• BIST 10082.77
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 30 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 24 °C

Sisifos Söyleni’nden Kürd grupların ittifakına

Ersin Tek

Sisifos Yunan Mitolojisinde, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Homerus’a göre Sisifos ölümlülerin en bilgesi olan insandır. İsmi sophos (bilge) sözcüğüyle ilişkilendirilir.

Bazı kaynaklarda Sisifos’un hikâyesi şöyle anlatılmaktadır:

“Sisifos(Sisyphus), kurnazlığı ve düzenbazlığıyla ünlüdür. “Aiolos’un oğlu, Korint kralı Sisifos tanrı-ırmak Asopos’a, kızı Aigina’nın Zeus tarafından kaçırılmış olduğunu söyleyerek Zeus’u ele vermesine karşılık kalesi içinde bir pınarın akıtılmasını sağlar. Bu hainlik Zeus’un öfkesine neden olur. Zeus ona ölüm meleği Thanatos’u gönderir. Sisifos, Thanatos’u zincire vurur; onu özgürlüğüne kavuşturmak için Zeus müdahale etmek zorunda kalır. İnsanların ölmemelerinin bir kaosa sebep olacağını düşünen Zeus, Hades’e Sisifos’u yakalayacağına dair söz verir. Zeus’un emri ile Hades’e yardım eden Ares Sisifos’u yakalar ve yeraltı dünyasına hapseder. Ölüler Ülkesine götürülen Sisifos kaderine katlanmak istemez. Kendisine cenaze töreni yapmamasını karısından ölmeden önce istemiştir. Törensizliği hoş karşılamayan Hades, karısını cezalandırması için Sisifos’un yeryüzüne dönme önerisini kabul eder. Ama yeryüzüne dönen Sisifos tekrar yeraltına inmeyi reddeder. Sisifos yıllarca yeryüzünde yaşayacaktır. Duruma çok kızan Hades, haberci tanrı Hermes’i Sisifos’u yakalamakla görevlendirir. Kurnaz Sisifos yıllar sonra Hermes tarafından yakalanarak, Hades’e teslim edilir ve Hades tarafından, kocaman bir kayayı elleri ile iterek, yüksek bir dağa çıkarmaya mahkûm edilir. Cezanın en kötü yanı, kayanın dağın tepesine dek geldikten sonra tam zirveye oturacakken aşağıya yuvarlanmasıdır, kaya asla dağın tepesinde durmayacaktır ve bu ceza sonsuza dek devam edecektir. Sisifos, bir canlıya verilebilecek en büyük cezayla cezalandırılmış insandır.”

Cezayir asıllı Fransız filozof, edebiyatçı, yazar Albert Camus, ünlü denemesi ‘Sisifos Söyleni’nde yaşamın saçmalığı kuramını kral Sisifos’un kayayı taşıyıp durması ve bir türlü olayı sonlandıramaması üzerine inşa eder. Yaşamın kendisi de tıpkı Sisifos’un bu anlamsız çabası gibidir. Camus’a göre her gün aynı şeyleri yaparak ve her gün yeniden başlayarak süregiden bir yaşam saçmadır. Camus’un anlatmak istediği tam bu noktada devreye girer, eğer her şey bu kadar saçmaysa saçmalığa saçmalıkla cevap verilmeli yani yaşanmalıdır ve bu başkaldırı mutluluğu getirecektir, yani Camus’un anlatmak istediği; gerçek başkaldırı intihar etmek değil, yaşamaya çalışmaktır.

Yakın tarihimize baktığımızda; yaşadıklarımız acaba Sisifos’un cezası gibi bir ceza mıdır? Her dönem değişmeyen söylemlerle, aldatmacalarla ve önceliğimiz olmayan şeylerle kendimizi oyalamak mıdır cezamız?

Kürd ulusal grupları, içinde bulunduğu labirentten bir türlü çıkamıyor. Çıkar, ideoloji ve ulusal sorunlar üçgeninde birinden ötekine atlayarak, birisini istismar etme, birisini feda etme açmazı içinde gelip gidiyorlar. Kürdler, ulusal fayda anlayışına sahip olamama, yani bir meseleden beslenen kesimlerin diğerlerinin hassasiyetlerine duyarsız kalması veya istismar etmesi gibi acımasız bir gerçekle yaşamaktadırlar.

