifaka örnek İran’la Suriye arasında yaşanan ittifak gösterilebilir. Bu ittifakla 35 yılı aşkın bir ilişkiden bahsedebiliyoruz. Bölgede uzun soluklu bir ittifak kurulması istenmiyor. İran ve Rusya’nın ittifakından bahsedersek, bunun da öyle uzun süreli bir ittifak olacağını düşünmüyorum. Çünkü bölgede Rusya varlığı aynı zamanda İran’ın yetkisini sınırlayan bir varlıktır. İran, ihtiraslı bir devlettir ve bağımsız hareket etmek istiyor. Kendi ajandasını belirlemek istiyor. Rusya’nın Suriye müdahalesi hem İran’ın kapasitesinin yetersizliğini ortaya koyuyor, hem de bölgede daha yetkili yeni bir gücün ortaya çıktığını gösteriyor. Rusya’nın daha büyük bir güç olarak çıkması İran’ın yetkisini gölgede bırakacaktır. İran-Rus ilişkileri ABD-İsrail ilişkileri gibi değildir.

ABD-İsrail ilişkisinden farkı nedir Rusya-İran ilişkilerinin?

İran da dâhil olmak üzere belli çevrelerde Rusya’ya karşı bir tutum var. Rusya, tarih boyunca İran aleyhine büyümüş, büyürken de İran’a zarar vermiş bir ülkedir. Rusya’nın daha fazla büyümesi İran’ı sınırlıyor. Yakın zamanda da, yani devrimden sonra da özellikle bu nükleer enerji konusunda bile Rusya, İran’ın içinde bulunduğu zor durumu suistimal etti. Rusya 1999’da teslim etmesi gereken nükleer anlaşmaları teslim etmedi. Nükleer müzakereler sırasında Rusya’nın teklif ettiği şeyler İran’ın durumunu suiistimal eden konulardır. İran kendisini kazançlı çıkaracağı fikrine sahipti. Bunlardan birisi İran’ın uranyumu zenginleştirmekten vazgeçip, kendi toprakları yerine Rus topraklarında uranyum zenginleştirme teklifiydi. Bu tamamen Ruslara hizmet eden bir durumdur. İran uluslararası sistemdeki zor durumdan yararlanarak kendisine alan açıyor. Rusya’ya karşı İran’da belirli kesimlerin güvensizliğinden bahsedebiliriz. Bu yüzden Rus-İran ilişkileri kalıcı olmayabilir. İran, Batı ile iyi ilişkiler kurarsa zaten Rusya’ya bu kadar muhtaç olmayacak. İran’ın Almanya’yla, Fransa’yla ilişkileri iyi olursa Rusya’ya yakınlaşması için bir sebebi yok.

Bir de her iki ülke arasında Kürd meselesi var. Rusya’nın Kürd konusunda hareket alanı daha geniş bir çerçevededir. İran’ın o kadar geniş değildir. İran belli konularda durmak zorunda kalıyor İsrail’e bakışlarında farklılıkları var. Rusya kökenli Yahudilerin ilişkileri halen devam ediyor ve Rusya-İsrail arasında da herhangi bir problem yok. İsrail’e bakışlarında da belli farklı var.

Rusya’nın Kürdlerle ilişkisinde İran’a oranla daha rahat olduğunu söylediniz. Bu, PYD ile Rusya arasındaki yakınlaşmayı tarif eden bir tespit midir? Bununla birlikte İran’ın son günlerde Goran ve YNKüzerinden Güney Kürdistan Hükümeti’ne müdahale ettiği söyleniyor. Sorunu hem Rojava hem de Güney Kürdistan olarak ele aldığınızda Kürdlerin yakın zamanda karşılaşacağı sorunları nasıl görüyorsunuz?

