• BIST 10055.98
  • Altın 2424.227
  • Dolar 32.2325
  • Euro 34.7706
  • İstanbul 11 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 7 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 15 °C

Işid ve Kürdler

Ersin Tek

Ortadoğu’da şiddetten beslenen karanlık(karmaşık) cihat hareketleri moda haline geldi. Işid de bu modanın bir parçasıdır ve bu modanın kanlı/trajik tarihsel bir arka planı da mevcut…

Mevzu Işid olunca, modern döneme ait olan hareketlere bakmalıyız. Bu hareketlerin ortaya çıkış biçimini, kimler tarafından nasıl/neden beslendiğini, bu hareketlerin hangi trajik sonuçlara yol açtığını dikkatlice incelmeliyiz. Bunu yaparken de, Abd(İsrail) destekli(soğuk savaş stratejisi kapsamında) Afgan cihadının Sovyetleri ağır yenilgiye uğratmasından başlamak ve bu noktayla ilintili olarak işlemek doğru bir yaklaşım olacaktır.

Amerikan destekli Afgan cihadının Sovyetler’i ağır yenilgiye uğratması, diğer etkenlerle birlikte Sovyetler’in çözülüşüne katkıda bulundu. Ancak Abd bugün, kendisini geçmişte desteklediği, gizli-açık işbirliği yaptığı kesimlerin karşısında buldu. Abd’nin o gün İslamî hareketlere verdiği destek, komünizmin nüfuz alanı ve sol uzantı ile mücadele etmek için idi. Bu strateji, Batılı ülkelerin istihbarat dairelerinde ele alınıyordu ve başarılı da oluyordu. Fakat, belli bir dönem sonra(Dünya/Ortadoğu’daki güç dengelerinin değişmesi ve ekonomik krizler sonucu) birçok İslamî hareket, özel bir rol üstlenmek amacı ile Amerikan abasının altından dışarı çıktı. Bir yandan Abd dışındaki başka büyük devletlerin ve bölgedeki yerli devletlerin hizmetine girdi, işbirlikçiliğine soyundu ve klasik İslamî hareketleri karşısına alan yeni köktenci hareketler oluştu. Bir yandan da komünizmin temsilcisi olan ‘büyük düşman’a karşı savaşan bu gruplar, büyük düşmanın çöküşü sonrası komünizmin düşmanı olan Abd’ye karşı ‘büyük şeytan’ saptamasıyla savaş hazırlığına girişti…

Yani; Işid, vb. gruplar yalnızca parmaktır(taşerondur) ve parmağa bakılmaz, parmağın işaret ettiği yöne(iktidar/taşeron sahiplerine) bakılır. Maalesef, çoğunluk parmağın kendisine takılmış bir halde; konuya çoğu kez tarihsel/toplumsal bir gerçeklik(zaaf) olarak değil de, ideolojik-dar bir taraftarlık algısıyla yaklaşılıyor. Işid, vs. grupların rolü, olay sırasındaki davranışlarına göre belirlenip değerlendirilmekte ve geçmişe değin toplumsal, kültürel, siyasal boyut göz ardı edilmektedir. Böylece, sanki her şey çok sayıda savaşan, kafa kesen intihar saldırısı yapan bireylerin belirlediği bir durummuş gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Bu eksik ve yanlış bir bakış açısıdır. Işid üzerinden İslamı anlama(vurma)ya çalışanların ve Işid üzerinden İslamcılık oynamaya çalışanların ortak özelliği(sığlığı) burada ortaya çıkmaktadır.

Günümüzdeki bu cihat hareketleri büyük bir belirsizlik içermekte ve tarihin çoğunluğunu oluşturan ‘Beşer Budalalığı’na hizmet etmektedir. Dolayısıyla bu hareketlerden soğukkanlılıkla söz etmek ve bunlara dair sahici analizler yapmak zordur. Bu zorluğun en açık ispatı; Suriye başta olmak üzere, bugün İslam ülkelerinde birbiriyle çatışan ve birbirini acımasızca katleden grupların hepsinin bir ‘islam, ümmet ve cihat fikrine sahip olması ve de her defasında kendilerini ezen emperyalist güçlere yarayacak işler yapmaları’...

Anlayacağınız, kurtuluş ve ümmetin kimliğini koruma safhasını sıkça dillendiren bu grupların doğru bir biçimde analiz edilmesi için daha zamana ihtiyacımız var. Çünkü, sömürge sonrası dönem(ulus devletler)in yarattığı kirli ilişki ağları tam olarak çözülmedi ve sis perdesi daha aralanmadı.

Işid ile Pêşmerge’nin karşı karşıya gelmesinin hatırlattığı önemli bir gerçek var ki; ‘Musul(Kerkük) Sorunu’.

Kürdler için önemli olan ve anlaşılması gereken nokta burasıdır. Yüzyıl önce, İngiliz Subayların ve yerli ulus(işbirlikçi) devletlerin kendi aralarında imzaladıkları gizli antlaşmalarla Kürdleri oyunun dışına itmeleri, devletsiz bırakmaları, Kürdistan toprağını yapay sınırlarla bölmeleri ve Kürdistan petrolünü bölüşmeleri gerçeğidir. Bu gerçek(trajedi), Kürdlerin kabul edemeyeceği bir hadde varmıştır artık, değiştirilmelidir. Başkan Barzanî’nin sözü meselenin özü ve özetidir; ‘‘Kürd halkının kendi geleceğini belirleme vakti geldi.’’

Işid, vs. gruplar konjonktüreldir, çetedir, tepeden kontrol/finanse edilir, emperyal güçlerin çıkar politikalarına ve hizmet kalitesine göre ömürleri vardır, buna göre devamlılık gösterir, değişir, dönüşür, yenilir ve yok olur gider. Işid’in arkasındaki yerel halk gerçeği ise kısıtlanmış bir çerçevenin ürünüdür, hakikate tekabül etmez, sadece bir yanılsamadır, yarın değişir, önemli değildir. Asıl mesele, Kürdistan’ın parçalanmış gerçeği ve Kürdlerin ne yapacağıdır. Çünkü, tarihin Kürdlere verecek bir hesabı var ve Kürdlerin de bu hesabı alma vakti gelmiştir, alacaktır; tarihin tekerleğini döndürmek peşinde/zorunda olan Kürdler, yüz yıl önce Musul’da kaybettikleri Kürdistan’ı bugün yine Musul’da kazanmaya yaklaşmış bir halde...

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89