• BIST 10336.5
  • Altın 2400.893
  • Dolar 32.2647
  • Euro 34.6857
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 11 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 15 °C

Cinayet

Hayko Bağdat

 Olan biteni anlamak için kafamızı karıştırmaya çalışıyorlar, izin vermeyin.

Polis cemevinde, cenaze esnasında bir genci kafasından vurarak öldürdü.

Bir insanı öldüren mühimmat devlete zimmetli ise onun katili devlettir.

Daha önce aynı sokakta polis 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı gaz fişeğiyle kafasından vurarak öldürdü.

O gaz fişeğinin sahibi de devlettir.

Berkin’in katili de devlettir. 

Ali İsmail Korkmaz’ı sopalarla, tekmelerle vurarak öldürenler de devletten maaş almaktadır. 

Ethem’i Ankara’nın göbeğinde kafasından vurarak öldürenlerin cephanesi de devletindir. 

14 insanın gözünü de devlet çıkarmıştır. 

17 yaşındaki öğrenci kızı emniyette taciz eden de devlettir. 

Bir madenciyi sermayenin açgözlülüğüne teslim ederek katledilmesine yol açan da devletin emekçiye reva gördüğü mevzuat sayesindedir. 

Bu devleti AKP yönetiyor. 

Artık bu devlette iktidarın “bunlar bizim çocuklar değil” diyebileceği hiçbir kurum, hiçbir bürokrat, hiçbir emniyet müdürü, hiçbir vali kalmamıştır. 

Peki, bu kadar büyük bir şiddetten şikâyet eden bir hükümet yetkilisi gördünüz mü? 

İnsanların ölmemesi için caydırıcı önlemler alan, katillere gereken muameleyi yapacağını vaat eden, bir valiyi, bir emniyetçiyi görevden alan var mı tepemizde? 

Niye yok? 

Niye ölenlerin arkasından küfür ediyorlar? 

Niye öldürülenlerin yakınlarını meydanlarda yuhalatıyorlar? 

Niye sokaklarda bilfiil vatandaşı tekmelemeye, yumruklamaya başladılar? 

Niye üzgün değiller? 

Niye yeni cinayetlere zemin hazırlıyorlar? 

Niye bu kadar korkuyorlar? 

Çünkü artık verecekleri hesap çok büyük. 

Ellerinde kan var artık. 

Kapısını adalet diye çalabileceğimiz hiçbir devlet kurumu bırakmadılar. 

Biraz güç kaybetseler düşecekler, biliyorlar. 

Ölümleri sıradanlaştırmaya çalışıyorlar. 

Üzerimize gelirseniz yine öldürürüz diye tehdit ediyorlar. 

Cinayetten yargılanması gereken bürokratları daha üst makamlara getiriyorlar. 

Devleti kabadayılarla doldurdular. 

Kavgaya kahvehaneden adam toplar gibiler. 

İki kişiden biri bize oy veriyor diyorlar. 

Diğerine gaz sıkmak hatta gerekirse öldürmek istiyorlar. 

Kendilerine oy verene diğerinin ölümünü makul göstermeye çalışıyorlar. 

Bu toplumu çürütüyorlar. 

En büyük paniği kendileri yaşıyor. 

Bu böyle gitmez, biliyorlar. 

Bu böyle gitmez, biliyoruz. 

Hesap verecekler...

*** 

Bu da cinayet 

Adına kaza, kısmet, kader, mukadderat, fıtrat diyerek örtbas etmeye çalıştığımız aleni “cinayetler” hakkında elimizde veri olsun. Yıllara göre mesaisi esnasında hayatını kaybeden işçi sayısı: 

2002 - 878 ölü
2003 - 811 ölü
2004 - 843 ölü
2005 - 1096 ölü
2006 - 1601 ölü
2007 - 1043 ölü
2008 - 866 ölü
2009 - 1171 ölü
2010 - 1444 ölü
2011 - 1700 ölü
2012 - 744 ölü
2013 - 1203 ölü
Toplam: 13.400 ölü

2014 yılındaki kayıplarımızı ise hâlâ sayıyoruz. Günde beş ila sekiz işçi çalışırken hayatını kaybediyor. Meslek hastalığı nedeniyle ve yaralandıktan sonra hayatını kaybedenler bu listeye dâhil değil. Gönüllü kuruluşların raporlama sistemi dışında güncel veri çalışması yok. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerinin raporlanmasında sigortasız çalışan işçiler kapsanmıyor. Ayrıca henüz meslek hastalığı olarak tespit edilmemiş ölümler mevcut. Her ölümlü kaza da iş kazası sayılmıyor. Yani bu rakamlar esasında çok daha yüksek.

Bu kayıpların yüzde 98’i basit tedbirlerle önlenebilecek durumda. Cinayet diye anılmasının sebebi de bu. 

En çok kayıpların yaşandığı sektörler inşaat, madencilik, tarım, metal ve kimya işkolları. 

Türkiye bu istatistiklerle Avrupa’da en kötü durumda olan ülke. Yani Alman’ın, İngiliz’in, Fransız’ın fıtratında böyle ölmek yok.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89