• BIST 9770.17
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 23 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 6 °C

Şengal izlenimleri

Bayram Bozyel

06-13 Aralık 2015 tarihlerinde PSK heyeti olarak Kürdistan'a gerçekleştirdiğimiz ziyaretin son gününü Şengal'e ayırdık.

Şengal, 03 Ağustos 2014 tarihinde IŞİD sürüleri tarafından işgal edilerek kıyımdan geçirilmiş bir Kürt/Êzidi kenti olarak belleklerde yer edinen bir şehir.. 15 ay 9 gün süren bir esaretten sonra, Şengal, Peşmerge tarafından 12 Kasım 2015 tarihinde başlatılan kapsamlı bir operasyonla nihayet özgürleştirildi.

Bu tarihi olaydan tam bir ay sonra, 12 Aralık 2015 tarihinde saat 11 00 dolaylarında iki Peşmerge eşliğinde Şengal'e gitmek üzere yola çıkıyoruz.

Şengal, Habur Sınır Kapısı'ndan yaklaşık 200 kilometre uzaklıkta, güney istikametine düşüyor. Yolumuz üzerindeki ilk kontrol noktası Zaxo'ya 10-15 km uzaklıktaki Sihêla. Bölgeye giden bütün araçlar bu noktada sıkı bir denetimden geçmek zorunda. Ardından Güney ve Batı Kürdistan sınır çizgisindeki akışını Musul yönüne çeviren Dicle'nin üzerinden geçerek yola devam ediyoruz.

Şimdi önümüzde uçsuz bucaksız bir ova. İnsanın sabır sınırlarını zorlayacak kadar pürüzsüz. Hiç bitemeyecekmiş gibi bir hali var, git git yol bitmiyor. Suriye sınırı boyunca ilerliyoruz. Yol boyunca bize eşlik eden derin bir hendek dikkatimizi çekiyor. Bu hendeğin Suriye tarafından gelen intihar amaçlı bombalı araçları engellemek amacıyla Kürdistan hükümeti tarafından kazıldığı belirtiliyor. Her iki yakada ürpertici bir sessizlik var. Suriye tarafında çalışmayan petrol sondajları göze çarpıyor. Yolumuz üzerinde seyrek bir biçimde dağılmış yerleşim yerlerine rastlıyoruz. Araplara ait köylerin çoğu bomboş. Buradaki Arapların Şemar denilen büyük bir Arap aşiretine ait oldukları ve IŞİD'in bölgeye gelmesiyle Kürtlere karşı yağmaya giriştikleri ifade ediliyor. Peşmergenin bölgeyi IŞİD'ten temizlemesinden sonra köylerini terk edip güneye kaçmışlar.

Yoldaki kontrol noktalarında çoğunlukla Rojavalı Peşmergelerin görev yaptığını gözlüyoruz.

Yolumuz üzerinde karşılaştığımız ilk ilçe Rabia. IŞİD'in ele geçirip katliam gerçekleştirdiği ilçelerden biri Rabia. Geçen yılın Eylül ayında Peşmergenin başlattığı geniş bir operasyon çerçevesinde IŞİD'ten kurtarılmış. Rabia hala bir enkaz görünümünde. Ortalık yanmış araçlar, yol boyunca harabeye dönmüş binalarla dolu. Dört beş katlı bir binanın çatısı uçakların attığı bombalar sonucu çökmüş, bina dört bir taraftan delik deşik edilmiş. Yanımızdaki Peşmerge, IŞİD mensuplarının uzun süre o binada direndiklerini ve ancak hava bombardımanı sonucu etkisiz hale getirildiklerini belirtiyor. İlçede güvenlik güçleri dışında hiç kimse yok.

Yolumuz üzerindeki bir sonraki yerleşim merkezi ise Sînun kasabası. Burası da bölgedeki diğer yerleşim yerlerinin kaderini paylaşmış. Önce IŞİD barbarları tarafından yakıp yıkılmış, Peşmergenin gelişi ile tekrar özgürlüğüne kavuşturulmuş. Sînun'daki yıkım, Rabia'ya kıyasla daha az. Burada Peşmerge varlığının yanı sıra sivil hareketlilik de göze çarpıyor. İnsanlar cadde boyunca kurdukları basit barakalar içinde yaptıkları alışverişle yaşama tutunmaya çalışıyorlar. İlçede hayatın yeniden canlandığına dair bir hareketlilik var.

