• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 5 °C

Avrupa Kürt İnisiyatifi Başkanı açılım'ı değerlendirdi

Avrupa Kürt İnisiyatifi Başkanı açılım'ı değerlendirdi
1986 yılından beri İsveç'te siyasi mülteci olarak yaşamakta olan Avrupa Kürt İnisiyatifi Başkanı Aziz Alış, demokratik açılımı değerlendirdi.

1986 yılından beri İsveç'te siyasi mülteci olarak yaşamakta olan Aziz Alış, İsveç'e gelmeden önce 4 yıl kadar Suriye başta olmak üzere başka ülkelerde yaşadı. Türkiye'den ayrılmadan önce Devrimci Demokratik Kültür Derneği (DDKD) kurucuları arasında yer alan Alış, aynı zamanda Kürdistan İşçi Partisi'nin de üyeleri arasındaydı. Biyoloji eğitimi almış olan Alış, Diyarbakır'da biyolog olarak da görev yaptı. 80 ihtilalından sonra evini ve işini terk etmek zorunda kalan Alış, İsveç'e geldikten sonra da siyasi çalışmalarını sürdürdü ve 1999'da kurulan İsveç Kürt İnisiyatifi'nin kurucuları arasında yer aldı. Söz konusu inisiyatif, Avrupa ülkelerinde de faaliyetlerin genişlemesi neticesinde Avrupa genelinde yaygınlaşan bir harekete dönüşmüş bu oluşum. Aziz Alış bu oluşumun Avrupa genelinde Genel Başkanlığı'nı yürütmekte. Avrupa genelinde seminerler ve paneller düzenleyen hareket, Danimarka, Fransa ve İsviçre'de de ortak çalışmalarda bulunuyor. Aziz Alış, 'demokratik açılım'ı Cihan'a değerlendirdi.

AÇILIM, KÜRT REALİTESİNİ TANIMAKLA ÇÖZÜLÜR

- Türkiye'de bir "Kürt Açılımı"ndan bahsediliyor, AK Parti hükümeti konuyla ilgili olarak da DTP başta olmak üzere bazı siyasi ve sosyal kurum ve kuruluşlarla görüşmeler başlattı. Bu girişimi buradan nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu meselenin bir Türk halkına bir de Kürt halkına bakan yönleri var. Şu zamana kadarki yapılanları düşününce, son zamanlarda yapılan açılım süreci, en olumlu ve önemli aşamadır. AK Parti'nin başlattığı bu süreci kuşkusuz önemli görüyorum ama Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli görüyorum.

- Kürtler açısından nasıl görüyorsunuz?

Kürtler açısından tatmin olamıyorum çünkü asıl soruna inilmiyor. Asıl sorun, Kürt sorunu değil, Kürt realitesidir. Yani bu zamana kadar bir inkar politikası sürdürülmüş. Kürt halkının varlığı inkar edilmiş, dili yasaklanmış. Yaşadığı bölge ki Kürdistan'dır ve bunun için hayatımı adamışım, bu hala bir kırmızı çizgidir.

- Kürdistan kelimesinin içeriği nedir, neyi kast ediyorsunuz?

Burası, Kürt halkının yüzyıllardır üzerinde yaşadığı toprağın adıdır. Yani coğrafik alanın adıdır bu. Ben şuan o toprakları terk etmişim ama halk olarak bizler o bölgeyi terk etmemişiz. Şimdi Kürt açılımından bahsederken olayı bazı demokratik insan haklarıyla sınırlandırmış olursak meseleyi yeterince ele almış olmayız.

- Bu açılımın daha iyi noktaya gelmesi adına ve toplumsal bir mutabakatın, konsesusun sağlanması adına sizin görüşleriniz nelerdir?

Bir kere bir konsesyustan bahsedilebilmesi için ortada iki muhatabın olması gerekir. Kürt tarafında muhatap PKK ya da DTP midir? Aslında burada, kişi ya da kurumların Kürt halkını ne kadar temsil edebildiğini tartışmak gerekiyor.

- Devletin üst yönetimi zaten Öcalan'ı muhatap kabul etmediklerini açıkladı.

Evet, ama DTP ile olan ilişkiler olumludur. Ama burada tarafların netleşmesi gerekiyor. Taraflardan birisinin henüz varlığı kabul edilmemiş.

- Şimdi bir tarafta devlet kurumları var; mevcut hükümet ve hatta MGK. Sizin diğer muhatap olarak kimleri görüyorsunuz o zaman?

