• BIST 9277.01
  • Altın 4226.104
  • Dolar 39.126
  • Euro 44.7007
  • İstanbul 20 °C
  • Diyarbakır 20 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 20 °C

Ulus - Devleti Aşmak

İsmail Beşikci

Egemen ulusa mensup bir bireyin “ulus devleti aştım, aşmaya çalışıyorum” demesi anlamlıdır. Bu sözüyle, bu çabasıyla, mensubu olduğu egemen ulusun, kendi devletinin baskı altında tuttuğu halkların milli haklarını savunduğu, bu haklar için mücadele ettiği anlaşılır. Örneğin bir Fransız’ın, bu tutumuyla, Fransa’nın yani kendi devletinin Cezayir’i, Cezayirlileri, yönetme haklarına karşı olduğunu anlatmaktadır.

Sömürgecilik döneminde bir Fransız bireyinin, milli hakları için mücadele eden Cezayirlilerin yanında olması, onları desteklemesi, kendi devletinin sömürge politikalarını eleştirmesi anlamlıdır.

Ama bütün milli hakları, demokratik hakları gasbedilmiş ulusa mensup bir kişinin, “ulus devleti aştım” demesi sorunlu bir açıklamadır. Çünkü bu birey henüz, egemen ulus tarafında, devlet tarafından tanınan bir hakka sahip değildir. Dili yasaktır, ülkesi, baskı, işgal altındadır. Çok yoğun bir asimilasyon politikasın hedef olmuştur. Asimilasyon devam etmektedir. Kendisi olmak için yürüttüğü mücadeleler yoğun engellerle karşılaşmaktadır. Böyle bir ortamda, herhangi bir kişinin, “ulus devleti aştım” demesi, bunların önemli olmadığını vurguladığı anlamına gelir. Veya bu haklar için mücadeleden kaçtığı anlamına gelir.

Egemen ulusa mensup bir bireyin, ulus devleti aşmasıyla, onun mensubu olduğu devletin yapısında herhangi bir değişiklik olmaz. O devlet, eskiden olduğu gibi, temel kurumlarıyla yaşamını sürdürür. Ama o kişi devletiyle mücadelesini sürdürür. Baskı gören ulusun hakları için mücadele etmeye devam eder. Bütün ulusal-demokratik hakları gasbedilmiş ulusa mensup bir bireyin, ulus devleti aşmasıyla, ulusun yaşadığı baskı ve zulumde bir azalma olmaz. Ama, bu kişi, artık bu sorunlarla ilgilenmez, o sorunları küçümser. Aslında o sorunlardan kaçar. Bu koşullarda ulus-devleti aşmak, devletin hazırladığı dipsiz kuyulara düşmek olur.

PKK Başkanı Abdullah Öcalan, PKK/Barış ve Demokrasi Partisi, bağımsız bir devlet istemediklerini, sınırlarla, vatanla, bayrakla bir sorunları olmadığını, sık sık dile getirmektedirler. “Ayrı devlet istemiyoruz, sınırlarla bir sorunumuz yok. Türk bayrağıyla bir sorunumuz yok…” diyorlar. “Ortak vatan” anlayışına vurgu yapıyorlar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sık sık, “ Tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek dil” anlayışını dile getirmektedir. Abdullah Öcalan, PKK/BDP de bu anlayışı, bu tekliği, “demokratik devlet, demokratik vatan, demokratik ulus” gibi ifadelerle ortaya koymaktadır. Başbakan’ın, “tek… tek…tek…” diye diye dile getirdiği teklik anlayışını, Öcalan, PKK/BDP de “demokratik… demokratik…demokratik…” söylemiyle ifade etmektedir.

13 Ocak 2013 de, İstanbul’da, “Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu” nun, hazırladığı bir sempozyum vardı. “Çözüm ve müzakere süreçlerinde Liderlerin Rolü” konulu sempozyumu, BDP milletvekili Emine Ayna ve Av. Eren Keskin organize etmişlerdi. Bu sempozyumda, “Çözümsüzlüğü Aşmak: Kürtlerin Özgürlük Mücadelesi” konulu oturumda, yaptığım bir konuşmada, Abdullah Öcalan’ın, PKK/BDP’nin bu anlayışını eleştirmeye çalıştım.