Ne yazık ki, Kürd gruplarının, Kürd meselesinin çözümü noktasında ortak bir siyasi önerisi olmadığı gibi, daimi bir müzakere mekanizması ve kalıcı ittifak kurallarının kabul edilmesi konusunda da kayda değer bir çabası ve kaygısı yoktur. Kürd politik bölgesinin kurumsal oluşumuna ilişkin talep ve beklentilerdeki geniş yelpaze, kimlik ve çıkar çatışmaları aynen devam etmektedir. 7 Haziran Seçimleri’nde ortaya çıkan sonucu Kürdler açısından ayrıcalıklı kılan şey, ideolojik farklılıklara ve çıkar çatışmalarına karşı olan güçlü itiraz ve ulusal birlik ruhu idi. Ana akım Kürd siyaseti başta olmak üzere, tüm aktörler tarafından bu gerçeklik doğru bir şekilde okunmadı, ucuz ve kısa vadeli hesaplara kurban edildi. Önümüzdeki yerel seçimlere yönelik ittifaklara desteğin arka planında da bu istikametteki beklentiler mevcuttur. Bu anlamda Kürtlerin hemen her şeyin karıştığı, iç içe geçtiği, büyük bir belirsizlik içinde yüzdüğü bu ahvalde yataya paralel bir birlik ve beraberlik sergilemeleri kendi gelecekleri için en makul olanıdır.

Fakat Kürdler olarak meselelerimizi çözmek konusunda becerimizin zayıf olduğu da hepimizin malumudur. İster bir grup olsun ister birden çok grup olsun fark etmiyor; Kürdler çözmekle mükellef oldukları ulusal sorunlarını çözme kabiliyetine sahip görünmüyor. Statü meselesinden özgürlüğe, anadil meselesinden kültüre, ekonomik meselelerden bölgesel çatışmalara kadar bir dizi ünitede aynı açmazı yaşıyorlar. Hemen herkesin üzerinde mutabık olduğu ama hiçbir grubun veya ittifakın neticelendirilemediği meseleler orta yerde durmaktadır.

Maalesef! Bu acı gerçeklerin Kürdler için uluslararası alandaki yansıması tehdit, katliam, teslimiyet ve işgal olarak ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla geçici seçim ittifaklarına odaklanılıyor ve asli sorunlar dikkatten kaçıyor. Bu nedenle, Kürdlerin durumu Sisifos’un sürekli ve anlamsız saçma çabasını andırıyor. Bu saçmalıktan kurtulmanın tek yolu Albert Camus’un dediği gibi saçmalığa itiraz etmekten, başkaldırmaktan geçiyor. Bu başkaldırı asli sorunların çözümüne yönelmek yani ulusal fayda ekseninde ciddi, istikrarlı ve kalıcı ittifaklar oluşturmaktır.

Bunları yapamadıkları takdirde, Kürdler sonsuza kadar aynı sorunlarla uğraşacak ve yüzyıllardan beri beyhude çabanın simgesi olan Sisifos’un cezası, Kürdlerde çokça hissedilen bir hale dönüşecektir. Hâl böyle olunca, tarih sürekli tekerrür edecek, tekerrür eden zulümler de sürekli inkâr edilmeye, görmezden gelinmeye ve içselleştirilmeye çalışılacaktır. Yılmadan mücadele edenler bile bir an gelecek çaresizlik duygusuna kapılacak ve her şeyden vazgeçecektir. Bu durum travmatik bir sonuca dönüşecek; hiçbir şeyin değişeceği yok, hep o aynı kısır döngü devam edecek algısı içerisinde insanlarımız kaybolup gidecektir.

Bu bakımdan bütün bu problemlerin üstesinden gelmenin en kolay ve kestirme yolu Kürd siyasetinin bir an önce bilinçli, kararlı ve samimi adımlar atması; ittifak ilişkilerinin şeffaf ve makul bir çerçeveye oturmasıdır. Siyasal liderlik isterse bu konularda toplumsal destek üretilebilir ve bir sistematik dahilinde bütün engeller aşılabilir.

İmdi, klişe tartışmaları ve suçlamaları bir tarafa bırakıp, ittifak meselesinden başlayarak bütün can yakıcı sorunlarımıza kadar her sahada cesur tartışmalara, fikirlere ve projelere ihtiyacımız vardır. Bu noktada hem siyaseti doğru işler yapmaya zorlamak hem de toplumu asli meseleler üzerine düşünmeye sevk etmek doğru ve gerekli olandır.

Tarihin ve mevcut gidişatın hepimize mesuliyet yüklediğini akıldan çıkarmayalım…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89