• BIST 9645.02
  • Altın 2417.534
  • Dolar 32.5546
  • Euro 34.7927
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 22 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 4 °C

Kürtler ne istiyor?

Bayram Bozyel

Yazının başlığı, yakın bir zaman önce İletişim Yayınları arasında çıkan Kürtler Ne İstiyor? Kürdistan’da Etnik Kimlik, Dindarlık, Sınıf ve Seçimler kitabın adından alınma. Mesut Yeğen, Uğraş Ulaş Tol ve Mehmet Ali Çalışkan’ın ortak eseri olan kitapta, Kürdistan’da yapılan çok yönlü bir saha çalışmasına ilişkin önemli sonuçlara yer verilmiş. 2014 yılının ortalarında gerçekleştirilen araştırmada, Kürdistan’ın 12 ilinde 1918 kişiyle yapılan yüz yüze görüşmelerle Kürt sorunu bağlamında tartışılan birçok soru ve iddiaya açıklık getirilmiş. Başka bir ifade ile Kürdistan meselesinin çözümünde ihtiyaç duyulacak bir yol haritası için yön gösterici verileri içeren bir çalışma.

Kürdistan meselesinde bir çözüm modeli oluşturmak bakımından hem Kürt hem de Türk siyasetçilerinin yararlanabileceği epeyi done var bu çalışmada.

Söz konusu araştırmada ortaya konulan verilerin önemli bulduğum bir kısmı üzerinde burada durmak istiyorum.

1: Kürtlerin Türkiye’deki dağılımı ne durumda? Kürtlerin Kürdistan’daki toplam nüfus içindeki oranı ne? Türk siyaset erbabının sıklıkla öne sürdüğü gibi Kürtlerin çoğu gerçekten Batı’da mı yaşıyor? Bu sorulara ilişkin olarak ortaya çıkan çarpıcı iki sonuç söz konusu.

Sonuçlardan birincisi şu, söz konusu çalışmaya göre Kürtlerin kabaca üçte ikisi halen Kürdistan’da yaşıyor. İkincisi ise Kürtlerin Kürdistan’daki nüfus içindeki oranı % 86.

Buradan çıkartılacak sonuç şudur: Bütün göçertme ve baskı politikalarına rağmen Kürtler hala Kürdistan’da başat etnik unsur konumunda. Ve ayrıca iddia edildiği gibi Kürtlerin çoğu Batı’da değil Kürdistan’da yaşıyor. Bu durumda Kürt meselesi ile Kürdistan meselesinin örtüştüğü, ikisini birlikte ele alma zorunluluğunun ortaya çıktığı açık. Başka bir ifade ile Kürt halkının özgürlüğü meselesi ile Kürdistan’a statü tanınması ihtiyacı içe içe geçmiş durumda. Bu statünün özerklik, federasyon ya da bağımsızlık olması sorunun özünü değiştirmiyor. Her hâlükârda Kürt meselesine Kürdistan temelli bir çözüm modeli geliştirilmek zorunda.

Bu konuya bağlı olarak ortaya çıkan bir başka veri de Kürtlerin beşte biri kadarının İstanbul’da meskûn olduğu gerçeği. Bu gerçek, Kürdistan temelli bir çözümün yanı sıra Türkiye’nin batısında da çözüm gerektiren bir Kürt meselesinin olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan İstanbul’un en büyük Kürt ili olduğu tezi de böylece netliğe kavuşmuş oluyor. Başka bir ifade ile bu durum Türk devletine ekstra bir yükümlülük yüklüyor.

2: Kürtlerin ne kadarı Kürtçeyi iyi ya da orta derecede konuşuyor? Söz konusu araştırmada bu sorunun cevabı araştırılmış ve ulaşılan sonuç % 88 olarak ortaya çıkmış. Demek ki Kürtlerin % 88i Kürtçeyi hala iyi ya da orta derecede konuşabiliyor. Bu sonuç da birçok açıdan değerlendirilmeyi hak ediyor.

Kürt siyasi çevrelerinde, Kürtlerin Kürtçe konuşma oranının giderek azaldığı ve bunun da ulusal bilinci olumsuz yönde etkilediği yönünde yaygın bir kanı ve endişe söz konusu. Veriler bu kanı ve endişenin şimdilik yersiz olduğunu gösteriyor. Türk devletinin 90 yıllık sistematik asimilasyon ve göçertme politikasına rağmen, Kürtlerin hala % 88 oranında Kürtçe konuşuyor olması dikkate değer bir gelişme. Bu durum, aynı zamanda Kürt toplumunda milli ruh halinin (kök ve damarın) ne kadar direngen ve güçlü olduğunun da göstergesi. Bunca engelleme ve inkâr politikalarından sonra Kürtlerin dillerini bu düzeyde konuşuyor olması devlet için de bir mesaj niteliğinde. Mesaj açık, onca yıldır Kürt dilini yok edemediğinize göre artık bu sorunu çözün, Kürtçeyi özgürleştirin.

Ancak bu alandaki olumlu tabloya rağmen kötüye giden gelişmeler de yok değil. Araştırma sonuçları Kürtlerin % 88’inin Kürtçeyi konuştuğunu ortaya koyarken, bu oranın bir sonraki kuşakta % 55’e düştüğünü göstererek bir bakıma SOS işareti veriyor. Kendi dillerini konuşmak bakımından Kürtlerin durumu genel olarak olumlu, ancak bu durumun hep böyle gitmeyeceği de ortada. Bu açıdan Kürt toplumunda ilgili kesimler oturup bu meseleyi iki kez düşünmek zorunda.

