• BIST 10267.09
  • Altın 2407.339
  • Dolar 32.2208
  • Euro 34.7162
  • İstanbul 11 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 11 °C

Amorfati: Kaderini seveceksin!

Güler Yıldız

Bu yazı başlığını bir yerden anımsıyor olmanız normal... 2008 yılında yine bu köşede yer buldu kendine...

Bazen insan yaşamındaki dejavuların çokluğu ile sınandığını bilir... Benim için de öyle sınavlı, sınalı bir dönem... Hem İstanbul’da zamansız, hazırlıksız kış, içimizde üşüten ayak sesleri ve derinlerimiz halka açık... Kaçacak bir yeri olmayınca insanın, şiire koşmak istiyor. Özdemir Asaf’ın ‘’her korkan kaçmaz. Ama her kaçan, korkaktır’’ sözünü, moda deyimle secret bulduğumu farkettim: Kal ve dövüş, kal ve mücadele et demeye geliyor.

Kalırsam ne olacağımı biliyorum. Ama kaçarsam da ne olacağımı biliyorum...

O nedenle bir daha amorfati...

***

Sevmesen olmuyor çünkü. Kadercilik yapmıyorsun, öte tarafla bağlantı kurmuyorsun; yalnızca zorunlu bir durumu/duruşu, çözümsüzlüğü kesinleşeni olduğu gibi kabullenip; haklı çıkmak yerine mutlu olmayı tercih ediyorsun.

Güzel bir terim, ‘’amorfati“.

Nietsche de yaşamın en üst düzeyde olumlaması olarak bakmış bu sözcüğe, Umberto Eco da beslenmiş bu kader/yazgı/gidişat sevgisinden.

Ben neden söz ediyorum? Algım bu kadar felsefi derinliğe sahip olmadığı için, amorfati’yi reddetme yanlısıyım şimdilik. Kimse değiştiremediği gerçeği sevmek zorunda değildir, ama kabul edilebilir bulabilir.

İşte size redçi bir bakış.

Gerçeğin karşısında korkaklık edip kaçmak mıdır, bu reddediş? Özdemir Asaf tam da burada der ki, Yuvarlağın Köşeleri’nde:

‘’Her korkan kaçmaz. Ama her kaçan, korkaktır.“

***

Ne kadar çok kaçkın var; kendisini, içindeki insanı, adam olmayı becerememiş ama bir kostüm gibi sırıtarak dolaşan yalnızlığını bırakıp kaçanlar ülkesinde...

Öldürülenler, ‘’ağır tahrik’’ yaratarak gidiyor dahi olsalar, 12 Eylül’den bu yana zorlandığımız bir devletlû ‘’amorfatik’’ halimiz var artık. Ölüyoruz, öldürülüyoruz, sürülüyoruz, nefret ediliyoruz, aşağılanıyoruz, hiç’leniyoruz ve buna karşın ‘’hoşgörü’’ adı altında kötülük yapanları da atlamadan üstelik, her durumu sevebiliyoruz. Çünkü değiştiremeyeceğimize belki de en başından inanıyoruz ve bu inanma halini realize ediyor, tapıyoruz ışıksız, güngörmemiş fikrimize.

Cinayetlerden hesap sormak istiyoruz; o kadar az ve zayıfız ki, güçlenmemeyi kader sayıyor, bu kadere de tapıyoruz üstelik. Üç beş gence sokak bırakıyoruz, sokak da dahil hiçbirimiz, gençliğin deli ve redçi ve inanmış haline koruyuculuk etmiyoruz. ‘’Birey’’ oluşları ‘’vatandaş’’ oluşlarının önünde bir çıkıntı gibi duruyordu oysa bu genç ölümlerin/öldürülmelerin... Bunun dahi hesabını soramayacak kadar amorfatiğiz, eğer bu ülke bazıları için kaçınılmaz bir yazgı ise.

Ama ne çok devrimciyiz, ne çok başarılıyız devrim tarihi ezberi bakımından. Geçmişe ait her açı, belleğimizde kronolojik ve edebi düsturuyla duruyor öyle. O nedenle belki güçsüz bir dışarımız, imkansız bir içerimiz var devrimciliğimizde. Kelimeler diziliş sırasında, evet, ama cümle oluşturmakta yaşanan kararsızlık, etrafımızdaki ‘’devrim’’ adına yapılan başkaldırı ve minik eylemselliklere, ‘’hunharca’’ katletmekle yanıt vermekte...

***

İnsanın kaderi, kendisiyle kurduğu ilişkidir. Ama bir sözcüğü çoğula adayacaksak, o halde kader toplumların baskın güçle kurduğu korkuya dayalı ilişkidir ve içeride tanımsız bir hesaplaşmanın da girişidir, öznedisidir, babasıdır vs.

Bu romantizmi kabak tadı vermiş yazgının sevilecek değil, iğrenilecek bir hali olmalı. İğrençliğinin de net tanımları, adlandırmaları...

Yazgı severlikten korkaklığa geçiş arasındaki yaşam denen gereksiz/anlamsız ayrıntı, başka bir hayatın objeleridir bana göre. Reddetmek zorunda kaldığım şey, benden kendimi öksüzleştirmemi istiyor ve ısrarla bunu dayatıyorsa temelsiz ilişkilenişler, boyun eğmek yerine durumu kabul edip, saygı duymak gerekir. Amorfati yazgıya bağlanıp kalmak da sayılıyor kimine göre...

***

Korkunun kapıları varsa ve genişse, umudun pencereleri var, hem de dört bir köşede... Yazgıya aşık olmak korkaklık, yazgıya direnmek cesarettir neticede...

Yine Özdemir Asaf ve yine aynı sözler: ‘’Her korkan kaçmaz. Ama her kaçan, korkaktır.“

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89