• BIST 10643.58
  • Altın 2504.005
  • Dolar 32.1989
  • Euro 34.8984
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 19 °C

Tarih ve kûrdî bir zihin

Ersin Tek

Tarih, olay ve gelişmelerle örülmüş bir tablo misalidir.

Bu tablo, geçmişi geleceğe bağlamak, yaşamanız gerekenleri benliğinize yerleştirmek ve geleceğin olasılıklar dizisini saptayarak düşlediğiniz yarını oluşturmanız için belleğinizde hep canlı kalmak zorundadır. 

Bu tablonun içerisinde en kanlı/canlı renk savaşlardır. 

Aynı zamanda tarih, bir topluluğu tanımlamak, topluluğun geçirdiği/geçireceği evreleri daha iyi anlamak ve ulaşacağı son noktayı öngörmek için de gerekli bir unsurdur. Bu yüzdendir ki yeryüzündeki halklar tarihlerini, sonraki nesillere aktarmak için büyük çaba ve büyük meblağlar harcamışlardır. 

Kürtler, tarihini yazamamış bir milletir! 

Tarihte Kürt beyleri özerk yapılar oluşturmuş ve kendi bölgerinde çok önemli işler başarmışlardır. Fakat ‘devlet’ ve ‘ulus’gibi sözcükler Kürtlerin dilinde mevcut olamamıştır. O günün konjonktürel yapısı buna izin vermemiştir çünkü. Osmanlı ve Safevi devletleri arasında bir tampon bölge olma talihsizliğini yaşayan Kürdistan, devlerin savaş alanı olmaktan, yıkımlardan, yağmalardan, katliamlardan, parçalanmışlıktan yakasını kurtaramamıştır. Yüzyıllarca kesintisiz baskı, şiddet ve işgal altında tutulmuş olan Kürdistan’ın kendi kurumlaşmasını özgürce tamamlayabilmesi hep barbarlıkla engellenmiştir. Varolan herşey de yok edilmiştir bir şekilde. 

Dolayısıyla Kürdistan’da kendi tarihini araştıracak, yazacak, bilimsel ölçülerle ele aldığı konuları kamuoyu ve bilim dünyasına sunacak kadroların yetişmesine asla izin/zaman verilmemiştir. Kendi imkânları ile yetişen birkaç istisna dışında, Kürtler tarihlerini hep yabancılardan öğrenmiştir. Bu halkın tarihini yazanlar da, bölgedeki iktidar güçleri ve uluslar arası güçlerin güdümünde kalmıştır çoğunlukla. İşlerine geldiği gibi, bilimsellik ve nesnellikten uzak bir biçimde yazılmış ve Kürtler hakkındaki gerçekler tersyüz edilmiştir. Böylece bu güç odaklarının arzu ve isteklerine göre biçimlenmiş, adaletten ve realiteden uzak ‘çarpık bir tarih’ ortaya çıkmıştır. 

Kürtler, dilleri, kültürleri, dinleri ve gelenekleriyle Ortadoğu’nun en eski halklarından biri olmasına rağmen, Kürtlerin kökenleriyle ilgili akla hayale sığmayacak öyle aşağılayıcı, ötekileştirici, kötüleyici, yok sayıcı, korkutucu bir sürü efsane uydurulmuştur. Bunu da bizzat Kürtlerin komşusu ve dindaşı olan insanlar/devletler yapmıştır. Yalan yanlış bilgilerle kendi halklarını kandırmayı, boyunduruk altında tutmayı ve Kürdistan’ı –maddi/manevi zenginlikleri yönünden- sömürgeleştirmeyi hedeflemişlerdir. Bu ülkelerdeki zalim yönetimler kendi iktidarlarını daha sağlam kılabilmek için de sürekli düşman olarak Kürtlere yönelmişlerdir. Kürt düşmanlığı üzerinden kendilerine iktidar devşirmişlerdir. Bugün de, Kürtlerle/Kürdistanla ilgili en ufak bir gelişmeye tahammül edemiyor, yaygarayı koparıyorlar. 