Şengal Dağı

Yolda ilerlerken gözümüz hep mesafeyi gösterecek bir işaret, levha arıyor, ama yok. Şengal'i gösteren ilk işaret olarak Şengal Dağı'nın silueti görünüyor. Şengal Dağı, Musul Ovası'nın güneyinde, doğudan batıya doğru 80 kilometre uzunluğunda büyük bir dağ. Batı'daki ucu sınırı aşarak Suriye tarafına taşıyor. Eni 20-30 km, yüksekliği ise 3000 metre dolayında. Uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında oluşu Şengal Dağı'nın heybetini daha da artırıyor. Kuzeyden, yani gittiğimiz istikametten yaklaşınca Şengal Dağı'nın görünümü, dev gibi bir seddi andırıyor.

Sînun ilçesinden sonra artık dağa yaklaşıyoruz. Yolumuzun bir anda dağdaki bir boğaza uzandığını fark ediyoruz. Dar bir geçitten dağın içine giriyor, sonra dolambaçlı yollarında bir basamağından diğerine yükseliyoruz. Dağda yol aldıkça dışarıdan tahayyül edemeyeceğimiz bir tablo ile karşılaşıyoruz. Fiziki yapı kocaman bir çanak görünümünde. Yol kenarında eski yapılardan oluşmuş küçük yerleşim yerleri hala canlı ve ayakta. Bir noktadan sonra peşi sıra kurulmuş çadır öbeklerine rastlıyoruz. Bunların bir kısmı (iki bin dolayında) IŞİD katliamından kurtulmayı başarıp buraya ulaşanlardan oluşuyor. Bir kısmı ise Duhok dolaylarından son dönemde geri dönüp yerleşenler. Çadır kampları içinde ayrıca göçmenlere yardım amacıyla kurulmuş geniş barakalar göze çarpıyor. Kürdistan hükümeti ve yabancılara ait yardım kuruluşları bu yapılarda mağdurlara hizmet sunuyor.

Dağda yol alırken, yamaçların eteklerinde basamak halinde yapılmış taraçalar dikkatimizi çekiyor. Yerli halk geçimini sağlamak için bu sekilerde tütün yetiştiriyormuş. Daha yüksek yerlerde ise üzüm bağları görülüyor. Sıraç adındaki Peşmerge, burada yetiştirilen incirin lezzetinden söz ediyor.

Şengal Dağı'nın en büyük özelliği ise onun, bütün zor zamanlarında Êzidiler için bir sığınağa dönüşmesi. Êzidiler tarihte uğradıkları bütün katliamlardan Şengal Dağı'na sığınarak kurtuldu (tabi kurtulabildikleri kadar). Êzidileri 73 kez fermanlardan ve soykırımlardan koruyan Şengal Dağı aynı zamanda bir inanç merkezi. Êzidiler her yıl gidip Şengal Dağı'nda bulunan Şebil Qasım ziyareti ile Şêx Şerefeddin türbesini ziyaret ediyor, buralarda çıralar yakıp ibadet ediyorlar.

Ve Şengal

Dağın tam tepe noktasında, yol aşağıya doğru hızla akmaya başlıyor. Aşağıda dağın eteğine yayılmış bir şekilde Şengal görünüyor. Havada ise kan ve katliam çağrıştıran yoğun ve siyah bir sis tabakası.

İniş aşağı indikten sonra, Şengal'in girişinde solda bulunan Şengal Cephe Komutanı Zaim Ali'nin meqerine (karargahına) uğruyoruz.

Zaim Ali anlatıyor. Güleç yüzlü, kendinden emin, yaptığı işten gurur duyan bir eda içinde.

''Bir yıl içinde Lübnan'ın iki katı büyüklüğündeki bir coğrafyayı IŞİD'ten temizledik. Ancak Şengal'in kurtuluşu gecikti. Çünkü yaptığımız planlamada önce Musul'u kurtarmak vardı. Musul'u alınca Şengal'i almak bizim için sıradan bir işti. Ne var ki Ramadi'nin düşmesi Musul planımızı bozdu. Irak ordusu Musul operasyonuna katılamaz oldu. Öyle olunca Musul işini erteleyip Şengal'i kurtarmaya geldik.''

