• BIST 10055.98
  • Altın 2424.227
  • Dolar 32.2325
  • Euro 34.7706
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 14 °C

Güvenme bana…

Ersin Tek

‘‘Başkasının karanlığından kendi karanlığıma kaçıyorum…’’

Susma! 

Kelimelerini dök kalbime. Kaderini dök. Saklımı parçala. Ölçüsüz bırak beni. Cesaretimi yut. Öylece bağırıp durayım kendi içime. Yırtınayım. İçimden geç sonra ve uzaklaş. Durma sakın. Kirlet ama geç… 

Ben bir kadının güveneceği bir erkek değilim, sevilmek isteyen bir erkek hiç değilim. Yapımda önceden belirlenmiş şeyleri yapmak olmadığı için söz verip tutmak da yok. En ufak bir söz bile. Planlanmış şeyler yapmak, bu işler ne kadar basit geliyor. 

Nerede olduğumu yalnız ben bilirim, bilmeliyim. Tehlikesiz ama belirsiz, olasılık halinde bir şeyim işte. Başkalarının gözünde sadece bir deli, bir yalnızım. 

Gerçekten ben neyim? 

Sustum. 

O zaman öyleyimdir. 

Günlerimi göremiyorum, yüreğimdeki ateşin yokluğuyla belirleniyor adımlarım. Bu günler böyle yazılmış, belki. Boş ve huzursuz… 

Seni uyarmamış mıydım: beni sevme, beni tanımaya bile çalışma, çünkü bu mümkün değil, beni tanımak imkânsız. Kimlik içtedir çünkü. En derinde. İnsanın benliği dışarıdan kimsenin ölçemeyeceği bir yerdedir. Bunu iyi anla! 

İşte bu kadar belirsiz ve yalnızım. 

Toprağından kurtulmak için köklerini feda etmeye hazır bir ruhum. Bir yere hicret etmek zorunda kalmış bir inanmış. Meyvelerinden faydalanamayacağı düşleri bırakıp gidecek bir prensim. Dönüp bakmayacağım. Hiç bekleme boşuna. Uykunda bırakıp gideceğim. Doğrusu bu. Ne eksik ne de tam. Bu yüzden güvenme bana. Kurtulurum bu verimsiz toprağından. Senin kalbin kuru ve gözsüz. Görmüyorsun hiçbir şeyi. Yanlışlıkla atılmış tohumsun sen gözlerime.. 

Bir çocukluk sevgisi büyüyor kendiliğinden. Ama yetmiyor hiçbir yanmaya. Su yürümüyor dallarıma. Yapraklarım solmuş. Zamanımı çürütüyorum kendi içimde. Bitmiyor. İhanet demlerini sayıklamak kalıyor.. 

Kalbim haylaz bir çocuk gibidir. Uslanmaz. Sevmekten hiç geri durmak bilmez. Ama kalkıp da söylemeye cesaret etmez. Anlamıyor kimse. Zindanımın karanlığına bir ışık gerek. Duvarlarına yaşam serpecek bir yüz. Söyleyemem. Dudaklarımdan anlayabilen anlasın. 

Özgürlük kadar zehirle dolu olsa da içim, susuzdur dudaklarım… 

Çarmıha gerilmek istiyorum. Çivilenmek istiyorum kaderimin orta yerinden. Kan ve irin fışkırsın yaralı tenimden. Sonra da isterse yakılsın. Külleri bile kalmasın. Bitsin her şey.. 

Alışacağım. Yaralarımı zamanın parmaklarına bırakacağım. O iyileştirir. Unutacak bir hafıza bahşedebilir belki. Gözyaşı ile söndürür sönmeyen ateşimi. Bir kâbus gibi gelip geçsin işte. 

Bu kadar. 

Böyle yazacağım yeni geleceği. Satır satır giriftleşmiş özgürlüğü damıtacağım sayfalara. Birlikte yürüyemediğimiz o güzel günlerin tortularını arşa yükselteceğim, avazım çıktığı kadar. Derin denizler kadar arınmış olacağım sonra. Yine de durulmayacağım. Kelimelerin yüzü ile muhalefet edeceğim ideolojilerin katılığına, gündemin yapaylığına. Yeni ufuklara yol olacağım. Düşlere uzanacağım. Sayfalardan geçeceğim. Yorulacağım. Ama hiç pes etmeyeceğim. Bütün bilmecelerini çözeceğim, tılsıma dönüştüreceğim sen(sizliğ)i; huzuru bulacağım…

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89