İran, kimi Kürd hareketlerini belli ölçülerde destekliyor. Hatta bu da aslında kendi içerisinde Kürd meselesinin dönüp dolaşıp İran’a yönelik olumsuz etkilere yol açmaması için yapılan bir manevradan ibarettir. Bir şekilde İran kendi Kürdlerini kontrol etme arayışı içinde. Son 10 yılda Rusya, Kürd jeopolitiğinin büyük ölçüde dışında kaldı. Kürdlerle iyi ilişkiler kuramadı. KDP’nin ABD’yle iyi ilişkiler kurması hususunda da Rusya dışarıda kaldı. PKK konusu da var. PKK’nin ne tarafa evirileceği daha belli değil. PKK de giderek ABD’yle iyi ilişkiler kurma eğilimine giriyor. Suriye’de ABD’yle PYD’nin ortak hareket etmesi, Ruslara Kürd siyasetine müdahale şansını giderek azaltıyor. Benim gördüğüm kadarıyla Ruslar orada kendilerine alan açmaya çalışıyorlar. Hala PYD-KDP arasındaki gerginlik ve sorunlar Rusya’nın PYD’ye yakınlaşmasına bir vesile olmuş gibi görünüyor. Bir taraftan ABD’yle daha iyi ilişkileri olan KDP ve Barzani etkileşiminden bahsediyoruz, diğer taraftan ise bunu engellemek için çırpınan bir PYD var. PYD de ABD eksenli gidiyordu ki Rusya orada oyun bozucu bir pozisyona girdi ve PYD’yi kendi saflarına kazandırmaya çalışıyor. Hem de Kürd siyasetinde daha etkili rol oynamaya çalışıyor.

KBY’nin bağımsızlık hazırlıkları bu süreçten nasıl etkilenecek?

KBY’nin etkinliğini sınırlandıracak bir hareket olacaktır, dolayısıyla bir taraftan bağımsızlık hazırlıkları yapılıyordu ama diğer taraftan bunun bölgesel, jeopolitiği önemlidir. Bir yandan da İran’a yakın hareketlerin güneyde ve doğuda alternatif arayışlara girmesi, Barzani yönetimini tehdit etmesi; batıda PYD’nin Ruslarla ilişkiye girmesi, özellikle PKK ile dayanışması. Bu durumlar KBY’ni ve Barzani’yi tehdit eder duruma gelmesi Kürdistan’ın bağımsızlığını zorlaştıracaktır.

Bölge ile ilgili aktörlerin ajandasında Kürdlere dair neler var? Kürdler ‘Yeni Ortadoğu’da nasıl bir yerde duruyor?

Hem yerel aktörlerden hem de daha güçlü küresel aktörlerden bahsediyoruz. Yerel aktörler yerel konularda politika yürütürken dışarıdan destek arayışı içerisindeler. Çünkü kendi kapasiteleri buna yetmiyor. Dışarıdan destek vermeye hazır güçler var. Onlar da bir şekilde bölgede yaşanan gelişmelerin içinde olmak istiyorlar. Kürd siyasetinde aktif bir rol oynamak istemek, hem İran, hem Irak, hem Suriye hem de Türkiye’de belirli bir rol kapma anlamına geliyor. Bu strateji açısından vazgeçilmez önemli bir noktadır. Hele hele bağımsız bir Kürdistan olursa, Rojava’da kanton oluşturulduğunda Arap dünyasıyla, Türkiye-İran arasında yeni bir tampon bölge çıkıyormuş gibi yeni bir sınıf ortaya çıkıyor ki burada bulunan büyük güçler için son derece önemlidir.

Kürdlere nasıl bir rol biçiliyor?

Açıkçası büyük güçlerin öyle bir düzenleri yok. Bağımsız Kürdistan olsun, ya da bu bağımsızlığı engelleyelim diye bir dizaynları yok. Onlar alanda olmak ve o alanda söz sahibi olmak istiyor. Onları da büyük yapan, alandaki gelişmelere hızlı bir şekilde ayak uydurmalarıdır. Kendi statik politikaları olsaydı bunu dayatmaya çalışsalar büyük ihtimalle bunda başarılı olacaktır. Alanda bulunmaları yetiyor ve alandaki gelişmelere göre doğru bir şekilde hareket edebiliyorlar.