Amerikalı generalle iddiaya girmiş

Zaim Ali, operasyon başlamadan önce Amerikalı generalle Şengal'i iki günde kurtaracağı konusunda bahse girmiş. Amerikalı general ise bu işin bir haftadan önce kotarılamayacağına inanıyormuş. Zaim Ali, ''Birinci gün kenti kuzeyden kuşattık. İkinci gün öğleye doğru kent merkezinden cep telefonumla generali aradım. Amerikalı general 'tamam kazandın, gel misafirimsin' dedi. Daveti için kendisine teşekkür ettim.''

Zaim Ali'nin dediğine göre IŞİD'çiler, Peşmergenin olası bir operasyonuna karşı kentin altına kazdıkları tünellere onlarca ton patlayıcı döşemişler. Her yere patlayıcı yerleştirmişler. Kapı kollarına, musluk düğmelerine, elektrik prizlerine, oturulan koltuklara, bir insanın dokunabileceği her yere... Sonunda IŞİD ardından 341 ölü bırakarak kenti ter ketmiş. Şengal'i kurtarma operasyonunda sadece iki Peşmerge şehit olmuş, o da döşenen patlayıcılardan. Zaim Ali, ölü olarak ele geçirilen IŞİD'çiler içinde Rus, Alman, Tacik, Kırgız, Sudan, Yemen ve tek tük Kürt olduğunu bize anlattı. Şengal'in kurtuluşundan sonra kente bir çok toplu mezar bulduklarını söyledi. Onun kanaatine göre toplu mezarda çıkartılanlar yakın bir zamanda katledilmişler. IŞİD şimdilik Şengal'den 10 kilometre kadar uzağa atılmış. Olası intihar saldırılarına karşı kentin güneyinde uzun bir hendek kazılmış.

Êzidilerin evleri onarılır, ya ruhları...

Zaim Ali ile yaptığımız detaylı görüşmeden sonra Şengal kaymakamını ziyaret etmek üzere şehre doğru hareket ettik. Şengal hayalet bir kent görünümünde, taş üstünde taş kalmamış. Peşmergeler karadan, uçaklar havadan vurulmamış bir yer bırakmamış. Silahlı güçler dışında ortada in cin yok. Kente gördüğümüz tek şey, iş makinelerinin ana caddeleri temizlemek için yürüttüğü çalışmaydı.

Kaymakamlık diye yıkıntılardan geriye kalan bir yapıya girdik. Orda bizi ilçe kaymakamı Mehmet Xelil, KDP liq sorumlusu Wahit Bakozi ile başka askeri yetkililer karşıladı.

Daha öce parlamenter olarak Bağdat'ta bulunan Êzidi asılı Mehmet Xelil, Şengal'in katliama uğramadan önceki etnik ve dini nüfus yapısı hakkında detaylı açıklamalarda bulunuyor. Şengal'in kurtuluşundan sonra 2-3 bin dolayında göçmenin Duhok'tan dönüp yakın yerlere yerleştiğini söylüyor. Şengal'in Kürdistan'ın bir parçası olduğunu söyleyen Xelil, kentin yeniden inşası için uluslararası düzeyde yürütülen hazırlıklarla ilgili bilgileri paylaşıyor. Şengal'i ziyaret eden ilk heyet oluşumuzdan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.

Mehmet Xelil'den sonra, PDK yetkilisi Wahit Bahoz, konuya Êzidi toplumunun yüz yıllar boyu uğradıkları kırımlardan girdi. Mesut Barzani'nin Şengal'in kurtuluşu için verdiği sözü hatırlatarak, 15 aydan sonra bu sözün gereğinin yerine getirildiğini anlattı. Wahit Bakoz'un konuşmasının bir yerinde söylediği şu söz oldukça dokunaklıydı. 'Evet, Êzidilerin evleri bir gün onarılır, ama ruhlarındaki yaralar kolay iyileşir mi, onu bilemem.'

Söz konusu görüşmeden sonra dönüş vakti gelmişti. Hemen yola koyulduk. Üç küsur saatlik yorucu bir yolculuktan sonra Zaxo'ya ulaştığımızda beynim hala Şengal'in ağırlığından zonkluyordu.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89