Chris Kutschera ‘Kürt Ulusal Hareketi’ kitabında bu efsaneler hakında şöyle diyordu: ‘‘Kürtlerin kökeniyle ilgili ilk efsaneler de Arap, Türk ve İranlı yazarlar tarafından ortaya atılmıştır. 10. Yüzyılda yaşayan bir coğrafyacı olan Ebu İshak el Farisi şöyle yazıyor: Aslında bunlar bizim yöremizde yaşayan yaratıklardır ve insan soyu kategorisi dışındadırlar. Dünyanın dört bir yanından toplanmış kırıntılar bir hamur yapılmış, işte bu hamurdan Kürtler meydana getirilmiştir. 

Arap tarihçi Mesudi’nin ‘ Altın Çayırlar’ adlı eserinde aktardığı bir efsaneye göre: Kürtler, Kral Süleyman’ın kölelerinin ve Şeytanın çocuklarıdır! Uzak dağlara sürgün edilmiş bu tanrı tanımaz çift, ‘‘Şeytana kanıp evlenmiş, Kürt ırkı bunlardan türemiştir.’’ 

Bugün dillendirilen korkuların oluşumunda ve yapılan tüm zulümlere meşruluk sağlama noktasında bu çarpık tarihin payı büyüktür. 

Elbette tüm bu yapılanlardan Kürtlerin güçsüz, zavallı veya bir halk olmadığı anlamı çıkmıyor/çıkartılamaz. Bağımsızlıkları için emsalsiz bir direniş vermiş olan Kürtler, güçlü düşmanlarının donanımlı ordularına karşı eşi görülmemiş kahramanlık örnekleri ile dolu bir tarihe sahiptir ve yaklaşık yüz elli yıldır da, kesintisiz bir biçimde savaşıyorlar. Lakin gerçekçi bir tarih yazımının eksikliğinden ve yaşadıkları coğrafyanın, koşulların elverişsizliğinden kaynaklı olarak haksızlığa, acıya, ölüme, ayrılığa, parçalanmışlığa, kardeş kavgalarına, aldatmacalara, alternatifsizliklere düçar olmuşlardır. 

Kürtler kendi tarihlerini yazamadıkları için, o kahramanlık dolu tarihten uzunca bir süre mahrum yaşamışlardır. Bu mahrumiyet hasebiyle Kürtlerde ulusal bir bilincin oluşması gecikmiştir. Nihayetinde tüm ulusal hareketlerin tarihsel bir geçmişten beslenmeye ihtiyaçları vardır. Çoğu zaman abartıya kaçsa da, belli bir tarih etrafında toplanmak/toparlanmak daha kolaydır. 

Kürtlerin böyle bir trajedileri vardı; kendi tarih yazımları eksikti… 

Kürt ulusal hareketlerinin 19. yüzyılın başından bu yana sürdürdüğü kesintisiz ve emsalsiz direnişlerinde geçirdikleri evrimler, talihsizlikler, yanlışlar, kayıplar, kazanımlar yeni baştan ve derinlemesine irdelenmeli ve yazılmalıdır. Piyasada eksikliği giderecek çapta kaynak yok hâlâ. Varsa da yetersizdir. Bu anlamda Kürtlerin kendi tarih yazımını yeni baştan ele almaları ve ulusal bilinci güçlü bütüncül bir tarz benimsemeleri gerekiyor. 

Bunun akabinde; çarpık tarihin doğurduğu kirlilikten, karışıklıktan, kendi içine kapanmış tekçi yaklaşımlardan arınmış, özeleştiri yapabilen, Kürtlerin ulusal birliğine inanan ve bu uğurda her türlü fedakarlığı yapmaktan kaçınmayan ve bugüne kadar Kürtlerin düşmanları tarafından Kürtlere karşı baskı-aldatma-oyalama aracı olarak kullanılagelmiş olan -kardeşlik, ümmet, ortak vatan, demokrasi vs.- söylemleri-kavramları düşmanın elinden alıp daha doğru bir biçimde yorumlayan/işleyen, kendini, istediklerini, hakkını bilen, savunmasını yapabilen, akıllı, öngörülü, üreten ‘kûrdî bir zihnin’ inşası da mümkün olacaktır. 

Kûrdî bir zihin, Ehmedê Xanî’nin hayali idi. 

Ortadoğu’da bir süredir yaşanan gelişmeler ekseninde, Kürtlerin için böylesi kûrdî bir zihin elzem hale gelmiştir. Yaşanan bu son gelişmeler Kürdistan’ın özgürlüğü yolunda bir fırsattır. 

Kapılarına kadar gelmiş olan bu fırsatı kaçırmamalıdır Kürtler!

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89