İran ve YNK’nin tarihsel müttefikliği ve Kerkük petrolleri düşünüldüğünde İran’ın KBY’deki etkinliğiyle ilgili neler söylenebilir.? Kürdler büyük güçlerin ajandasını tersine çevirebilir yorumları yapılıyor. Güney Kürdistan karışırsa “Yeni Ortadoğu”da karışmaz mı?

Oradaki gerginlik veya gerilim yeni değil. Oyunu bozan da zaten budur. En azından Kürd milliyetçi liderlerinin oyununu bozan bu. Kürdler arasında farklı alternatif siyasi hareketlerin olması, bunların farklı ilişkiler içine girmesi Kürd siyasetini zora sokuyor. Kürd blokunu zora sokuyor ve dolayısıyla Kürdler bir blok olarak hareket edemiyor. Örneğin Kürdistan Ulusal Kongresi şu anda bile tamamıyla imkansız görünmüyor. O kongre olabilseydi kendi geleceklerini kendileri belirleyebileceklerdi. En azından buna karar vereceklerdi. Kısa vadede bu gidişatı değiştirebilecek bir potansiyeli görmüyorum.

Kürd hareketinin bu denli parçalanmış olması, üstelik bölge ülkelerinin küresel aktörlerin işin içine bu kadar girmesi birincisi bölgede çatışmaların daha fazla uzamasına neden oluyor, ikincisi de siyasal sınırların bu şekilde muhafaza edilmesine sebep oluyor. Kürd partileri arasında Barzani’nin başkanlığı konusunda bir anlaşma olsaydı, İran’ın böyle bir kapasitesi olmayacaktı. İran onların anlaşmasını engelledi mi, bilinmez. İran, bölgede büyüyen Kürdlerin kendi yanlarında olmalarını istiyor. Çünkü Kürdler başka ülkelerin etkisi altına girer ya da daha bağımsız hareket ederlerse İran, Kürdistan’a yönelen bir pozisyon alabilir. İran kontrol edebilecek bir Kürdistan istiyor, bu istek gayet nettir.

Rojava ve Güney Kürdistan’ın aralarındaki gerilime son vermesi ve bir ittifak yapması tüm planların boşa çıkması anlamına da gelmiyor mu?

Açıkçası ben bunu çok mümkün görmüyorum. Bölgedeki hareketler açısından PYD-PKK ve KDP arasındaki gerilim ile KDP ve YNK arasındaki gerilim arttıkça bölge de hem Rusya, hem de ABD farklı eksenlere dahil oldukça bunun kısa vadede gerçekleşmesini mümkün görmüyorum. Bunun için devrimci bir hareket olması gerekiyor. Devrimci hareket bütün bu partileri saf dışı bırakabilir, ya da hepsini birleştirebilir. Tabi bunlar kolay şeyler değildir. Bu gerilimlerin uzun stratejik ve tarihsel bir arka planları var. Hala farklı müttefikler edinerek sadece bu gerilimin dağılmışlığın-parçalanmışlığın daha uzun sürmesine hizmet ediyorlar. Bu süreçte Kürdleri birleştirecek bir durum yok.

Rusların Suriye’ye operasyonunda güçlerini ve sahayı sınadıları, gelecekle ilgili henüz net bir strateji geliştirmedikleri söyleniyor. Moskova’nın netleşmiş bir Ortadoğu planı yok mu?

Az önce de ifade ettiğim gibi büyük güçlerin hiçbirisi kendi konumlarını planlayacak bir konumda değil, hepsinde çoklu alternatif ve senaryolar var. O senaryolarda en son safhada devreye giriyorlar, ya da gidişata göre konumlarını belirliyorlar. Rusya, bölgeden çekilmek istemiyor ve aktif bir aktör olmak istiyor. Ruslar’ın, Kürdlerle de iyi ilişkiler kurduğunu, diğer taraftan bölgedeki askeri varlığını arttırdığını görüyoruz. Sahadaki askeri varlığını çok güçlendirdi. Bu, Rusya’nın bölgede etkili olmak istediğinin bir göstergesidir.

