• BIST 10173.42
  • Altın 2445.956
  • Dolar 32.2822
  • Euro 34.9585
  • İstanbul 12 °C
  • Diyarbakır 11 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 21 °C

Suriye senaryoları...

Fehim Işık

Suriye Kürtlerinin “Biz de varız,” demesinden sonra politikası iflas eden, şaşıran çokça kesim var.

Türkiye bu kesimlerin başında geliyor.

Türkiye tüm hesaplarını, Esad’ın kısa sürede gideceği üzerine kurmuştu.

Suriye muhalefetini örgütlerken muhalefetin tümünü kontrol altına alabileceğini düşünen Türkiye, iş bir sefer karıştıktan sonra neler olacağını göremediği gibi, şu anda iflas eden bir politikanın içine gömülüp kaldığını bile fark edemiyor.

Suriye muhalefeti, Arap milliyetçiliğinin zihinlerde oluşturduğu düşmanlığın yanı sıra Türkiye’nin de telkinleriyle Kürtleri dışladı. Kürtlere, “bize mecbursunuz,” babında bir politika dayattı.

Ne PYD, ne de ENKS bu politikaya tav oldu.

Her iki kesim de farklı bakış açılarına rağmen Sünni Arapların geliştirdiği politikalarda Türkiye’nin rolünü görüyorlardı.

Görünen o; Suriye Kürtlerini bir araya getiren etkenlerden biri de Arap milliyetçiliğinin tarihi düşmanlığı ile Türkiye’nin ‘Kürtsüz’ veya kendi kontrolünde olan ‘Kürtlü’ bir politika ısrarının çakışmasıdır.

Yeni aksilikler yaşanmaz, Kürtler oyuna gelmez, “Arap milliyetçiliğinin” ve “Türkiye düşmanlığının” girdabında kalmazlarsa, Kürtler Suriye’de durumu şimdilik lehlerine çevirmiş durumdalar.

Ancak işler göründüğü gibi kolay da yürümüyor.

Ortadoğu her gün yeni bir senaryo ile çalkalanıyor.

Yeni senaryolardan biri, Türkiye ve İsrail’in ABD’nin destek ve kontrolünde Suriye’ye askeri müdahalede bulunması.

Bu senaryo inandırıcı olmadığı gibi uygulanır da değil.

Her şeyden öte Türkiye ile İsrail henüz “yüksekte oturan bakan”, “one munit” ve “Mavi Marmara” gibi “sıkıntıları” bile aşmış değil.

En önemlisi ise Türkiye ile İsrail’in Suriye üzerindeki hesapları arasında da zerre uyum yok.

Türkiye’nin Suriye müdahalesinde esas hesabı, Kürtleri kontrol altına almak olacaktır. Deyim yerindeyse, 1 Mart Tezkeresi ile kaybettiği olanağı, ABD desteğindeki bir Suriye müdahalesinde arayacaktır. Suriye’nin geri kalanında kontrol, Türkiye’yi esas olarak ilgilendirmiyor. Kendine yakın bir hükümetle ticaret kapısını aralamak, bu arada da Kürtlere destek vermeyecek, onların önünü açmayacak bir yönetim oluşması yeter de artar bile Türkiye’ye.

İsrail’in böyle bir gelişmeden çıkarı olabilir mi?

İsrail daha şimdiden Esad sonrasına kurgulamış kendisini.

Hatta sonrasının nasıl olacağını kestiremediği için Esad’ın kısa sürede gitmesini istemeyen bir tutum içindedir.

Esad sonrasında Suriye’nin yönetimini ele alacak kökten dinci bir iktidarın İsrail’in varlığına kastedeceği çok açık. Daha da ötesi, Suriye’nin elindeki kitle imha silahlarının, ağır askeri teçhizatın bölgedeki radikal İslamcı örgütlerin eline geçmesi olasılığından da ürkmektedir.

İsrail böyle riskli bir tabloyla karşılaşmak ister mi?

ABD’nin Ortadoğu’daki esas müttefiki İsrail’di.

Bu şimdiye kadar böyleydi.

