• BIST 10125.46
  • Altın 2997.875
  • Dolar 34.8702
  • Euro 36.7728
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 8 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 12 °C
  • Berlin 1 °C

Türk-Amerikan ilişkileri seçimleri etkiler mi?

Amberin Zaman

Türk-Amerikan ilişkilerinde neler oluyor? Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo arasında Menbiç konusunda varılan anlaşma Türkiye’nin taleplerini karşılıyor mu?

Türkiye ile ABD hazinesi arasında Halkbank’a kesilecek cezaya ilişkin müzakereler nasıl gidiyor? Türkiye’de bir buçuk yılı aşkın süredir düzmece iddialarla rehin tutulan ABD’li pastör Andrew Brunson bu pazarlığın neresinde? Biri cezaevinde diğeri ev hapsinde tutulan Türk uyruklu ABD konsolosluk görevlileri ne olacak? Tüm bunların Türkiye’deki seçimlere nasıl bir etkisi olacak?

Son zamanlarda bu konulara ilişkin yorum bombardımanına tutuluyoruz. Taraflar her birini yaymak istedikleri algıya uygun biçimde paketleyip bizlere sunuyor. Bir bakıyorsunuz pastör, F-35 savaş uçaklarından girmiş, Halkbank’tan dolanıp Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington’un göbeğinde şiddet saçan korumalarından süzülerek ABD Kongresi’nde Türkiye’ye yaptırımlar başlığı altında karşımıza çıkıvermiş. Elmalar ve armutlar birbirine karışmış.

Ancak büyük tabloya baktığımızda net olan şu: İkili ilişkilerin geri planında Sovyetlerin dağılmasından beri her iki ülkenin stratejik çıkarları arasındaki makas gittikçe açılıyor. Bu Suriye’de pike ulaştı. ABD’nin Irak işgalinden beri gittikçe zayıflayan güven dibe vurdu. Türkiye’nin NATO üyeliği tartışılır hale geldi.

Bir yandan ‘eyvah Türkiye elimizden kayıyor’ endişesine tutulan ABD dışişleri yalpalaya yalpalaya enkazı kaldırmaya çabalarken, Senato ve Temsilciler Meclisi’nde Türkiye’ye karşı ilk kez birlikte cephe alan demokrat ve cumhuriyetçiler gittikçe sertleşerek, ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimini Türkiye’ye karşı tavizkar ve zayıf davranmakla suçluyor.

Tabii ki gerek yönetimde gerekse Kongre’de Türkiye’yi cezalandırmak isteyenlerin derdi Türkiye’deki hukuk devletinin çöküşü veya vatandaşların maruz kaldığı ağır hak ihlalleri değil. Esas dertleri ABD’ye meydan okuyor haline bürünen ve ABD’nin düşmanlarına doğru savrulma sinyallerini veren Türkiye’yi terbiye etmek. Bu da iki kol üzerinden yürüyor. Biri pastör. Diğeri ise S-400 füzeleri.

Netice: Senato’nun Silahlı Hizmetler Komitesi’nde F-35 jetlerinin Türkiye’ye teslimini engellemeye yönelik yasa tasarısının bu hafta onaylanması bekleniyor. Benzer bir yasa tasarısı Temsilciler Meclisi’nden geçmişti. Her ikisinin harmanlanıp ABD’nin devasa savunma bütçesinin bir maddesi şeklinde yer alarak yasalaşacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Diken’e bilgi veren Kongre’ye yakın kaynaklar, ABD Savunma Bakanlığı’ndan (ve şüphesiz üretici firmalardan da) yükselen itirazların önünü almak için tasarının öncülerinden olan demokrat Senatör Jean Shaheen ve arkadaşlarının Senato’nun 5 Haziran’da açıkladığı yasa tasarısına bazı rötüşler yapacağını bildirdi. Buna göre Türkiye’nin resmi bir törenle üretici firma Lockheed Martin’den teslim alacağı ve anlaşma uyarınca Kasım 2019’da Türkiye’ye uçması planlanan iki F-35’e el konulması amaçlanıyor. Ama Pentagon direniyor.

Pentagon’a göre F-35’leri üreten konsorsiyumun üyesi olan Türkiye iki uçağın parasını ödediği için şimdiden sahibi. Ancak kaynaklar alışverişin Lockheed ve Pentagon arasında yapıldığını, yani uçakların parasını Pentagon’un ödediğini, dolayısıyla uçakların Türkiye’ye tesliminin Pentagon’un inisiyatifinde olduğunu savunuyor.

Türkiye S-400’leri almaktan vazgeçerse, hele ki yerine Patriot füzelerini almaya karar verirse mesele tatlıya bağlanır. Ancak görünen o ki Türkiye’nin Rusya ile Suriye’de filizlenen askeri işbirliği her şeyden öte ABD’nin YPG ile işbirliğine endeksli. Yani ABD Türkiye’nin YPG ile ilgili kaygılarını gidermedikçe S-400’lerin alımı masada kalacak gibi görünüyor. Bu manada Menbiç anlaşması Ankara açısından hayati bir güven testi oluşturuyor.

Brunson’a gelince… Önümüzdeki hafta yine Shaheen ve arkadaşlarının kaleme aldığı ABD vatandaşlarının ‘illegal’ şekilde tutuklanmasında ‘rol alan’ Türk yetkililerine vize yaptırımı öngören yasa tasarısı Senato’da yeniden oylanacak. Kongre’ye yakın kaynaklar bu kez Dışişleri’nin meseleyi diplomatik yöntemlerle çözmesine zaman tanımayan daha sert bir formülün söz konusu olduğunu belirtti.

Kaynaklardan birine göre yasanın onaylanması halinde Kongre tarafından yaptırımları uygulaması için yetkilendirilen Trump yönetimi, Brunson’un tutukluğunun devam etmesi halinde bu yetkiyi kullanmak zorunda. Hedefte Brunson’un davasına bakan yargıçların ve savcıların olduğu dillendiriliyor.

Tüm bu gelişmelerin Türkiye’de seçimlere günler kala seyrediyor olması Türkiye’yi yakından izleyen analizcileri ikiye böldü. Kongre’de gelecek herhangi bir cezanın seçmenlerin Erdoğan’ın etrafında kenetlenmesine yol açacağına inananlar var. Niyet bu olmasa da Menbiç mutabakatının seçimlerden önce açıklanmasını da Erdoğan’ı güçlendiren bir ödül şeklinde yorumlayanlar var. Oysa dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye seçmeninin temel derdi geçim, Menbiç, F-35 değil.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89