Ortadoğu’da politikaları belirleyen en önemli husus Radikal İslamcı hareketlerin bir şekilde Ruslara ulaşması ve oradaki Müslümanları etkileyerek Rusya’yı tehdit etmesidir. Yakın zamanda bu Rusya için bir varoluş meselesine dönüşebilir. Rusya’da önemli ölçüde Müslüman azınlık yaşıyor ve onlar kontrol altında tutuluyor. Eğer onlar Radikal İslamcı hareketlerin etkisi altına girerse bu Rusya için önemli bir tehdit meselesi olacaktır. Sovyetler Birliği’nden bu yana bu konu Rusya için en önemli kaygı verici hususlardan birisidir. Rusyaların bölgede gelecek kurma kapasiteleri yok. Yerel dinamikler bölgeyi dizayn ediyor.

Bağdat’ı bu tablo içinde nerede görmek gerekiyor? İran ve ABD’nin örtülü bir mutabakat içinde olduğuna dair yorumlar yapılıyor. Ayrıca Bağdat bu ilişkilerin üçüncü ortağı konumunda gösteriliyor. Bağdat’ın rolünü önemsiyor musunuz?

Bağdat’tan bir siyasi aktör olarak bahsetmek zor. Bağdat, öncelikli olarak kendi refahının derdinde, bunu sürdürmeye çalışıyor. Belki Irak Şiilerinden ayrı bir aktör olarak bahsedilebiliriz. Dolayısıyla Bağdat’ı Şiiler üzerinden değerlendirmek daha doğru olabilir. Onlar Irak’taki konumlarını pekiştirme ve güvenliklerini sağlamak arayışındalar. Ortadoğu öyle bir geçiş sürecindeki şuanda, bütün aktörler bir taraftan egemenlik alanlarını genişletmeye çalışıyor, diğer taraftan da varlıklarını korumaya çalışıyorlar. Bu çalkantılı süreçte kimler ayakta kalacak, kimler bu akıntıya sürüklenip kaybolacak bundan emin değiliz. Bağdat’ın da yaptığı şey bu süreçte böyle, bu dalgalı sularda ayakta durmaya çalışmakta. İran ve Suriye arasında sıkışmış durumda. Suriye’de ne olacağı belli değil. Esad iktidarını sürdürürse başka türlü, Esad iktidarı yıkılırsa başka türlü tehditler ortaya çıkacaktır. Özellikle Suriye muhalefetinin iktidara gelmesinin Irak hükümetiyle iyi ilişkiler kurmayacakları gün gibi ortada. Hele Bağdat’taki Sünnilerle bir yakınlık Bağdat hükümetini tehdit eden bir unsur olacaktır.

Türkiye işin içinde mi?

Açıkçası Türkiye Suriye’de bir dönem oyun kurmaya çalıştı. Kısa sürede oyun kurma kapasitesinin olmadığını gördü. Hiçbir aktörün bölgede oyun kurma kapasitesi yok. Herkes yerel dinamikleri korumaya çalışıyor. Türkiye

Suriye’de farklı muhalefeti destekleyerek söz sahibi olmaya çalışıyor. KBY’de KDP’ye destek vererek orada pay sahibi olmaya çalışıyor. PKK’den geleneksel bir tehdit algısı var, onu engellemeye çalışıyor. Türkiye egemenlik sahası ile güvenlik konusunda gidip geliyor. Ya Türkiye Irak ve Suriye’de etkili bir aktör olacak, ya da bölgedeki yerel aktörler Türkiye’yi de kendi oyunlarının bir parçası haline getirecekler. Böyle bir sorunla karşı karşıyayız. Türkiye de rol kapmaya çalışıyor ama büyük güçlere göre Türkiye’nin bu kapasitesi daha sınırlıdır.