Güvenlik güçleri köylere bayraklı panzerleriyle giriyor, Evleri teker teker yıkıyor. Yıkılan evler daha sonra yakılıyor…Köy harabeye dönüyor. Ortada bulduklarını yakalıyorlar. Zor kullanarak, döverek söverek karakola götürüyorlar. Yakalananlara yoğun işkenceler yapılıyor. Yakalanıp karakola götürülenlerde bazıları işkenceli sorgularda öldürülüyor. Bazıları kaçırılıyor, kendilerinden haber alınamıyor. Böyle bir ortamda bile bağımsız devlet düşünemiyorsan, sende bir sakatlık var.

Panzerlerle birlikte gelen özel timler, bayrak amblemli yüzükler taşıyorlar. Bayrak amblemli kemerler, bereler taşıyorlar. Böyle bir ortamda bile senin bayrakla bir sorunun yoksa, sende bir sakatlık var.

İki yıla yakın bir zamandır devam eden Suriye olayları dolayısıyla, basında, üç devletin adı çok geçiyor. Ve bu üç devlet birlikte anılıyor. Türkiye, Suudi Arabistan , Katar. Bu üç devlet Beşşar Esed yönetimini yıkmak için her türlü olanağı kullanıyor. Özgür Suriye Ordusu’nu, Müslaman Kardeşler’i, el-Kaide’yi silahlandırıyor. Bu üç devletin, birlikte kotarmaya çalıştıkları bir durum daha var. O da Kürdlerin Suriye’nin kuzeyinde, yani kendi yaşadıkları alanda, Kürdistan’da, gerçekleştirdikleri Kürd özerkliğini tanımamak, özerk bölgeyi, Kürd otonomisini yıkmaya çalışmak. Bu durum, bu devletlerin, Kürdlerin geleceğini belirlemede rol sahibi olmaya çalıştıkların göstermektedir.

Ortadoğu’da, Kürdlerin 40 milyonun üzerinde nüfusu vardır. Bir ay kadar önce, basında yer alan bir haberde, Abdullah Öcalan’ın, “50 milyon Kürt için yol haritası” hazırladığı duyuruluyordu. Kanımca Ortadoğu’da Kürdler 50 milyondan da fazladır. Ama, uluslararası ilişkilerde tanınan, küçücük bir statüye sahip değildir. Güney Kürdistan’daki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni ayrıca değerlendirmek gerekir.

Katar üçyüzbin nüfuslu bir Arap devletidir. Katar, 22 üyeli Arap Birliği’nin, 55 üyeli İslam Konferansı’nın, 193 üyeli Birleşmiş Milletler’in üyesidir. Uluslar arası ilişkilerde Kürdlerin adı ise, sadece “terör” denildiği zaman geçmektedir. “Terörü yok edeceğiz, ezeceğiz”, “Kürd terörüne karşıyız” vs.

300 bin nüfuslu Katar’ın, 50 milyon üzerinde nüfusu olan, Kürdlerin geleceği üzerinde söz sahibi olması, Kürdlerin geleceğini belirlemeye çalışması, uluslar arası nizamın ne kadar anti-Kürd bir nizam olarak kurulduğunu göstermektedir. Bu uluslar arası nizamın, Kürdlere karşı çok haksız bir nizam olduğunu da göstermektedir. Eğer, “ulus devleti aştım” derseniz, “Kürd milliyetçisi değilim” derseniz, 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, Kürdlerin başına geçirilen bu lanetli çorabın bilincine varamazsınız. Bu tür olayları önemsiz görüp bu haksızlıkların bilincine varamazsınız. Bunların incelemeye değer bulmazsınız.

Halbuki, 1920’şlerde, Milletler Cemiyeti döneminde, gerçekleşen bu operasyon, emperyal güçlerin, Ortadoğu’da gerçekleştirdikleri en kalıcı, en kapsamlı, en derin operasyondur. Çok başarılı bir operasyon olduğu da açıktır. Kendini gizleyen bir operasyon olduğu da besbellidir.

