• BIST 8718.11
  • Altın 2241.916
  • Dolar 32.3322
  • Euro 35.1537
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin -2 °C

Muş-Andaklıların cuma namazını ben kurtardım

Rahmetullah Karakaya

Koronavirüs salgını nedeniyle camilerde toplu namaz ve cuma namazı da yasaklandı.

Ancak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın çağrısı üzerine, 27 Mart 2020 Cuma günü, Bestepe Camii’nde “özel” cuma namazı kılındı.

Bu uygulama, Ağustos 1966’da, Muş’un Andak köyünde, sayemde eda edilen cuma namazını hatırlattı.

ŞAFİİLERDE 40 KİŞİ KURALI

Diyanet, daha sonra cumayı her hafta baska camide kılma kararı aldı.

Hürriyet’teki fotoğrafa göre mesafe kuralına uyan cemaat, genellikle Diyanet görevlisi.

670-306.jpg

Diyanet’in kendi yasağını ihlal eden bu uygulamaya katılanları saydım 30 kişiden azlar.

Oysa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın Şafii mezhebine göre, cuma namazı kılmak için 40 kişi şartı var.

Diyarbakır ve Mardin’deki bazı camilerde, yakın zamana kadar Şafiiler ve Hanefiler için ayrılmış namaz bölümleri bulunuyordu.

Normal vakitte bile, ayrı ayrı cemaat oluşturup namaz kıldıklarına çok şahit oldum.

Diyanet İşleri Baskanı’nın da bundan haberi olsa gerek.

Amcam, Ağustos 1966’da Muş’un Andak köyünde imamdı.

19 Ağustos 1966’daki Varto depremine de, antik yerleşim yeri Andak’ta yakalanmıştık.

Ben, Urfa-Bozova Ortaokulu’nda üçüncü sınıfa geçmiştim. Kardeşimle amcamda misafirdik.

Depremden sonraki cumaydı yanılmıyorsam. Buğday biçme zamanıydı.

Cuma için beklenen bazı köylüler tarladan gelemeyince, 40’ıncı kişi eksik kalmıştı.

Ben ise her günkü gibi amca çocuklarıyla evlerinin önünde oyuna dalmıştım.

Bir ara amcamın Eskişehirli öğrencisi Zeki abinin bize doğru geldiğini gördük.

Çerkez olan Zeki abi, Türkçe konuşma özlemini ben ve kardeşimle görüşerek gideriyordu.

Doğrudan bana hitap etti:

-Rahmetullah, hemen abdest al. Amcan seni camiye çağırıyor. Sen gelmezsen cuma namazı kılınamayacak.

Kendisi, haliyle Hanefi mezhebindendi. Onun açısından sorun yoktu. Ama Şafiiler kurala uymak zorundaydı.

Ben acele abdest aldım, Zeki abinin peşine düştüm. Cami önünde bekleşen köylüler, beni bir kahraman gibi sevgiyle karşıladı. Çünkü benim sayıyı tamamlamamla cuma namazını eda edip tarlalarına, harmanlarına döneceklerdi.

15 yaşının baharındaki Rahmetullah, o gün ifa ettiği görevle hem gurur duydu hem de bir yaş daha büyüdüğü için şükretti.

Demek ki, bir açığı kapatacak yaşa gelmişti artık.

Diyanet’in cuma kararı, haklı olarak çok eleştirilirken, Şafii ilmihaline göre cumanın vacip olduğu görüşü de netlik kazanıyor.

Hele olağanüstü bir salgın tehdidi söz konusu iken, zorlamaya ne hacet?

ÖRNEK ŞEYHÜLİSLAM CEMALETTİN EFENDİ

Bu arada, konuyla ilgili çarpıcı bir örneği, T24’te Enver Güney’in 5 Nisan tarihli makalesinde okudum.

Güney’in Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in, “Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914- 1918” kitabından alıntıladığı bölüm şöyle:
“Balkan Savaşı’nda (8 Ekim 1912- 30 Mayıs 1913) binlerce kolera hastasının perişan durumunu gören Operator Cemil Paşa, onları nasıl tedavi edeceğini kara kara düşünürken aklına camiler gelir.

Evkaf Nazırı Ziya Paşa’ya, bazı camilerin derhal Şehremaneti (Belediye) emrine verilmesi için telefon eder. Ziya Paşa’nın karşı çıkması üzerine, Sadrazam (Başbakan) Kamil Paşa’ya başvurarak kararında ısrar eder. Ziya Paşa, bu kararı tekrar şiddetle reddedince, Sadrazam Kamil Paşa da, iyice tereddütte kalır.

Toplantıda bulunan Şeyhülislam Cemalettin Efendi, derhal söz alarak, “Ben, Şeyhülislam olmak sıfatıyla camilerin değil bir tanesinin, hatta hepsinin boşaltılarak, kolera hastalarına ve muhacirlere tahsis edilmesine taraftar olduğumu söyleyeceğim. Hatta bu hususta arzu ettiğiniz taktirde, fetva dahi veririm” der.

Birkaç saat sonra Ayasofya, Sultanahmet, Şehzadebaşı camileri, hastanenin emrine verilir. Yerlerdeki halılar kaldırılır. Ağır hasta olanlar Ayasofya, diğerleri de Sultanahmet ve Şehzadebaşı camilerine yerleştirilir. Bu tedbirler sayesinde, İstanbul’un çok büyük bir salgın dalgasından kurtulması sağlanır.”

Demek ki insanlığı yakan bu corona afeti karşısında, şova değil akıl ve bilime değer veren yöneticilere acil ihtiyaç var...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89