BELFAST
Britanya'da, Kürt meselesi etrafında dolaşıyoruz. Başkalarının benzer etnik çatışmaları nasıl çözdüklerini, yerinde, içeriden insanlarla konuşarak anlamaya ve aktarmaya çalışıyoruz.
Dün bir İngiliz'den söz ettim.
Bugün sıra bir İrlandalı da.
Adı Gerry Kelly.
Onunla Belfast'ta parlamento binasında buluştuk. Kelly bir parlamenter. İlk kez 1998 yılında seçilmiş, mecliste, Toplumsal Kalkınma Komisyonu başkanlığı yapmış. Halen Sinn Fein partisinin sözcüsü olan Kelly'i, İngilizler başka özellikleriyle de hatırlıyor ve her zaman pek iyi anmıyor.
Zira Gerry Kelly uzun yıllar IRA'nın vurucu ekibinde ve lider kadrosunda yer almış bir isim. Terör eylemleri nedeniyle 15 yılını hapishanede geçirmiş. Sonra şiddet yerine siyaseti tercih etmiş. Sinn Fein'e katılarak İngiltere'yle yapılan müzakerelerde başrol oynamış.
Hayat öyküsü üzerinde biraz durmakta fayda var, zira herhangi bir eylemciden, herhangi bir öyküden söz etmiyoruz...
1972 yılında, henüz 18 yaşındayken İrlanda Cumhuriyetçi Hareketi'ne katılmış.
IRA'nın 8 Mart 1973'te Londra'da gerçekleştirdiği, 1 ölüm ve 200 yaralanmayla sonuçlanan bombalı eyleminin faillerinden.
Olay sonrası tutuklanmış, 20 yıla mahkûm olmuş.
Cezaevinde IRA militanlarının yaptığı ünlü açlık grevinde, 205 günlük eylemde ön safta yer almış.
İngiltere'de, 1977 ve 1982 yıllarında, iki kez hapishaneden kaçma girişiminde bulunmuş.
En nihayet Eylül 1983'de İngiltere'nin en iyi korunan hapishanelerinden birisinden, "2. Dünya Savaşı'ndan beri en büyük kaçış" olarak anılan kaçma öyküsünde 37 kişiyle birlikte, arkasında vurulmuş bir gardiyan bırakarak tekrar yer altına inmiş.
1983-1986 arasında pek çok ölümcül eylemin emrini vermiş...
1986'da Hollanda'da yakalanmış, üç yıl hapis sonunda serbest bırakılmış.
Tekrar IRA'ya dönmemiş Gerry Kelly...
Sinn Fein'e katılmış ve Britanya hükümetiyle bir süre sonra başlayan görüşmelerde önemli rol oynamış...
Önceki gün Kelly, gözlükleri, uzun ince bedeni, şık giysileri, diplomat tavrıyla karşımızda oturuyor, sorulara tüm açıklığıyla yanıt veriyordu...
"Bizde bir kural vardır. Hapse girip çıktığınızda kim olursanız olun IRA'ya katılmak için tekrar örgüte başvurmanız gerekir. Ben başvurmadım. İstediklerimizi, taleplerimizi çatışma olmadan gerçekleştirilebileceğimizi hissettim, bunun koşulları doğuyordu, siyasete yönelip orada çok şey yapılabileceğine inandım... Barış sürecine katıldım. Barış sonrası 5 yıl siyasi yasaklıydım. Sabırlıyım. Bekledim. Bugün parlamentodayım..."
"Bizim için hedef Britanyalılardı" diyen, yıllarca Britanya'ya ait her şeyi, kamu binasını, güvenlik görevlisi, insanı, imha etme üzerine kurulu, şiddet ve örgüt merkezli bir yaşam izleyen bir adamın öyküsü Türkiye için, Türkiye'deki Kürt meselesi için pek çok şey ifade edebilir...
En sert, en keskin insanlar için bile, hayatını örgütle, savaşla özdeş kılmış biri için bile, siyasi hayatın "değişim, taviz, siyaset" üçlüsü üzerine kurulu olduğunu anlatıyor bir bakıma Kelly.
Powell, "Babamı öldüren IRA'lıların elini sıkmak bana zor geldi" demişti...
Kelly, "Powell'ın elini sıkmak da bana zor geldi... Ama öğreniyorsunuz, kendinizi düşman olarak gördükleriniz yerine koymayı öğreniyorsunuz, bir bakıma test ediyorsunuz... Bunlar çok önemli..."
Anlattığı sadece kişisel bir öykü değil, sadece kendi tarafının öyküsü de değil...
Deneyimleri az değil Kelly'nin... Barış sürecinde Mandela, Thabo Mbeki, Clinton'la da temas içerisinde olmuş...
Şu sözleri dikkat çekici:
"Devletler, özellikle güçlü olanlar, masaya ilk başta çözüm için oturmazlar, sizi denemek için otururlar, kendi amaçları istikametinde sonuç almaya çalışırlar. Silah bıraktırıp, tasfiye etmek isterler. Bu, Güney Afrika'da da böyle oldu, biraz değişiklik ve reformla ayrıcı rejim sürsün istiyorlardı. Ama yolda onlar da değişiyor, değişmek zorunda kalıyor..."
Öykü de anlamlı, anlattıkları da...
Siyaset ve şiddet bir arada olmuyor...
Hiçbir zaman da olmayacak...
Ve çözüm her zaman siyaseti gerektiriyor, siyasetten geçiyor...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.