Kendini gizlemiştir. Çünkü, günümüze kadar, Kürdistan’ın herhangi bir kesiminde, Kürdler, milli hakları için mücadeleye giriştiklerinde, solcular, sağcılar, liberaller… herkes, “emperyalizmin ekmeğine yağ sürmeyin”, “sizin bu çabanız emperyalizmin işine yarar”, “bu bölücülüktür” derlerdi. Halbuki, emperyal güçler en büyük bölücülüğü, Ortadoğu’nun ortasındaki, Kürdlere, Kürdistan’a karşı yapmıştı. Kürdler ve Kürdistan, ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkının en çok konuşulduğu, tartışıldığı bir dönemde, bölünmüş, parçalanmış ve paylaşılmıştı. Dönemin önde gelen iki emperyal gücü, Büyük Britanya ve Fransa ve Ortadoğu’nun iki köklü devleti, birbirleriyle organize bir şekilde, Kürdlerin, Kürdistan’ın üzerine çullanmışlardı. Bugün, 47 üyeli Avrupa Konseyi’nde, 55 üyeli İslam Konferansı’nda, 22 üyeli Arap Birliği’nde, 193 üyeli Birleşmiş Milletler’de, nüfusu 10-15 bin olan, 50 bin olan devletler bile var. Bunlar, Kürdlerin geleceğini belirlemede rol sahibidirler. Ama, 50 milyonu aşkın nüfusu olan Kürdlerin bir siyasal statüye sahip olmamaları, bu ilişkiler karşısında dikkate değer bir durumdur.

Beşikçi, son siyasal gelişmeleri izlememekle de eleştirilmektedir. “sınırlar ortadan kalkıyor, Beşikçi hala sınır oluşturmaktan söz ediyor” denilmektedir. Bu, eleştirilmesi gereken bir görüştür.

Son yirmi yılda 30’a yakın devlet oluşmuştur. Sovyetler Birliği dağılmıştır 15 devlet ortaya çıkmıştır.

(Estonya, Letonya, Litvanya, Belarus, Moldavya, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Rusya Federasyonu)

Yugoslavya dağılmıştır. 7 devlet ortaya çıkmıştır. (Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Kosova, Karadağ, Sırbistan)

Çekoslovakya kendi içinde ikiye ayrılmıştır. (Slovakya, Çekya)

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cibuti, Eritre, Yeni Kaledonya, Güney Sudan, Filistin Arap Devleti…

Birleşmiş Milletler, iki ay kadar önce, 30 Kasım 2012 de, Birleşmiş Milletler Filistin için, “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü verdi. Bunu, Türkiye’de, sağcılar, solcular, liberaller, herkes alkışladı. PKK/BDP de. Kürdler için devlet istemeyenlerin, bu anlayışa karşı duranların, Filistin Arap Devleti’ni alkışlarla selamlamaları dikkate değer bir durumdur. Türk basınının, Türk yazarlarının, Türk solunun bu anlayışı savunması doğaldır. Ama Kürdlerin de savunması sorunludur.

“Sınırlar kalkıyor, yeni sınır yapmak anlamsızdır” görüşü Kürdlerin kafasını bulandırmak için ortaya atılan bir görüştür. Kaldı ki, ulus üstü birliklere herkes, kendi kimliği ile katılmaktadır. Henüz bir kimlik sahibi olamayan, kendisi olamayan Kürdler bu birliklerde nasıl yer alacaktır?

“Biz asla milliyetçi değiliz”

24 Ocak 2013 de TBMM’de, “anadilde savunma”yı düzenleyen yasa tasarısı görüşüldü. Bu yasa görüşülürken, CHP İzmir milletvekili profesör Birgül Ayman Güler ile BDP’liler arasında sert tartışmalar oldu. Profesör Birgül Ayman Güler, konuşmasının bir yerinde, “Kürt milliyetçiliğini bana ‘ilericilik’ ve ‘bağımsızcılık’ diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit ve eş değerde gördüremezssiniz” dedi, BDP liler, buna “biz asla milliyetçi değiliz, siz ulusalcısınız. Sizi Sosyalist internasyonal’den kovduracağız…” şeklinde cevap verdi.

Bu cevap, bu tutum üzerinde biraz durmak gerekir.

