• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 12 °C
  • Berlin 14 °C

Mumyalananlar ve mumyalanmayanlar

Roni Margulies

Soğuk Savaş yıllarında sokaklarda sosyalist gazete satarken, “Komünistler Moskova’ya” diye bağıranlara “Sen git kardeşim, benim ne işim var Moskova’da!” diye cevap verdiğim çok olmuştur. Ama sonra gerçekten de bir kez gittim.

Merak ediyor, Stalinizm’in çöküşünü kendi gözlerimle görmek istiyordum. Pek de önemli olmayan bir konferans davetini bahane edip gittim.

Sokaklarda gezindik, konuşabildiğimiz herkesle konuşmaya çalıştık.

Rengârenk, soğan kubbeli kilisesi, Orta Avrupa peri masallarını andıran kırmızı binaları ve göz görebildiğince uzanan arnavutkaldırımı zeminiyle dünyanın en çarpıcı meydanlarından biri olan Kızıl Meydan’da Lenin’in mumyasını ziyaret etmek gündeme geldi.

“Hayır!” demekte yarım saniye bile tereddüt etmedim.

Ne işim olabilir mumyalarla!

Hayatı boyunca eşitlik ve adalet için mücadele etmiş, her yaptığını insanın insana kulluğunu ortadan kaldırmak için yapmış, ömrünü “büyük” insanların yaptığı tarihi değiştirmeye adamış bir adamın mumyasını görmek bir yana dursun, mumlayanları bir kez daha lanetledim.

Heykeller ve mumyalar

Tarihi “büyük” insanlar, krallar, padişahlar, mülk sahipleri yazdırır. Kendi tarihlerini yazdırırlar. Onları deviren “küçük” insanların tarihi yazılmaz.

Devrilenlerin heykelleri, tabloları yapılır, haklarında kitaplar yazılır, senfoniler bestelenir, operalar sahnelenir. Okul kitaplarında hayatları anlatılır.

Devrilenler mumyalanır.

Hep var olduklarını, hep var olacaklarını simgelemek için mumyalanırlar.

Ne kadar “büyük” olduklarını geri kalanımıza hatırlatmak için, başımızdan hiç eksik olmayacaklarını zannetmemiz için mumyalanırlar.

Devirenler ise mumyalanmaz.

Önemsiz olduklarını, toplumun tarihinde bir yerleri olmadığını vurgulamak için mumyalanmazlar.

Oysa insanlık tarihi, “küçük” insanların tarihidir.

Tarih, sömürülenlerin, ezilenlerin, dışlananların, haksızlığa maruz kalanların mevcut durumu değiştirmek için yaptıklarıdır. Tarih, sömürülenlerin sömürülmemek, ezilenlerin ezilmemek, dışlananların dışlanmamak için verdikleri mücadelenin tarihidir.

İnsanlık tarihi, “küçük” insanların kendi koşullarını değiştirmek için çabalarken toplumu değiştirmelerinin tarihidir.

Ve bu “küçük” insanlar aralarından herhangi birinin, herhangi tek bir kişinin özellikle önemli olmadığını bilir. “Özellikle önemli” insanlardan bezmişlerdir zaten. Herkesin, tek tek her bireyin özellikle önemli olmasını istiyorlardır artık.

Kimsenin heykelini yapmazlar, kimseyi mumyalamazlar.

Bir yerde birinin heykeli yapılmışsa, biri mumyalanmışsa, orada “küçük” insanlar kaybetmiş demektir. Becerememişler, yenik düşmüşler demektir.

Heykel ve mumyanın olduğu yerde sosyalizm yoktur.

Heykeli yapılmayanlar

Ben hayatım boyunca sosyalizmi “küçük” insanların mücadelesiyle ilgili bir şey olarak anladım. Sosyalist olmayı, o mücadelenin içinde yer almak, başarıya ulaşması için çabalamak şeklinde yorumladım.

Heykellerden, mumyalardan hep nefret ettim.

Sosyalizmi böyle anlamayan, böyle yorumlamayanlar olduğunu biliyorum.

Yanılıyorlar.

Stalin’in, Mao’nun, Enver Hoca’nın, Kim İl-sung’un heykellerine tapanlarla yolum hiç kesişmedi, hep kavgalı olduk.

Şimdi de Chávez’in mumyalanması düşünülüyormuş.

Bana ne!

Benim yerim mumyalanmayanların, heykeli yapılmayanların yanı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89