Son gelişmeler de gösteriyor ki esas müttefik rolü şimdilik Türkiye’ye verilmiş.

İsrail basınında bu konuda Amerika’dan şikayet eden çokça yoruma rastlamak mümkün. İsrail, Obama’nın Türkiye’yi, AKP hükümetini, özellikle de Başbakan Erdoğan’ı gözeten politikasından rahatsız.

Bu durum, mevcut tabloda İsrail açısından istenmeyen bir durum...

İsrail, “Şah İran’ını,” Türkiye’nin AKP öncesindeki “laik-cumhuriyetçi” rejimini, İran’ın mollalar, AKP’nin milliyetçi muhafazakar rejimine tercih eder.

İsrail, bu durum birilerini hop hop zıplatsa bile, Kürtlerin bölgede Arap olmayan laik bir yönetimde etkin unsurlar olmasından da yana davranır.

Oysa Kürtlerin, özellikle de Türkiye’de ve “parça-bütün” ilişkisinin etkisiyle Suriye’de, kendi yönetimlerini oluşturması bu aşamada ABD’nin bile gündeminde yoktur. 

* * *

ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton 11 Ağustos günü Türkiye’ye geliyor.

Clinton ile bu olasılıkların tümü görüşülecek, planlar masaya yatırılacak.

Clinton’un çantasında Türkiye’yi ikna etmesi durumunda kullanacağı çok alternatifli planlar olduğundan kuşku yok.

İsrail’de birçok plana sahip ülkelerden biri...

Türkiye ise çöken A planına bağımlı politikaları, “stratejik derinlik”li olarak ısrarla yaşamda tutmaya, etken kılmaya çalışıyor.

Clinton Türkiye ile Suriye’yi, İsrail ilişkilerini, Kürtleri ve elbet bunlarla bağlantılı Irak Kürdistanı Bölgesel Hükümeti ile Irak Merkezi Hükümeti arasındaki sorunları konuşacak.

Kamuoyuna klasik açıklamalar yapılacak.

Ama esasen “bölgenin sorunsuz dizaynı” için roller ve görevler tartışılacak.

Türkiye, ABD Kuzeyli Kürtlerden uzak durduğu müddetçe onların planlarına uyumlu davranacaktır. Belki de Suriye’de “uçuşa yasak bölge” oluşturulmasının, “sınırda tampon bölge” kurulmasının “yürütücüsü” ve “yöneticisi” olacaktır.

Ama şu da net, Esad sonrası yönetim dizayn edilmedikçe Esad’ın gitmesi için etkin bir politika da bu aşamada geliştirilmeyecektir.

Daha çok Esad’ın içten darbeyle gitmesi için uğraşılacak ve Suriye Merkezi Yönetimi “reformlarla” yeniden düzenlenecektir. 

* * * 

Ama birilerinin de artık Türkiye’ye hatırlatması lazım.

Suriye’de daha ilk planda çuvallayan bir “stratejik derinlik” bundan sonraki girdaplarda çuvallamakla kalmaz, Türkiye’yi yok edişe sürükler...

Kimse Ortadoğu’yu Türkiye’ye yedirmez.

Hayal görmenin zamanı değil.

Sorunları asgariye indirmenin, çözümü sağlamanın, savaşı durdurmanın ilacı içerde demokratik nizamı tesis etmek, Kürtlerin kolektif haklarını koşulsuz tanımak, Kürtlerin kendilerini yönetmesine olanak sağlamaktır.

Tüm bunları sağlayacak eşit, adil ve demokratik bir anayasa yapmaktır.

Mevcut olumsuzlukların sorunsuz ya da en azından asgari düzeyde sorunla halledilmesi; yani Türkiye Kürtleriyle beraber Suriye ve Irak Kürtleriyle sorunsuz bir ilişki geliştirilmesi, “komşularla sıfır sorun”un gerçekten yaşama geçmesi için de Kürtlerle diyaloga, ekmek su kadar ihtiyaç vardır.

Olmazsa ne olur?

Daha ilk planda çuvallayanlar çökünceye kadar çuvallamaya devam ederler...

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89