Herşeyden önce, “siz neden milliyetçi değilsiniz?” diye sormak gerekir. Dil yasak. Kürd diliyle eğitim konuşulamıyor. Ülkenin adını söyleyemiyorsun. Kürd çocukları okullarda, her sabah, Türküm doğruyum…. Varlığım Türk varlığına armağan olsun” u bağırmaya devam ediyor. Çocuklara, şunca mücadeleden sonra, hala, içinde W, X, Q harfleri olan isimler verilemiyor. Parklara bahçelere, Kürd yazarlarının, Kürd yurtseverlerinin isimleri “Türk kültürüne, Türk değerlerine aykırıdır” diye verilemiyor. Valiler, kaymakamlar, belediye meclislerinin bu tür kararlarını onaylamıyor, bu karaları iptal ettirmek için davalar açıyor. Kürdistan coğrafyasındaki yer isimleri değiştirilmiş, Türkleştirilmiş… Yoğun bir asimilasyon politikasına hedef olmuşsun… Ve asimilasyon devam ediyor, anadilinde eğitimi yasaklamanın anlamı bu… Bunları savunmuyor musun, bunları savunmayacak mısın? Bunları savunduğun zaman da sana Kürd milliyetçisi denir. Kürdler için en değerli tutum da budur. Kürdlere olumlu bir gelecek vaad eden tutum da budur.

Kürdlerin, komşu halkları asimile etmek gibi, komşu halkların topraklarını işgal etmek gibi bir derdinin olmadığını herkes biliyor. Kürdlerin, Kürd halkına, Kürd diline ve kültürüne yapılan baskıları geriletmek, dili ve kültürü bütün kurumlarıyla yaşamak, Türklerle, Farslarla, Araplarla eşit olmak için mücadele ettikleri herkes tarafından biliniyor. Baskıya, zulme karşı mücadelenin evrensel olduğu da açıktır.

Türk solu milliyetçi bir soldur. Profesör Birgül Ayman Güler örneğinde olduğu gibi Türk solunun önemli bir kesimi de tam anlamıyla, ırkçıdır, ayrımcıdır. Bulgaristan’da, 1985-1988 yılları arasına yaşama geçirilen Türklere, Bulgar isimleri verilmesi operasyonlarına, Türk solunun, Türk sağının… nasıl tepki gösterdiğini iyi hatırlamak gerekir.

Profesör Birgül Ayman Güler’in sözlerin yeniden dönmek gerekir. Dikkat edilirse, profesör Birgül Ayman Güler, Kürdlerin Türk ulusuyla eşit olmadığını, Kürdlerin “milliyet” olduğunu, yani ulus olmanın koşullarını taşımadığı vurgulamaktadır. ‘Kürd milliyeti’nin, Türk ulusuyla birlikte yaşamasının istendiği de kabul edilmiş olmaktadır. Buysa, 1930’larda, dile getirilen, “Türk olmayanların tek bir hakları vardır: Türklere hizmetçi olma hakkı” sözlerinin, günümüzdeki tekrarından başka bir şey değildir.

Türk solu, milliyetçi bir soldur. Önemli bir kesimiyle de ırkçıdır. Bu milliyetçi, ırkçı solun önemli bir başarısı, kendi dilini bile konuşamaya, kendi ülkesinin adını söyleyemeyen Kürdlere, “milliyetçi değilim”, “biz asla milliyetçi değiliz” dedirtmesi, bu şekilde Kürdlerin bir kısmını kendi özlerine yabancılaştırmış olmasıdır.

Abdullah Öcalan, üç-dört sene öncesine kadar, “Marx’ı aştım, “ “Hegel’i aştım”, “Gandi’yi aştım” gibi açıklamalar yapardı. Bunu, intellektüel bir çaba olarak değerlendirmek gerekir. Ama, “aşma”ların bugünkü Kürd mücadelesine bir katkısı da yoktur. Bugünkü mücadele dikkate alındığında aşılması gereken en önemli kişi, Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu da, PKK’ye, BDP’ye, Kürdlere, Kemalizm aşılanarak yapılamaz.

  • Yorumlar 23
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Eyüp E.Oğlu28 Ocak 2013 Pazartesi 18:09Kemalistleşme felaketi

      Maalesef Öcalan'ın son yıllardaki söylemleri tamamen kemalizme övgüler temelinde yürümektedir. Bütün avukat görüşmelerinde m.kemale ve kemalizme göndermede bulunmakta, sürekli ona övgülar yağdırmaktadır. Bir zaman jenositçi dediğine, ulusal bir kahraman diyebilmektedir.

      Yanıtla (0) (0)
    • Haydar Eren28 Ocak 2013 Pazartesi 19:54Peki tedavisi ne?

