Kürtlerin yaşamında sevinç ve hüznün, ölüm ve yaşamın iç içe yaşandığı çok anlar vardır.
Evlatlarından birini evlendirirken diğerini cezaevine göndermek, bir çocuğunu toprağa verirken bir diğerinin doğumuna tanıklık etmek başka toplumlarda ne kadar yaşanmıştır, bilemiyorum; ama bu iç içelik Kürtlerde ‘sıradandır’ ve hep yaşana gelmiştir.
Bu iç içelik yalnız aile bazında değil, koca bir toplum bazında da yaşanmıştır.
Mart ayı Kürtlerin kutsallarındandır, dersek yanılmayız. Kürtler en büyük sevinçlerini de, en büyük katliamlarını da daha çok bu ayda yaşamıştır.
Kürtlerin en büyük yasının tutulduğu gün, yani Halepçe’de binlerce Kürdün katledildiği gün, bir Mart ayıdır.
Yine Kürtlerin Güney Kürdistan’da bayrağı göndere çekip özgürlüklerini ilan ettikleri gün de bir Mart ayıdır.
Kürtler bu günlerde yine o sevinç ve hüznü iç içe yaşadığı tarihi günlere tanıklık ediyor. Bir taraftan Rojava’da Türkiye destekli El Nusracılarla savaşarak bir metreküp özgür havayı solumak için bedenlerini ölüme yatıran YPG’li gençler; diğer taraftan Kürtlerin neredeyse 40 yıldır yapılmasını bekledikleri Kürt Ulusal Kongresi’nin hazırlık toplantısı...
Savaş zordur, öyle dışardan göründüğü gibi değil, Rambo filmlerindeki görüntülerle alakası hiç yoktur.
Bu zorluğuna, can yakıcılığına, ölümlere rağmen Kürtler on yıllardır savaşı sürdürüyorlar.
Bir diğer deyimle mecbur bırakıldıkları, kendilerine başka seçenek bırakılmadığı için savaşmak zorunda kaldılar, Kürtler...
On yıllardır özgürlük için direnen Kürtlerin bütününü yok etmeden hiç kimse onların geleceğini elinden alamaz, bunu da biliyoruz...
Rojava direnecek...
Şêx Saidlerden Seyit Rızalara, Qadı Muhammedlere, Şêx Mahmut Berzencilere, Mele Mustafa Barzanilere, Abdurrahman Kasımlolalara, Mazlum Doğanlara kadar büyük bir birikimin mirasçısı olan gençler, onlarca yıllık esaretten sonra sahip oldukları özgür havanın tek bir santimetre küpünü bile kimseye hediye etmeyecekler.
Artık bu gerçeği Kürtlerin geleceğini ellerinden almaya çalışanlar da bilmeli, görmeli…
Hele, 21 Temmuz günü Güney Kürdistan’ın Selahattin (Mesif) kentinde yapılan Ulusal Kongre hazırlıklarına dönük toplantıdan sonra, artık kesinlikle bilmeliler...
Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani, toplantıda tarihi bir konuşma yaptı. En önemlisi ise, Mesut Barzani ile Neçirvan Barzani’nin arasına oturan KCK temsilcisi Ronahi Serhat ile verilmek istenen mesajdı, kanaatimce...
Kürtler hep birbirine düşman edilmek, karşı karşıya getirilmek istendi. Bunu isteyenler zaman zaman başarılı da oldu.
Bugün ise Kürtler geleceklerine sahip çıkma adına birlikte hareket etme irade ve kararlılığını gösteriyorlar.
Bu irade ve kararlılığı göstermek için de Ankara, Diyarbakır ve Brüksel’de Türkiye ve Kürdistanlı halklar ve inançlarla yapılan konferanslardan sonra bir ay içinde Ulusal Kongre adıyla toplanmasını kararlaştırdılar.
Ulusal Kongre’de, hiç kuşku yok ortaya çıkacak temel irade, çözümdür, demokrasidir, barıştır…
Yani yalnız Kürtlerin değil, esasen Ortadoğu’nun ihtiyacı olan şeylerdir...
Kongre hazırlık çalışmasına 4 parçadan 45 Kürt parti ve örgütünün temsilcisi katıldı. Toplantı sonrasında yayınlanan ortak bildiri, hem Kürtlerin geleceğine dönük birlik iradesinin önemine dikkat çekiyor, hem de Rojava’yı kan gölüne dönüştürmek isteyenlere karşı buradaki bir metreküp özgür havayı sahiplenme iradesini net bir biçimde ortaya koyuyor.
Hiç kuşkum yok ki sonuç bildirgesinde de denildiği gibi, “Tüm taraflar kongrenin amaç ve mesajlarının başarıya ulaşması amacıyla en uygun mekanizmayı kullanarak, kongrenin aldığı kararları ve görevleri yerine getirmek için çalışma yürütme konusunda ortak inançlarını” büyütecek ve “Tüm Kürdistani siyasi partilerin ilişkilerinin güçlendirilmesi ve Batı Kürdistan’da Kürtlerin meşru haklarının elde edilmesi için siyasi çevrelerin ortak çalışmasına” özen gösterecek.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.