Muhatap halkın kendisidir. Farklı bir kültüre, dile sahip bir halkın realitesi var. 4 ülkeye dağılmış olan. Bence şuan Türkiye'de iki büyük halk vardır; Türk ve Kürt halkı. Bu iki halkın da konuştuğu iki büyük dil vardır.

- Sizin sürece katkı bağlamındaki teklifleriniz nedir?

Her şeyden önce; bence şuan ki mevcut anayasa halen 12 Eylül devriminin anayasasıdır. Yani darbe anayasasıdır. Bence öncelikle bu anayasa tümden lağvedilmeli, yeni, demokratik bir anayasa için Türk ve Kürt hukukçularının bir araya geldiği bir heyet tarafından yeniden oluşturulmalı. Bu anayasada Kürt realitesi ve hakları korunmuş olmalıdır. Ve bir de milyonlarca insanın kullandığı bir dili neden biz resmi bir dil olarak kabul etmiyoruz? Bunun sakıncası nedir? Korkanlar kimlerdir? İşte o zaman bir açılım olur, taraflar çıkar ortaya. Bir de benim hala siyasi örgütlenme imkanım yok. Siyasette de alanların genişletilmesi gerekir.

-TRT Kürtçe yayınını açılım sürecinde önemli bir kilometre taşı olarak düşünebilir miyiz?

TRT Şeş; TC tarihinde ilk kez, resmi olarak Kürtçe yayın yapan bir kanal oldu. Bir ilke imza atıldı, olumlu görüyorum. Kurulmasından bu yana birçok kişi ve kurum karşı çıktı; ama yayınıyla kıyamet kopmadı, fazla büyütülecek bir durum da yok. Bazı eksikliklerini de görüyorum, daha iyi olmasını arzuluyorum. Katılımcılar, seviye açısından yüksek olmalı, dil ve kültür üzerine dahi olsa konuşulacak çok şeyler vardır. Davet edilecek kişiler vardır. Seviyesinin yükseltilmesinde yarar görüyorum. Açılımların konuşulduğu bu dönemde önemli bir adım. Ama sadece TRT 6 ile değil, özel kişi ve kuruluşların da Kürtçe yayınlarında yarar görüyorum. Bir zenginliktir. Bir ilk adım olması adına da TRT 6 olumlu ve güzeldir.

CHP ve MHP'NİN YAKLAŞIMI DOĞRU ve GERÇEKÇİ DEĞİL

- Şimdi en azından bazı şeyler konuşulmaya başlandı. Hükümet de siyasi partilerle görüşmeye başladı. Ama CHP ve MHP bu sürece çok sert tepki gösterdi. Sol, Sosyal Demokrat bir parti olarak kendisini tanımlayan CHP, bu girişime en çok karşı çıkan partilerden oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her şeyden önce, ben CHP'yi hiçbir zaman sosyal demokrat ya da demokrat bir parti olarak görmemişim. Bir kere; demokrat, sosyal demokrat bir parti olduğunu iddia eden bu CHP, 1950 yılına kadar tek parti olarak ve başka partilerin faaliyetine izin vermeyen bir partidir. O nedenle demokrat bir parti değildir, sosyal demokrat hiç değildir.

- Peki, 1950 sonrasında benzer politikaların devamı var mıdır CHP'nin?

Devamı vardır, mevcut bu statükosu sistemi kuran, oluşturan odur ve onun ideolojisi de Kemalizm'dir. Kemalizm'i kendisine ideoloji olarak kabul eden tek parti de sözüm ona sosyal demokrat CHP'dir. Kürt sorununda en olumsuz rol oynayan partidir. Ben MHP'yi tartışmıyorum. Irkçı, şovenist, faşist yöntemleri değişik dönemlerde savunan, aşırı milliyetçi, aslında ezen ulus milliyetçiliğini savunan ve Türk ırkının üstünlüğünü savunan bir partidir. O yüzden de Kürt realitesi, sorunu gündeme geldiğinde tepki gösterirler. Her iki muhalefet partisinin yaklaşımı doğru ve gerçekçi değildir. AK Parti de dahil üçü de sistemin partisidir fakat bir tercih söz konusu olduğunda, hiç şüphesiz AK Parti'nin yaklaşımı daha olumlu bir yaklaşımdır. MHP ve CHP'nin yapısını bildiğim için de bu yaklaşımları, şoven politikaları benim için sürpriz değildir.

PKK ve ÖCALAN AÇILIMDA MUHATAP ALINMAMALI

- Öcalan da süreçte yer almak için adımlar atıyor. Yol haritasından bahsediyor. Onun bu sürece dahil olması, süreci sekteye mi uğratır, yoksa hızlandırır mı?