      Bir doktor "bu adam verem hastasi" dedigi zaman bir de tutup "ilac bu... ve bu ilaci filanca sekilde kullanirsan tedavi olursun" der.
      Besikci hastaligin verem oldugunu soyluyor ama tedaviye gelince SIFIR.
      Uc kurusluk fikri ve inanirligi olsa tutup bir tavsiyede bulunur... boyle boyle yapin der.
      Ama yok.
      Var ise anlat da feyz alalim.
      Yoksa ceneni kapa ve mevcut muzakereye destek ver.

      Yanıtla (0) (5)
    • imran adsay28 Ocak 2013 Pazartesi 20:07bu iş sosyoloji ye benzemez 1

      sayın beşikcinin cok sık kullandığı ( kanımca ) bende diyorumki kanımca beşikci daha sosyoloji araştırmalarında kalmıştır. sosyolojik araştırmalar varolan reel durum üzerinden yapılır. ama siyaset pragmatik olmayıda, gerektiren bir durumdur. ve ustalık gerekiyor, liderlik, ihtiyaclarını dayatan bir durumdur. kürtlerin nasıl bir yarın yaşiyacağını, bu günden ipotek altına almanın hiç bir siyasi yararı yoktur. eğer kürtlerin ihtiyacları bağımsızlıkta ise bunu önünde hiç bir güç durmaz.ne beşikci nede sayın öçalan durmaz geleceğimizi belirliyecek olan birazda zamanın ruhudur.

      Yanıtla (0) (2)
    • imran adsay28 Ocak 2013 Pazartesi 20:16bu iş sosyoloji ye benzemez 2

      ayrıca sayın beşikci batı kürdistanda, türkye, katar, ve suudi nın öso silahlandırdığını, amaclarının kürt özgürlük istemlerinin bastırmak olduğunu söyliyor sayın beşikciye hatırlatalım orada direnen kürtleri uluslaştırmaya adım adım yakınlaştıran orada kürtler uğrunu kan dökenlerin pkk cizgisi olduğunu hatırlatalım. 2. olarak dünyanın en kötü saiyasi miras olan milliyetciliği bize musalat etmen,insanlığa dünyamıza yıkım felaket getiren milliyetçiliğin yerine kullandığımız yurtseverliktir. 3.asıl bu sözleri kullanmak isteyip kullanmiyan bazı şahısların beşikci ardına saklananlardır..

      Yanıtla (0) (2)
    • Mivan28 Ocak 2013 Pazartesi 20:31Besikci Hala Kurt Mucadelesinin On Safinda

      Ismail Besikci alkislanmasi gereken bir ilim adami. Bu kadar ortada olan bir gercegi bu kadar yalin bir bicimde baska kimsa anlatamazdi. Bu yazinin cerceveletilip asilmasi, brosur yapilip sokak sokak dagitilmasi gerekir. Besikci`yi selamliyorum. Cunku 1960`lardan beri hep onde gitti ve hala da Kurt mucadelesinin en on safinda..

      Yanıtla (1) (0)
    • Brindar28 Ocak 2013 Pazartesi 22:13bencede benzemez

      Gelinen noktadaki kazanimlari iyi tahlil edemiyor.Her canli her zaman kendini savunabilir.Ama her ihtiyacinida saldirarak karsilamak zorunda degildir Su an silahsiz Siyaset yapmanin Tam zamanidir Tabiiki siyasetin yollari acilirsa.

      Yanıtla (0) (0)
    • riya teze28 Ocak 2013 Pazartesi 23:02bastaci yapilmasi gereken bir türk

      kimki ezilenin haklarinda enaz ezenin haklari kadar olmasi mücadelesini veriyorsa o dünyadaki enanlamli literatürdeki enkutsal degere sahiptir...

      Yanıtla (1) (0)
    • Can Deniz28 Ocak 2013 Pazartesi 23:53Doktorin

      Besikci zaten Ilacini veriyor. Nasil veriyor; söyle veriyoror. Milliyetci ol diyor. Özerkligi gec diyor. Federasyonu gec diyor. Bagimsiz Kürdistani düsün ve kirmizi cizgin olarak düsün diyor. Yani Kürt ol ve Kürdistani iste diyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • Sait Koc28 Ocak 2013 Pazartesi 23:54Sn BESIKCI BÜYÜK BIR KÜRT DUAYENIDIR.

