• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 19 °C

Yeni siyasi denge...

Ali Bayramoğlu

Zaman sadece insanların hayatında değil, toplumların hayatında hızla akar gider. Ama hız izafidir.

Toplumlara oranla insanoğlu için değişimin süresi kısadır ve sonuçları keskindir.

Zaman akıyor...

Bizler, insanlar zaman merkezliyiz. Bizler için tarihin kısa anları, uzun sürelere denk geliyor, ağır anlamlar, büyük değişim, kopuş sinyalleri taşıyabiliyor...

2000'lerin başından bu yana yeni bir dünya, yeni bir denge, yeni bir düzen içinde soluyoruz...

Peki geniş zaman içinde Türkiye nerede duruyor?

Değerlendirme yaparken şu iki sınanmış ve bildik ilkeyi gözden kaçırmamakta yarar var.

İlk ilke şudur:

Tüm toplumlar için kural olan kriz, istisna olan istikrardır.

Zira krizler toplumların değişmesini ifade ederler. Yeni teknolojik girdiler, yeni sorunlar, yeni talepler toplumları kendi iç dengelerini, yönetim yapılarını, geleneklerini ve kurallarını sürekli değiştirmeye iter. Bu değişim, doğal olarak çıkar kavgalarıyla, ideolojik itişmelerle iç içe girer. Bunların ürettiği çatışmalar, yani krizler, ancak sistem tarafından bir talep göstergesi olarak kabul edilir ve entegrasyon yoluyla çözülürse biter ve değişim daha sonra bir başkasına yerini bırakmak üzere yol alır.

İkinci ilke daha basit:

Tabiata, insana ve topluma ilişkin bir değişim bir kopuşu, bir yeniden başlangıcı ifade etmez. Değişim her zaman "sürekliliğe" tâbidir. Örneğin her toplumsal değişim toplumsal süreklilik içinde anlam kazanır. Her değişim unsuru veya noktası bir önceki dönemin unsurlarını içinde taşır, onlar tarafından kuşatılır.

Bu kurumlar, gelenekler ve siyasi partiler için de böyledir, devlet anlayışları için de...

Ama sürekliliğin mutlak egemen olduğu yer "zihniyet"e ilişkindir.

Devletde, siyasi partiler ya da kişilerde fikirlerin ve tavırların değişmesi, reflekslerin, kültürel ve siyasi kodların bir çırpıda değişmesi anlamına gelmez.

Güç dengelerinin kısa vade içinde ters yüz olmasının yarattığı "değişim havası"yla uzun vadeli "zihniyet ve toplumsal değer değişimleri" elbette birbiriyle ilişkilidir, ancak bir o kadar süre, nitelik, kalıcılık ve etki açısından birbirinden farklıdır.

Türkiye askeriyle, ordusuyla, muhalefet ve iktidardaki siyasi partileriyle, laik ve dini topluluklarıyla bu süreklilik ve bu koşullar çerçevesinde değişiyor.

Toplum süreklilik içinde değişiyor, ama zihniyet direniyor...

Yeni olan, insan zamanına en yakın duran ise siyasal dengelerdir...

Değişim sürecinde karşımızda bulunan bize soru sorduran kritik noktalar da bu dengelerden oluşmaktadır...

Nedir bunlar?

1. Eski rejimin yıkım dönemi bitmiştir ve ülke yeni rejimin kuruluşuna, kurumlarına ve değerlerine geçme aşamasındadır.

2. Ve siyasi dengeler buna göre yeniden şekillenmektedir. Bu çerçevede biten bir iktidar kavgası yerine bir diğeri başlamaktadır. Ve bu kavga muhafazakâr siyasi alan içinde yeni bir farklılaşmanın ipuçlarını içermektedir.

3. Bu koşullar içinde Türkiye'de geleneksel siyasi yelpaze bozulacak aşamaya doğru hızla ilerlemektedir. CHP tarzı siyasi dillerin iyice tarih ve siyasi oyunun dışına itilmesi, seyirci haline gelmesi bunun ciddi bir ipucudur.

4. Atanmış aktörleri karar süreçlerinin içinde tutan devlet-siyaset alanı ayrımının sona ermesi, siyasi alan için paylaşım kavgalarını bir süre için Türkiye'de hayati bir öneme itmiş görünmektedir...

İşte durduğumuz yer...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89