Öcalan ve onun gibilerin değerlendirilmesinde ben başından beri netim. Ondan önce siyasete atılmış olan, ona kurdurulmuş olan partiyi yakından bilen bir kişiyim. Abdullah Öcalan'ın hiçbir zaman bir Kürdistan sorunu olmamıştır. Hiçbir zaman bağımsız bir Kürdistan hayali ya da istemi olmamıştır. 1974'ten sonraki genel aftan sonraki olağanüstü bir örgütlenmeye gidildiği bir dönemde sol bir yelpaze vardır Marksist, Leninist… Sol bir yapılanmaya gidildi o dönemde hem Türkler hem de Kürtler içerisinde. Ve NATO üyesi olan Türkiye, Rusya sınırında olmakla büyük bir tehlike içerisinde görüldü. Marksist, Leninist, sosyalist bir Kürdistan hayali ağırlıktaydı. Şimdi, zehire karşı panzehirin kullanıldığını biliriz. Acaba bu patlamayı, bu örgütlenmeyi nasıl durdurabiliriz amacıyla, Abdullah Öcalan ve Duran Kalkan gibi kimi kişi ve gruplara kurdurtulan bir örgüt oldu PKK. Silahlı mücadele, her zaman ezici halklar için çekicidir, merkezdir. Aslında 74 ila 80 yılları arasındaki Kürt özlemlerinin doruğa çıktığı bir zamanda ortaya çıkan Abdullah Öcalan Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelmedi. Kendi dışındaki diğer örgütlere yöneldi.

Sorunuza gelecek olursak, Öcalan çok açık ve net söylüyor; o her zaman demokratik bir cumhuriyeti, üniter bir devleti savunmuştur. Fakat onun örgütü içinde ulus ve devlet düşüncesini taşıyan binlerce insanlar vardır. Bunun dışında örgütün içerisinde sadece Türkiyeliler yoktur, Suriyeli, Irak ya da İran menşeli olanlar da vardır. Peki, onlar ne olacaktır, onlara nereye gideceklerdir? O nedenle de İmralı, artık onun adını kullanmayalım, her zaman önüne sürülen yazılar ve öneriler formüle edilir ve akıl hocalarının önerileri doğrultusunda kendisi de hükmettiği örgütüne programı sunar.

Katkısı olur, olmaz. Ama sorun onla bitmiyor. Asıl mesele ona akıl verenlerle çözülür. Her zaman Kemalizm'i savunan birisidir; defalarca yazmış ve söylemiştir. O yüzden ben onu devlet politikasından, Kemalizm'den ve Genelkurmay'dan ayrı tutmuyorum. Onun bir katkısı yoktur dolayısıyla. Yani onun ön planla tutulması ne Kürt halkına, ne de Türk halkına bir yararı yoktur.

ERGENEKON DAVASI, KÜRT AÇILIMI İÇİN BÜYÜK FIRSAT

- Devam eden bir de Ergenekon Dava süreci var. Ergenekon ve JİTEM'in doğudaki bazı icraatların ortaya çıkması, bazı yaşanmış travmalarla yüzleşilmeye başlanması… Bunların Kürt açılımı sürecine katkısı olmuş mudur? Bu davanın devam ediyor olması, en azından böyle bir açılımdan bahsediliyor olmasına bir katkısı olmuş mudur sizce?

Doğrudur, bir Ergenekon gerçekliği vardır. Değişik isimler veriliyor, JİTEM de vardır içinde. Bunu kuran, dönem dönem aktifleştiren, yönlendirenler kimlerdir? Ben Ergenekon ve JİTEM'i birlikte militarizm ile bağdaştırıyorum, Militer, askeri terimlere tekabül ettiği için. Askeriye deyince de Genelkurmay gelir akla. Şüphesiz, Genelkurmay da TC'ni kuran, yönlendiren güçlü bir kurumdur; bazen direkt, bazen endirekt. Genelkurmay tarafından zaman zaman kurdurtulan örgütlerdir bunlar da. Ve o örgütlerle kan dökülmüştür. Ama şimdi buna karşı çıkan, dur diyen bir de yönetim vardır, aydınlar vardır, politikacılar vardır. Bu konuda AK Parti önemli bir rol oynamıştır; bence oynamalıdır da. Büyük bir fırsattır. Daha henüz derine inilmemiş gerçekler de vardır. Gelinen aşama iyi ama henüz asıl soruna inilmedi.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89