Putin, Esad’ı Kremlin’e davet ederek dünyaya meydan mı okudu?

Aslında onların açısından bakacaksanız süreç gayet normaldir. Çünkü meşru bir iktidar var. Bu meşru iktidar, bir yurtdışı ziyareti yapmış. Bunu dünyaya meydan okumak şeklinde tanımlamak zordur. Avrupalıların ve ABD’nin Esad’a yönelik tavrı da tutarsız. Başta Esad gitsin diyen aktörler, buna Türkiye de dahil “Esad’lı geçiş olabilir” demeye başladı. Burada Putin, oyunun kendi ellerinde olduğunu, Suriye’de yeni bir oyun kurulacaksa Rusya’nın çıkarlarının ve beklentilerinin dikkate alınması gerektiğini göstermiş oldu. Bu Suriye’deki hava operasyonlarını destekleyen ikinci bir adım oldu. Rusya’nın Cenevre Sözleşmesi’nin bir parçasıydı. Esad bir tarafta ayrı bir grubu temsil ediyordu, muhalifler ayrı bir grubu temsil ediyordu. Muhaliflerin arkasında batılılar dururken, Rusya Esad’ın arkasında bu kadar net durmuyordu. Şimdi artık daha net duruyor. Artık oyunun çetin geçeceğinin mesajını verdi.

Rusya’nın Suriye’ye gelişi Güney Kürdistan bağımsızlığını etkiler mi?

Rusya ile PYD arasında fiili bir ittifak ilişkisi kurulacaktı. Tabi PYD ile yakınlaşmak için ABD ile Rusya yarışa girecek. Hangisinin kazacağını göreceğiz. Ruslar PYD’yi kazanırsa o zaman da KDP’nin Rusya’yla nasıl ilişkiler kuracağına bağlı olarak yeni oyunlar gelişecek. KDP de Ruslarla iyi ilişkiler geliştirirse bu Kürdistan’ın bağımsızlığını kolaylaştıracaktır. PYD Rus etkisine girer, KDP buna direnmeye çalışırsa bu KBY’nin hareket alanını kesinlikle daraltacak bir şeydir. Çünkü üç taraftan sıkıştırmalar olacaktır. Bu kolay bir şey değil. İçeride de bunun yansımaları olacaktır. KDP’nin bundan sonra izleyeceği yola bağlı. Birincisi PYD kiminle ittifak ilişkisine girecek, ikincisi de buna bağlı olarak KDP’nin geliştireceği siyaset belirleyici olacaktır.

Kürdler ABD ve Rusya arasında devam eden rekabetten faydalanabilir mi?

PYD’nin bundan faydalandığını görüyoruz. KDP için bunu söylemek zor, ama bir taraftan Ruslar PYD’ye askeri ve siyasi destek vermeye başladılar, bir taraftan ABD, PYD’ye askeri ve siyasi destek vermeye başladı. Ama bu da bir yere kadar gidecek. Bu sürdürülebilir bir pozisyon değil. Hâlihazırda ABD-Rusya rekabetinden nasıl yararlanabilirler, bunu iyi okumak gerekiyor. Onların iyi okuduğundan emin değilim. Perdenin arkasında Rusya ve ABD arasında alışverişler de devam ediyor. Parçalı ve aşamalı ilişkiler geliştiriliyor. Bir taraftan belli konularda hamaset ilişkileri sürüyor, diğer yandan pazarlıklar da devam ediyor. Bu noktada Kürd hareketi gibi bir hareketten bahsetmek zor, çünkü farklı Kürd hareketleri var. Dolayısıyla farklı Kürd hareketleri olunca sahadaki oyuncular çoğalıyor ve bunlar özellikle Güney Kürdistan ya da KDP’den bahsedecek olursak, onlar da kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaları zorlayacaktır. (Yeter Polat- BasHaber)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89