Fatih Altaylı, Cüneyt Özdemir’in CNNTürk’deki programında tarihe geçecek beyanlarda bulundu. Türkiye’de siyaset-medya ilişkisini daha doğrusu mevcut iktidarın medya üzerindeki artık ayıp olarak telaffuz edeceğimiz baskısını çok net anlattı.
Cüneyt Özdemir ve Ahmet Hakan’ın bugün ortaya alenen çıkan bu ortamda yaptığı yayıncılığın kıymeti cebimizde dursun.
Peki, Fatih Altaylı’nın beyanları karşısında ne diyeceğiz, nasıl düşüneceğiz?
Altaylı bu gudubet sistemin bir mağduru mu yoksa işleyen bu çarkın götürücülerinden biri mi?
Onun bu hâl karşısındaki duruşuna müteşekkir mi olmalıyız yoksa karşımızdaki tüm saygınlığını yitirmiş bir gazeteciye acımaya mı başlamalıyız?
Yönettiği gazetede masum olduklarına inandığı üç gazetecinin iktidar tarafından kovulmasına seyirci kalmasına bozulacak mıyız yoksa kalan 400 gazetecinin işlerine devam edebilmesini sağladığı için sevinecek miyiz?
Altaylı iddia ettiği gibi bugün haber alma hakkımız için her şeye rağmen direnen bir kahraman mı yoksa layıkıyla alamadığımız her haberin müsebbibi olan bir şarlatan mı?
Tüm bakanları sırayla arayarak “Abi büyüğümüzle de konuştum, bana sabahtan haber verip emirlerinizi sıralayın ehe ehe” diyecek kadar alçalmış, iyi bir halt ediyormuş gibi heyecan içinde bu onursuz görevini sevinçle sürdüren, büyüğü onu aradığında insanoğlunun en aşağılık hâline bürünerek yalakalıktan ölecekmişçesine cevaplar mırıldanan, “Uludere haberlerini görmedik Allaha şükür” diyebilecek kadar zavallı ve suçlu bir adam varken ortalıkta, onun mesai arkadaşı Altaylı’ya çok mu yükleniyoruz, bilemedim.
Bildiğim, Altaylı’nın bizlere hep adam olmanın yollarını anlatıp durduğudur.
“Tecavüze uğruyoruz, tecavüz edene kızın” diyor Altaylı. Bu konularda daha önce de bizleri aydınlatmıştı oysa. Eren Keskin için ne demişti hatırlayalım:
“Aslında bu kadınları hiç ciddiye almamak lazım. Almanya'nın Köln kentinde bir toplantıda konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin, ‘Türkiye'de askerler kadınlara cinsel taciz uyguluyor, sadece işkence olsun diye evli kadınlara bile bekâret testi yaptırıyor’ diye iftiralarda bulunmuş.
Ben bu Eren Keskin'i ilk gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim. Ya olacak şey değil ya. Yani Türkiye'yle ilgili gerçekleri söylesen. Türkiye'de yeteri kadar sorun var zaten, abartmanın ne âlemi var. Palavranın ne âlemi var. Herhalde şunu demek istiyor, Eren Keskin bana niye cinsel tacizde bulunmuyorsunuz demek istiyor, manyak mıdır nedir?”
Bugünlerde “ne zaman adam oluruz” önerisi ne Altaylı’nın?
“Düşenin hâlinden düşmeyenler de az da olsa anladığı zaman.”
Ne demişti devletin saldırısı altında sürgüne giden Ahmet Kaya için?
“Para için PKK’lılara konser verince onlara yaranmak için böyle diyecek tabii. Yarın parasını verin, oğlunuzun sünnetinde söylesin, oğlunuzun erkekliğini över. Öyle haysiyetsizdir.
Bugün PKK’nın para dağıttığını görünce PKK’lı, yarın travestiler dağıtsın onlardan. Siz paradan haber verin Ahmet’e. Mağdur olsalar ne olur?”
E ben şimdi nasıl sana medyanın 20 onurlusundan biri gibi kahraman muamelesi yapayım be adam?
Tamam, bu müdahaleler terbiyesizlik, bu müdahalelerin aracılarından sadece biri olan Fatih Saraç’ın insan içine çıkması zor, bu düzen kokuşmuş ve kirli de bir sen mi temiz kaldın ortalıkta?
İstifa etsen yıkılmayız biz, yine de sen bilirsin.
Hep önerdiğin kriterleri ölçü alarak belki biraz adamdan sayarız o vakit.
Her gün öldürülme, hapse girme, işsiz kalma riskini taşıyan gazetecilerin var olduğu ülkede pek üzülemedik düştüğün duruma, haberin olsun.
Dediğin gibi, ne zaman adam oluruz?
“İşimizi yapmamak için bahane üretmektense işimizi yapmanın daha kolay olduğunu anladığımız zaman.”
(Bu tablo karşısında iki satır yazı yazıp bu müdahalelere ses edemeyen gazeteciler için yazacaktım, içimdeki acıma duygusunu bastıramadığım için vazgeçtim.)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.