• BIST 9598.86
  • Altın 3997.943
  • Dolar 38.8161
  • Euro 43.4765
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 22 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 12 °C

Yunus Nadi'lerden bugüne ve Kürtçe yayına

Ali Bayramoğlu

Anadolu Ajansı'nın yayın dilleri arasına Kürtçe'yi katması, haberleri Kurmanci ve Soranci lehçelerinde de aktaracak olması, ülkedeki tüm sarsıntılara rağmen alınan yolu gösteriyor.

Kürtçe şarkı dinledikleri için haklarında dava açılan insanlar ülkesinden adım adım 'devletin yarı resmi haber ajansı'nın Kürtçe yayına başladığı bir ülkeye geçiş hafife alınmayacak kadar değerli ve önemlidir.

Bir kaç gün önce altını çizdik.

Günün sıcak politikalarına dair eksiklik ve hatalara işaret etmek, bunları eleştirmek son derece önemlidir. Bunu düne ve her konuya taşımak, AK Parti'ye dair her aşamanın yanlış ve hatalı olduğunu ima etmek, bu siyasi partinin harekete geçirdiği büyük değişim sürecini ve olumlu girdileri görmezden gelmek demektir.

Ülkede bu açıdan siyasi alanın iki katmanı ve katmanlar arasında pek çok renk tonu var.

Nitekim çoğulcu mekanizmaların eksikliği, siyasi iktidarın kültürel, medyatik, sosyal özerklik fikrine soğukluğu kimi zaman özgürlük ve reform iklimini olumsuz etkilerken, bir kaç yıl önceki 30 Ağustos törenlerinin, dün başlayan 28 Şubat davasının gösterdiği gibi 'değişim ve sivilleşme süreci' demokratik pek çok ögeyi de barındırarak, pek çok alanda alabildiğine sürmektedir.

Çözüm hamlesinin siyasi hata ve eksiklikler yüzünden tökezlediği bir dönemde, AA türü önemli adımlarla 'kabuk değiştirme süreci'nin devam etmesi bir örnektir.

Anadolu Ajansı'nın bu açıdan simgesel anlamı da bulunuyor.

Ajans TBMM'nin açılmasıyla birlikte Yunus Nadi ve Halide Edip gibi isimlerin öncülüğünde kurulmuş, Mustafa Kemal Paşa imzalı bir genelgeyle duyurulmuş, meclisin çıkardığı yasaları yayma ve duyurma işini üstlenmiştir.

Özerk bir statüsü olmakla birlikte Anadolu Ajansı, o günden bugüne Ankara'nın TRT kadar, ordu kadar, dışişleri kadar kurucu parçası olmuştur.

AA'nın Kürtçe yayınlarına başlamasını bu nedenlerle de devletin Kürt meselesine bakışına ve yapılanmasına ilişkin yeni bir unsur olarak görmek gerekir.

Ve henüz sonuçları tatmin edici noktaya ulaşmasa da, sorun çözümü uzakta dursa da, tarih treni özgürlük istikametinde akıyor...

Şahin Alpay pek güzel özetliyordu:

'2001-2004 arasında... Kürtçe ('farklı dil ve lehçelerde') radyo-televizyon ve öğrenim (kurslar) yasal hale geldi...

OHAL 2002'de kaldırıldı. Yargısız infazlar, faili meçhuller hızla azaldı ve bitti.

2005 Ağustos'unda Başbakan Erdoğan Diyarbakır'da, Kürtlere karşı işlenen 'hata ve günahlar'dan söz etti.

2004-2005'ten itibaren Kürt çoğunluklu bölgenin sosyo-ekonomik kalkınması için gerekli altyapı yatırımlarına hız verildi....

Boşaltılan köylere dönüş için mali yardım ve terörden zarar görenlere tazminat ödenmeye başlandı...

2008'den itibaren Irak Kürdistan Bölge Yönetimi'ne yönelik politika kökten değişti...

TRT 6, 1 Ocak 2009'da faaliyete geçti.

Cezaevlerinde Kürtçe yasağı kalktı. Diyarbakır Belediye Tiyatrosu geçen şubat ayında ilk Kürtçe oyunu sahneledi... Mardin Artuklu Üniversitesi geçen yaz, Kürtçe öğretime hazırlık olarak sertifikalı 'Kürtçe okutman adayı yetiştirme kursu' açtı...

Geçen nisan ayında seçim kanununda değişiklik yapılarak, yazılı ve sözlü Kürtçe propaganda yasağına son verildi. Geçen temmuz ayında 'taş atan çocuklar' yasası kabul edildi. Birçok ilde 'yayla yasağı' kalktı ve yollarda güvenlik denetimleri asgariye indirildi...'

Hafife almamak gerekir...

Evet arada başka bir katman var.

Orada KCK'lar var, Roboski var...

Yön çizen ilk katmandır, ilk katman olmalıdır.

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Abdil Altunel03 Eylül 2013 Salı 14:27Barbardan Sadaka

      El Kaide’ye bağlı el Nusra’nın, Kürdlerle savaşında en önemli ilişki Türkiye’nin bunlara verdiği maddi ve manevi destektir. silahlandıran da Türkiyedir.1920’lerde, 1945’deki, Birleşmiş Millletler nizamında da Kürdlere, Kürdistan’a herhangi bir statü, kimlik verilmemiştir. 1920 lerde kurulan sıtatüsüzlük aynen korunmuştur.
      Kürdleri, Kürdistan’ı statüsüzlüğe mahkum eden Milletler Cemiyeti nizamı artık parçalanmıştır. Hewler’de toplanması beklenen Kürd Ulusal Kongresi önemlidir.

      Yanıtla (0) (0)
    • Abdil Altunel03 Eylül 2013 Salı 14:51asimilasyon'a inkara imhaya devam

      Devlet Kürtçe konuşuyor, TRT Şeş’le. Devlet Kürtçe yayın yapıyor, AA ile. Devlet ‘seçimlik ders’ veriyor, Milli Eğitim ile.
      İsmail Beşikçi güzel söylemişti olan biteni, özetle: “Seçmeli ders, Türkler için iyi bir adım. Kürtler için değil
      ‘Devlet’ Kürtçe konuşuyor, Kürtçe yayın yapıyor. Tabii Kürtlere yapıyor ama Kürtlerin kendisi bu yayını yapamıyor.
      Bu hal, bu perspektif hiç yeni değil. Halin kökleri, 1923-1939 arası aralıksız uygulanan resmi deyişle ‘temsil’, yani ‘asimilasyon’, yani inkâr-imha ve de nasyonalizasyon sürecindedir.

      Yanıtla (0) (0)
    • Dervisali04 Eylül 2013 Çarşamba 00:46Kurtce

      Tek kelimeyle yuzyillik bir kurt sorununu cok basit cok siradan ele alip degerlédirmek,amiyane tabirle akp nin ekmegine yag surmektir.sizin gibi bir yazar ve aydin siyaset bilimcisi akp nin bir iki gostermelik seylerle cok tarihsel adimlar atmis vs gostermek basit bir yaklasimdir..

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89