      Sn Ismail Besikcinin tüm yorumlarina katiliyorum Malesef özellikle son 30 yildan beridir kaybettigimiz evlatlarimizi ne icin? Türk Bayragi icin mi, Türk üniter devleti icinmi Türk dili icinmi Türk kültürü icinmi? tabiiki hayir. Kürtlerin Özgürlügü icin, Kürtlerin Kimligi icin , Kürtlerin Bagimsizligi icin. Ama bu günkü durumda ne bayragimiz ne dilimiz ne kültürümüz hic bir seyimizi elde etmis degiliz

      Yanıtla (0) (0)
    • Vicdan29 Ocak 2013 Salı 12:34Sarı Hoca+Ocalan:................

      İiyi de siz danışmanlarısınız ve küçük ve perinçeklerle allahın belası yeni yetme solcumcu kürtlere bu zehri "ırkçı solu" sizler enjekte ettiniz ya sarı xoce! ocalan teorik olarak doğru yerde (sizin gibi düşünmüyorum) ama pratik (de facto) olarak bişey aştığını söylemek kat'ta doğru değil (yani katılıyorum size). neyse, üzülmeyin, hayat doğru bir mecrada akıyor şükür; hem sizin kürtler için dostdoğrucu paradigmanızı hem de ocalan'ın entellektüel ütopyaları harmanlayacaktır mutlaka. kazanan insan olduğunu hatırlayan halklarımız (kürt-türk...) olacaktır...

      Yanıtla (0) (0)
    • merdin29 Ocak 2013 Salı 00:20dodruya dogru

      sayin besikcinin soyledigi dogrunun dogrusudur.kalemine kuvet gelsin ismail hoca,sen cok yasa

      Yanıtla (0) (0)
    • Mergesor29 Ocak 2013 Salı 03:37Yani....

      Sayin Besikcinin yuregine saglik. Bastan- sona dile getirdigi dusunceler hakli ve yerindedir. Ama sayin besikci bu dogru dusunce ve tespitleri ile BDP nin bir kurulunda (Yanlis yerde) yer almasini nasil izah edecegiz? Dogru soylemlerle yanlis yerde durmanin tutarlik bakimdan kafa karistirici ve sorunlu degil mi acaba??

      Yanıtla (0) (0)
    • Brindar29 Ocak 2013 Salı 10:37bencede benzemez 2

      Hocaya Saygi Sonsuz Kürt halkinin kalbindeki yerini kimse dolduramaz.
      Birde söyle düsünmek lazim ulus devletin kültürlere ve dillere bile zarari var
      türk ulus devletinin türk halkina pek faydasi olmus gibi görünmüyor hem diline hem kültürüne büyük zarar vermis .
      türk devleti insan kiyiminda ayni seyi türk halkinada yapiyor.yani kötülükte pek ayrimci degil .insana bu sekilde yaklasan ulus devlet bana günen vermiyor. burda sakatlik var ayni düzeni bende kurup kendimi kurtaracagimi sanarsam yanilirim. bize ne sangay ne ab lazim ortadogu dmokratik halklar federasyonu lazim.

      Yanıtla (0) (0)
    • sezgin29 Ocak 2013 Salı 11:57sayın beşikçi sağolun varolun

      sayın beşikçi hocam sizin ve m.türköne'nin yazısını okudum ve m.türkönenin yazısının n kadar basit kaçtığını gördüm kaleminize ve yüreğinize sağlık öncellikle n.atsız ırkçılık yapmıştır ama sizin tamamen hak temelinde olan bir makale olmuş bu kadar açıkça ortadadır.

      Yanıtla (0) (0)
    • erziromi29 Ocak 2013 Salı 12:48Bazı Yorumcular

      Bazıları Sarı Hocaya çeneni kapat diyor.Asıl çenesini kapatması gereken sizlersiniz Sarı Hoca ne diyor kendiniz olun diyor.Ama beyinleri ele geçirilmiş asimile tipler bunu anlamıyor.Birisi de niye BDPde diyor ben de bi Kürt milliyetçisiyim oyumu BDPye veririm ve bütün eylemlerine katılırım çünkü amaç güçlendirip dönüştürmektir anlamıyor musunuz hala ?
      İsmail Hocam sana saygım sonsuz inşallah bir gün Kürdistan kurulur ve o Kürdistan'da açılan en büyük üniversiteye senin ismin verilir.

