• BIST 8770.44
  • Altın 2238.232
  • Dolar 32.3371
  • Euro 35.1083
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 12 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 5 °C

İdlib Türkiye’nin başını çok ağrıtabilir

Yaşar Yakış

İdlib, selefi-cihatçı muhalif fraksiyonlar tarafından Suriye krizinin erken safhalarında işgal edilmişti. En vahşi saldırılardan biri 5 Haziran 2011 günü, İdlib Cisr Eş Şuğur bölgesinde gerçekleşmişti.

Bir polis karakolunu kuşatan bir grup cihatçı 123 polisi öldürmüş ve maktullerin kesilmiş kol ve bacakları Asi Nehri’ne atılmıştı.

Krizin ilerleyen safhalarında, rejim güçleri tarafından, farklı direniş ceplerinde sıkıştırılan muhalif savaşçılar, bu vilayetin kendileri için diğer bir çok yerden daha güvenli olduğunu düşündüklerinden,  İdlib’e tahliye edilmişlerdi.

İdlib’e taşınan ilk grup Halep’ten gelmişti. Bunların tahliyesinde Türkiye önemli bir rol oynamıştı. Bu yılın Mart ayında Doğu Ghouta’dan tahliye edilmeyi kabul eden muhalif savaşçılar ve nihayet Suriye’nin güneybatısında sıkıştırılan savaşçılar da İdlib’e tahliye edilmeyi kabul ettiler.

Bu taşınma Şam ile muhalif fraksiyonlar arasında üstü örtülü bir anlaşma izlenimi veriyordu: Şam bu savaşçıların tüm ülkeye dağılmasının, zamanı geldiğinde onların yok edilmesini güçleştireceğini düşünmüş ve onları tek bir bölgede toplayıp, sonra yok etmeyi kabul etmiş olabilirdi.

Muhalif savaşçılar ise başka muhalif fraksiyonların da bulunduğu bir bölgede nispeten daha güvende olabileceklerini düşünmüş olabilirlerdi.

Bu nedenle İdlib’e taşınmayı kabul ettiler. Bu fraksiyonlardan bazılarının arasındaki ihtilaflar, İdlib’e tahliye edilmeden evvel de, sonra da rejim ile aralarındaki ihtilaftan daha ölümcül bir nitelik taşıyorlardı.

Bazı muhalif fraksiyonlar, Türkiye’nin onları koruyacağı ya da Suriye rejimi ile bir anlaşma yapmalarına yardımcı olacağı umuduyla, Afrin, Cerablus, veya el-Bab gibi, TSK kontrolündeki bölgelere taşınmayı kabul ettiler.

Idlib Şam için de önemli. Esad kabilesinin memleketi Kardaha’ya ve Rusların Hmeimin hava üssüne yakın. Türkiye sınırına ve TSK kontrolündeki Afrin bölgesine bitişik.

Şam İdlib’e düzenleyeceği büyük bir saldırı için askeri hazırlıklarına hız verdi. Lazkiye’nin kuzey doğusunda, İdlib yolu üzerinde bulunan Türkmen Dağı’nın geriye kalan %15’inin kontrolunu da ele geçirdi.

Hama ve El Ghab da konuşlanmış askeri birlikler Idlib’e doğru harekete geçtiler. Uçaklardan ve helikopeterlerden insanları silahlarını bırakıp teslim olmaya davet eden broşürler atıldı.

İdlib’e başlaması an meselesi olan askeri harekat karşısında, Türkiye mümkün olduğunca çok ılımlı fraksiyonu El Nusra Cephesi’ni veya yeni adıyla Tahrir El Şam’ı terk etmeleri için ikna etmeyi ve onları ılımlı fraksiyona entegre etmeyi, böylece onları Suriye ordusu tarafından yok edilmekten kurtarmayı planlıyor.

Bu takdire şayan çabanın güçlüğü, Türkiye’nin ılımlı olarak tanımladıklarını, rejimin ve Rusya’nın aynı şekilde tanımlamaması. Bu farklılık Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rus meslektaşı Sergei Lavrov ile yaptıkları ortak basın toplantısında da ortaya çıktı.

İkinci güçlük ise üç gruba ayrılabilecek yabancı savaşçılar:

Bunlardan ilki Ceyş el Muhacirin, Val Ensar, Ceyş el Usra, Cund el Şam ve Ajnad El Kavkaz gibi kafkas fraksiyonlar. Bunların tamamı Rus federasyonunun vatandaşları.

İkinci grup ise Çin vatandaşlarından müteşekkil ve Türkçe bir adı var: İslami Türkistan Partisi. Bu grubun beş ila altı bin savaşçısı var.

Üçüncü grubun adı ise Buhara Tugayları ve Özbek ve Kırgızlardan müteşekkil. Afganistan ve Pakistanda’ki Taliban ile bağlantılılar.

Türkiye bu savaşçılar için Rusya ve Çin ile ilişkilerine zarar vermeyecek ve Türkiye’deki milliyetçi seçmenlerin tepkisini çekmeyecek bir çözüm bulmak zorunda kalacak.

Suriye ile ilgili Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa arasındaki dört taraflı toplantının 7 Eylül günü yapılması planlanıyor. Türkiye halihazırdaki Suriye politikasının eksikliklerinden dersini çıkarmış olmalı.

Bu nedenle bu toplantıda, tozu halının altına süpürmeyen, Suriye krizinin sonrasında da ayakta kalabilecek ve Şam ile iyi komşuluk ilişkilerinin temellerini oluşturacak, ikna edici yeni bir strateji ortaya koyması gerekiyor. (ahvalnews)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89