• BIST 8718.11
  • Altın 2240.946
  • Dolar 32.3295
  • Euro 35.1655
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin -3 °C

Bilgi Yağmurunda Boğulan İnsan

Ersin Tek

Toplumlar, büyük bir bilgi bombardımanına maruz kalmış durumda. Teoride herkes; kendi toplumunun, kendi milletinin, kendi coğrafyasının ve hatta insanlığın geleceği hakkında fikir yürütmekte, sorunlarına çözüm sunmaktadır. Ancak net bir görüyü muhafaza eden kimse yok.

Evrenin ve insanlığın geleceğine ilişkin süregelen ana tartışmaların ve sorunların farkında bile değiliz çoğunlukla. Hani derler ya: "Ağaçlardan dolayı ormanı göremezsin." İnsanlık olarak içinde bulunduğumuz ahval tam da buna benziyor, sorunların tam ortasındayız ama sorunları kavrayamıyoruz. Çünkü gerçek sorunlardan epeyce uzaklaşıp sanal sorunlar içerisinde boğulmuş bir hâldeyiz.

Tarihçi Harari'nin de belirttiği gibi: “Küresel şirketlerin ve hükümetlerin insan beynini hacklemeyi öğrendiği bir dönemde herkesin bildiği bir gerçeği dile getirmek her zamankinden daha zor, daha tehlikelidir.”

Milyarca insan gerçeklikten yoksun bir biçimde yaşamaktadır. Ya mevcut vaziyeti kabullenmiş bir durumdalar ya da yapılacak daha mühim işleri var: “Çalışmak, evine ekmek götürmek, çocuklarına bakmak ve aileleriyle ilgilenmeleri gerekiyor.”  Fakat tarih bunları mazeretten saymıyor ve affetmiyor. Birileri rızık endişesi ve gündelik meşguliyetlerle günlerini geçirirken başka bir yerlerde insanlığın geleceğine ilişkin kararlar alınıyor. Alınan kararlar sonucunda ortaya çıkan tablodan herkes etkileniyor hem şimdiki nesiller hem de gelecek nesiller. Bu, tarihin adaleti mi, yoksa adaletsizliği mi? Uzun bir tartışma konusudur.

Elbette ki yeryüzündeki insan sayısı kadar gündem vardır. İnsan toplumlarının ve evrenin geleceği hakkında kafa yormak çoğunluk için mümkün değildir, bir lükstür. Ekmek kuyruğundaki vatandaşın derdi en ucuz ekmeği almak, savaşlarla yıkılan şehirlerden kaçan insanların derdi daha güvenli bir yere ulaşmak, salgın hastalığa yakalanan insanın derdi kalan son gücüyle biraz daha nefes alabilmektir. Bütün bu insanların küresel sahaların düzenlenmesinden, iklim değişikliği sorunundan, küresel ısınmadan, gelecekteki su kıtlığından ya da demokratik rejimlerin içine düştüğü krizlerden daha mühim dertleri ve gündemleri vardır. Bu tür dertlerle uğraşan insanlara kimsenin verebileceği bir ders veya çözüm yoktur.

Evet, iklim değişikliği, küresel ısınma ya da nükleer savaş tehlikesi ekmek kavgası veren insanları alâkadar etmeyebilir ama bu sorunlar gün gelip dünyada daha büyük göçlerin, kıtlıkların ve krizlerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Çünkü yeryüzündeki gerçeklik birbirine görünmez iplerle bağlıdır. Hiç kimse gerçeği inkâr edemez ve sonuçlarından kaçamaz.

Aslında tarihte de her zaman böyle olmuştur. İnsanoğlu yeni sorunlarla karşılaşmış ve sorunlara muhteşem çözümler geliştirmiştir. Ancak bu çözümler genellikle öncekilerden daha ciddi yeni sorunlar ortaya çıkarmıştır. Paradoksal durum burada ortaya çıkmaktadır: “Misal modern zamanlarda geliştirilen teknolojiler; kıtlıkları, salgın hastalıkları ve geçmişteki ilkel savaşları ortadan kaldırmış ya da azaltmıştır. Fakat aynı teknoloji çevreye büyük zararlar vermiş, özgürlükleri kısıtlamış ve hatta makineler karşısında insanı gereksiz-çaresiz bir duruma getirmiştir.”

Sözün özü, bilgi yağmuruna tutulmuş insanın bireysel hayatının küresel bir boyut taşıdığı gerçeğini doğru kavramamız ve bu gerçekle yüzleşmemiz gerekmektedir. Bu anlamda bireysel olanın siyasal olduğu gerçeğini bir kez daha yinelememiz gerekmektedir. Çünkü kişisel hayatlarımızdaki tutum, ahlâk, önyargı ve tercihlerimiz mevcut kurumsal zulümlerin de temelini oluşturmakta ya da farkında olmadan yardım ve yataklık etmektedir.

Bütün bu açmazlarımızın bizi getirdiği nokta, “Nereye doğru gidiyoruz? Böyle bir dünyada sağlam bir etik zemin bulmak mümkün müdür?” sorularıdır.

Bu vahim soruların cevabını bulmak geleceği anlama ve değiştirme açısından büyük bir önem arz etmektedir.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89