      Yanıtla (0) (0)
    • derya29 Ocak 2013 Salı 16:55çenesini kapaması gerekneler

      Çenesini kapaması gerekenler bu ülkenin bayrağı ve sınırlarıyla sorunumuz yok diyenlerdir. Bu sakat insanlara ve siyasete çenenizi kapatın diyemeyenler burda sarı hocanın çenesini kapatıyorlar. Buna en basitinden zalimlik ve de faşizm denir. Sarı hoca nasıl bir frankeştayn sisteme yıllarca hizmet etmiş olduğunu bu yorumcular vasıtasıyla öğrenmiş olur.

      Yanıtla (0) (0)
    • Plîng29 Ocak 2013 Salı 17:08Kraldan daha kralcılar

      İronik bir şekilde Ziya Gökalp bir Kürt olmasına rağmen Türk milliyetçiliğinin, İsmail Beşikçi de bir Türk olmasına rağmen Kürt milliyetçiliğinin fikir babalıklarını üstlenmişler. Hani derler ya, "kraldan daha kralcı" işte bu hesap...

      Yanıtla (0) (0)
    • Adiyok29 Ocak 2013 Salı 20:23tarih

      Besikci Hocanin yazdigi gercegin ta kendisidir. Kimse ne kizsin nede gücensin. Hakikattir yazdiklari.

      Yanıtla (0) (0)
    • mamoste29 Ocak 2013 Salı 22:04ziya gökalp

      pling sanırım bu sözleri nerden aldığını biliyorum.. yazıkki Beşik çi hocaya bile tahammülünüz yok. çünkü gerçekleri yazıyor. sizin gibilerin ezberi belli bağısız birleşik kürdistan talebinden , Üniter yapıya .. bu mu yurtseverlik..

      Yanıtla (0) (0)
    • Deniz30 Ocak 2013 Çarşamba 18:19Dayatmakla olmaz bu isler

      Sayin Besikci\'i kendi tezini savunabilir. Herkesin kafasinda uygun gördügü bir model olabilir. Burada da les kargalari gibi Besikci hocaya destek cikdiklarini sananlar var. Hic bir seyin mutlak dogrulgu yokdur. Demokratik Özerklik de, ne olursa olsun, ilgili model pratikde kendini gösterecekdir. Bu isler dayatmaklan olmaz. Elitist biri dedi diye olmaz.

      Yanıtla (0) (0)
    • amedi30 Ocak 2013 Çarşamba 21:42halk

      şu ana kadar halka hiçbir şey sorulmadı.bir bağımsızlık denildi,sonra federasyon,sonra özerklik,sonra da demokratik özerkliğe geldik.fakat bu tür yönetim şekillerinin muhatabı kürtler olmasına rağmen onlara hiç danışılmadı.kurumsal önderlik tarafından halka dayatıldı.o yüzden beşikçi hocanın bunları dillendirmesi haktır.

      Yanıtla (0) (0)
    • mamoste31 Ocak 2013 Perşembe 12:00leş kargası kim

      deniz arkadaş senin tezin nedir , senin tezin de ne var, yaz ki biz de bilelim..yoksa Yalçın küçük ün türkiye üzerine tezleri vardı onun kürdistan versiyonunu mu savunuyorsun..

      Yanıtla (0) (0)
    • rojhat alduşi31 Ocak 2013 Perşembe 12:59demokratik ulus!

      sn. beşikçinin yazdıklarına tümüyle katılıyorum. ancak kürt hareketi kürt ulusunun kendini ifade edebileceği farklı siyasal formlar öneriyor. bunun nedenide inkar sisteminde gedik açma arayışıdır. bir tuğla çekildi mi gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.yani öcalan ve yoldaşları dikkatli taktik hamleler yapmakta. bence er yada geç kürtler bağımsızlığa yürüyeceklerdir. tarih coğrafya ve günümüz dünya siyaseti bunu kürtler açısından zorunlu kılıyor. Öcalan'ı mücadeleden kaçmak ne kadar haksızlık ise beşikçi'yi eleştirileri yüzünden yermekte o denli haksızlıktır. hoca gibilerine ihtiyacımız var

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89