• BIST 9514.01
  • Altın 4143.818
  • Dolar 38.8701
  • Euro 44.1496
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 26 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 15 °C

Seçim ve Kürt alevi…

Ali Bayramoğlu

Sohbaharla birlikte iki mesele ağırlığını iyice hissettirmeye başlayacak.

'İlki', şüphe yok, Kürt meselesidir.

Bu açıdan bir yanda 'yalpalayan' bir çözüm süreci var, öte yanda Ortadoğu'da bir Kürt hare- ketlenmesi...

Bu hareketlenmeden başlayalım. 15 Eylül'de Erbil'de Uluslararası Kürt Konrferansı toplanacak. Türkiye, İran, Suriye'nin Kürt hareketi temsilcilerinin 600 delegeyle katılacağı bu toplantı derin bir siyasi anlam taşıyor. Sözünü ettiğimiz farklı Kürt hareketleri arasında oluşmakta olan siyasi ağ ve ortaklaşmadır.

Şöyle:

Bundan böyle her Kürt hareketi ve bu hareketlere 'ev sahipliği' yapan her ülke, kendi stratejisi açısından, bu siyasi ağın ima ettiklerini göz önünde bulundurmak zorundadır.

Nitekim Kandil bunun ilk belirtilerini veriyor. Gazetelerde yer alan bir haber, Bayık'ın şu sözlerine yer veriyordu: '1 Eylül'e kadar adım atılmazsa süreci askıya alırız. Ancak tekrar silahlı mücadeleye dönmeyeceğiz. Başka yollar var...'

Bu sözlerin Ortadoğu'da oluşmakta olan Kürt perspektifinden bağımsız olmadığı açıktır.

'Çözüm sürecinin yalpalaması' ise bu noktada daha kritik hale geliyor. Zira mevcut süreç Türkiye'ye sorunu kendi sınırları içinde halletme, bu açıdan bir model oluşturma, bu model üzerinden demokrasi seviyesinde sıçrama yapma imkanı veriyor. Tersi durum ise, açıktır ki, sorunun çapı ve aktörlerinin çeşit- lenmesi, demokratik birlikte yaşama modelinin askıya alınması ve ülke genelinde demokraside çıta düşmesi anlamına gelir.

O zaman teslim etmek gerekir ki, Eylül ayı ve 2013 sohbaharı gerek çözüm süreci, gerek buna bağlı olarak demokrasi iklimi, gerekse devletin gelecek angajmanı bakımından özel önem taşıyor.

Umarız Meclis'in açılmasıyla, ilgili yasaların çıkarılması ve çözüm süreci ölümden kurtarılır ve demokratik model imkanı çöpe atılmaz.

'İkinci' meseleye gelince...

Bu, ağırlığını şimdiden hissettirmeye başlayan 2014 Mart yerel yönetim seçimleridir.

Bu seçimlerin kendi çapını aşacağı muhakkaktır. Mevcut siyasi iklim, yaşanan gerginlikler ve kutuplaşma ortamı dikkate alınırsa, Mart seçimleri, iktidar için bir 'güven oyu' arayışı cemaatten CHP ve MHP'ye tüm muhalefet için 'iktidarı yıpratma arayışı' belki vesilesi olacaktır.

Nitekim daha şimdiden siyasi iktidar tüm ayarlamalarını buna göre yapmakta, çevresi buna göre konumlanmaktadır. Bu cephede 'sandık' ile 'katılımcı demokrasi talebini dile getirenler de dahil olmak üzere muhaliflere yönelik 'demokrasi karşıtı ve ötekileştirme vurgusu' öne çıkmakta, bu çerçevede kutuplaşma dili benimsenmektedir.

Siyasi muhalefet cephesinde de durum farklı değildir. Ülkedeki tüm toplumsal hareket zenginliğine rağmen, muhalefet alanında temel, hatta tek vurgu kutuplaştırıcı bir 'AK Parti karşıtlığı'dır. Gezi olayları başta olmak üzere ve bu olaylara ilişkin toplumsal hassasiyet başta olmak üzere mevcut sarsıntıları bir 'alet kutusu' olarak görmekte ve kullanmaktadır.

Bu denklem değişmezse, toplumdaki hareketlilik (dindar ve laik kesimdeki demokratikleşme eğilimi, katılımcı demokrasi talebi, mikro siyaset ve kamusal alanın kazandığı önem) siyasi aktörlere yansımaz, onları bir ölçüde kuşatmazsa 2014 yerel yönetim seçimleri, toplumun siyasete esir düştüğü bir çerçevede 'hakim parti düzeni'ne yönelik test seçimleri olmaktan öteye geçmez.

Ve ülke yeniden 'temsil ve demokrasi krizi' tartışmalarına hapsolur.

Peki, bu denklem değişir mi?

Şu aşamada denklemi değiştirebilecek tek aktör AK Parti'dir.

Nasıl?

AK Parti'nin yapısı itibariyle katılımcı demokrasi ve mikro siyaset talepleriyle kendi başına temas etmesi pek mümkün görünmüyor. Bu teması pek çok konuda olduğu gibi ancak koşullar sağlayabilir.

Bu koşulları sadece Kürt meselesi ve Kürt politikası üretebilir.

Çözüm sürecinin canlanması, yasal hamleler, demokratikleşmenin bu açıdan derinleşmesi, ufuktaki genel krizden çıkmanın tek aracı görünüyor.

Sohbaharın iki meselesi aynı kapıya çıkıyor...

Meselemiz 'demokrasinin derinleşmesi meselesi'dir.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Garip Dost23 Ağustos 2013 Cuma 11:10Doğru da

      Dile getirilen kaygılar doğru.Ama ne yapacağız? 1.Toplumsal sorunlara sadece Akp'nin iktidar kaygıları doğrultusunda mı bakacağız? 2.Toplumun sorunlarını dile getirme ve demokratik itirazlarını da gerekli görecek miyiz? 3.Yoksa seksen yıldan sonra on yılı da geçirdiğimize göre,bu sefer de muhafazakar cenahın devlete yapışmasını mı esas alacağız? Galiba özü itibariyle çok da değişen bir şey yok.Devlet merkezli bir bakış açısı,iktidar hırsı,rantın ve sömürünün yeni sahipleri.Talepleri olanlara ise bizim elimize bakın zihniyeti.

      Yanıtla (0) (0)
    • mansur Dara24 Ağustos 2013 Cumartesi 05:57Kürt ve Alevi

      Yazar yazisina secimler öncesi degerlendirme yapmak istemis. Topada Türkiyede en etkili ittifak ve kazanma meselesi olan Kürtler ve Alevilerden girmis. Fakat yarim yamalak bir yazi olmus hatta baslikta gectigi halde yazinin tek bir satirinda alevi veya alevilere iliskin bir ibare, kelime vayahut buna benzer bir ifade gecmemis. Ben mi görmedim acaba. Editörün Notu: Sayın ziyarteci, Bu yazıdaki "alevi " sözcüğü "ateşi" anlamında kullanulmış. Kürt alevi yani Kürt ateşi...

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89