• BIST 9456.61
  • Altın 2496.131
  • Dolar 32.5945
  • Euro 34.78
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 24 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 7 °C

Müslümanların Kürt sorunu ile imtihanı

Ayhan Bilgen

MAZLUMDER tarafından Bursa-İznik’de düzenlenen “2.KÜRT FORUMU” sadece İslami çevrelerin muhasebe platformu olmakla kalmadı, toplumun diğer kesimlerine yönelik geliştirebildikleri dilin deklarasyonuna da imkan oluşturdu.

Toplumun çoğunun geleneksel ve kültürel kimlik olarak kendini “Müslüman” olarak tarif ettiği bir ülkede dini hassasiyet ve iddiası daha ileri düzeyde olanları tarif edecek kelimeyi bulmak son derece zordur. İslam dininin sosyal ve siyasal mesajını da önemseyerek takınılacak tavrı, olumlu ya da olumsuz değer yargısı yüklemeden “İslamcılık” olarak tarif ediyorsak bir ideolojik tutumu tartışmak zorundayız.

İçinde bulunulan dönemin temel sorunlarına sunulan çözüm önerilerini, ister dinin tarihsel referans kaynaklarından isterse daha insani, doğal ve evrensel referanslardan damıtarak somutlaştırmış olun, sonuçta net tercihler ortaya koymak zorundasınız.

Anadil hakkı, kendi yönetim mekanizmalarını inşa hakkı gibi konular, ortalama yuvarlak sloganlarla geçiştirilme sınırını çoktan aşmıştır. Bu konularda hala edilgen pozisyonlar almak, çekingen söylemlerin içinde bocalamak sadece İslami çevreler için değil, sosyalistler hatta liberal demokratlar için bile Kürt sorununda söz söyleme inisiyatifini tümüyle yitirme anlamına gelmektedir.

MAZLUMDER’in 1.Kürt Forumunu düzenlediği tarihin üzerinden geçen yirmi yılda hem sorunun niteliğinde hem taraflarında ciddi bir değişim söz konusudur. Kürt hareketi ve Kürt toplumunda gelinen nokta dikkate alınmadan Kürt sorununda derde derman bir mesaj ortaya koymak imkansızdır. Aynı şekilde yavaş da olsa Türkiye toplumunda yaşanan değişim ve Türkiye’yi yöneten iradenin pozisyonu da göz ardı edilmemelidir. Yirmi yıl önce sorunun çözümsüzlüğünün asıl muhatabı “askeri bürokrasi” olarak tarif edilirken, bugün “siyaset” kurumunun tartışma konusu yapılması gerektiği çok açıktır.

Dolayısı ile 1991 yılında Kürt sorununun tarihsel sebeplerine odaklanarak resmi ideoloji, ulus devlet projesi ve Kemalistlere yönelik tutum almak ne kadar önemli ise, bugün mevcut iktidar ve onun sözcülerinin masaya yatırılması bir o kadar anlamlı ve kaçınılmazdır. Sorunun Kürt sorunu olarak mı, Kürdistan sorunu olarak mı ele alınması gerektiği tartışmasının ötesinde Türk sorunu boyutu ya da Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşayan Kürtler ile ilgili boyut önümüzdeki dönemde çok daha ön plana çıkacaktır.

Sorunun uluslararası boyutu ve özellikle Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin İslami çevrelerdeki tartışmalarda ortaya çıkarttığı yarılma son derece belirleyici olacaktır. Suriye konusunda nerede konumlandığınız Kürtlerin geleceği ile ilgili takınacağınız tutumu da şekillendirmektedir.

Heyecan verici bir yüzleşmeye vesile olan bu etkinlikte emeği geçenleri kutlarken, özellikle yeni simalar ve genç kuşağın kendi performansını ortaya koymasına fırsat verilmesini, hepimizi umutlandıracak değerli bir kazanım olarak tarif etmeliyim.

Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89