3: Kürtlerin ne kadarı Kürtçe eğitim istiyor ne kadarı Kürt kimliğinin anayasada tanınmasını talep ediyor? Bu her iki soruya verilen cevaplar Kürt meselesinin ne denli toplumsal bir tabana oturduğunu açıkça ortaya koyuyor. Araştırmada Kürtlerin % 95’inin devlet okullarında Kürtçe eğitim istediğini, % 80’nin ise Kürt kimliğinin anayasada tanınmasında yana olduğu ortaya çıkıyor. Dikkat edilmesi gereken bir nokta da AKP’ye oy veren seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun da bu taleplerin arkasında duruyor olması. Söz gelimi AK Partiye oy verenlerin % 80’i anadilinde eğitim talebine destek verirken, “Anayasa’da Kürt kimliği tanınmalıdır” talebinde bu oran % 75’i buluyor.

Görüldüğü gibi anadilde eğitim meselesi ve Kürt kimliğinin anayasada tanınması talebi Kürtlerin tümünün ortak talebi. Bu talebe sadece Kürt siyasi partileri değil, AK Partisi’ne oy veren Kürtler de ezici bir oranda arka çıkıyor. Başka bir ifade ile Kürtlerin önemli bir kesiminin AK Partiye oy vermesi, onların her konuda AKP politikalarını desteklediği anlamına gelmiyor.

Devlet açısından bu sonuçtan çıkartılması gereken bir ders var: Devlet okullarında Kürtçe eğitim ve Kürt kimliğinin anayasada tanınması Kürtlerin neredeyse tümün ortak talebi ve bunun yerine getirilmesi daha fazla ertelenecek bir konu değil. Öncelikli çözülmesi gerekenler içinde bu iki talep geliyor.

4: Kürt meselesinde en çok sorulan ve cevabı da en çok merak edilen Kürtlerin nasıl bir sistem, nasıl bir statü istedikleri konusudur. Araştırmanın bu konuda da ortaya koyduğu sonuçlar oldukça çarpıcı ve ezber bozucu niteliktedir.

Yapılan araştırma Kürtlerin 76’ısının özerklik istediklerini ortaya koyarken, Kürtlerin % 61’inin federal bir sistem ya da bağımsız bir devlet istediğini göstermektedir. (Bu verilere göre özerklikten yana olan Kürtlerin önemli bir kısmı aynı zamanda federal ve bağımsızlık seçeneğine de destek vermektedir.) Bu araştırmada dikkat çeken bir nokta da şu: HDP’ye oy veren seçmenlerin % 90’ı özerklik seçeneğine destek verirken, aynı seçmenin % 78’lik bir kısmı aynı zamanda federal bir yönetim ya da bağımsız bir Kürt devletini istemektedir. Başka bir ifade ile önemli oranda bir HDP seçmeni kendi parti programı ile uyumlu bir tutum sergiliyor, diğer önemli bir bölümü ise HDP programını aşan federasyon ve bağımsızlık taleplerini savunuyor. AK Partiye oy veren seçmenlerin de % 22’lik bir oranının federal bir yönetim seçeneğine destek verdiklerini hatırlatalım.

Ele aldığım verilerden yola çıkarak kısa bir yazıda çıkartılacak sonuçlar şunlar;

Kürtler Kürdistan’ın başat ulusal unsuru olmaya devam ediyor.

Bu durum Kürt meselesine Kürdistan temelli bir çözüm ihtiyacını apaçık ortaya koyuyor.

Kürtlerin hemen tümü bir an önce Kürt kimliğinin anayasada tanınmasını ve devlet okullarında anadilde eğitim verilmesini istiyor.

Benzer bir şekilde Kürtlerin ezici bir çoğunluğu (%85-90) yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden yana.

Öte yandan Kürdistan’a herhangi bir statü isteyen Kürtlerin bu oranda (%61) federal bir yönetim ya da bağımsız devlet istemeleri şaşırtıcı bir durum değil. (Şaşırtıcı bir nokta varsa ki var, bu da federasyon ya da bağımsızlıktan yana olan seçmenlerin neden bu talepleri savunan partilerde kümelenmedikleridir. Bunun üzerinde ayrıca duracağım). Kürtler özgür yaşama konusunda artık net bir tutuma sahip. Kürt halkı sadece devletin beklentilerini boşa çıkartmakla kalmamış, Kürt siyasi partilerinin ufuklarını da aşan bir ulusal bilince ulaşmış durumda.

Bu durumdan hem bütün farklılıklarıyla Kürt hareketinin hem de devletin çıkartması gereken sonuçlar var. Gelinen aşamada Kürt meselesinin çözümünü daha fazla ertelemenin Kürtlere olduğu kadar Türk toplumuna da maliyetinin ağır olacağını söylemek yanlış olmaz. Yapılması gereken, aklın yolunu seçmek ve somut verilerin ortaya koyduğu çarpıcı gerçekler ışığında Kürt meselesinde bir çözüm projesi ortaya koymaktır.

Konuya bir sonraki yazımda devam edeceğim.

Not: Adı geçen kitapta “Kürt ve Zaza” gibi bir kategorilendirme yapılması yanlış olmuş. Söz konusu çalışma Türkiye ve Türkiye sınırları içindeki Kürdistan’da yapıldığına göre, doğru olan bunun Kurmanc ve Zaza olarak yapılmasıydı. Çünkü Kürt tanımı, Kürtçenin Zazakî, Kurmancî, Soranî ve Hewramî lehçelerini konuşan Zaza, Kurmanc, Soran ve Hewramilerin hepsini kapsayan bir tanım, yani bir ulusal etnisitenin adı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89