• BIST 9946.05
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 31 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 25 °C
  • Berlin 21 °C

Kürdistan’ın bağımsızlığı

Fehim Işık

Elbet öncesi de var. Ama özellikle 2012’nin Temmuz ayından bu yana Batı ve Güney Kürdistan’da ortaya çıkan pratik sonuçlar lokalizasyonu aşan boyutuyla tartışılmaya başlandı. 2013’ün hemen başında Türkiye’de “Çözüm Süreci” adıyla başlayan görüşmeler de lokalizasyonu aşan bu tartışmalara eklenen yeni başlık oldu.

Daha öncesinde Kürt sorunu ağırlıkla her parçanın kendi lokalindeki gelişmeler olarak değerlendiriliyor, devletler sorunu bastırmada ciddi ortaklıklar geliştirse de muhataplarıyla tartışmaları tamamen iç sorun gibi görüp adım atıyor, Kürtler de öncelikli olarak sorunu kendi parçalarındaki boyutuyla ele alıyordu. Şimdi ise en azından 3 parçada, Kürdistan’ın Güney’i, Batı’sı ve Kuzey’indeki gelişmeler birbirini etkileyen, hatta birbirine bağlı ve iç içe gidiyor.

Son yıllardaki bu iç içeliğe, yani her bir parçadaki gelişmenin diğer parça üzerinde bıraktığı etkiye rağmen şunu en baştan belirtmekte yarar var.

Kürtler, evet, Ortadoğu’da cetvelle çizilen sınırları hiçbir zaman içlerine sindirmediler ama içe sinmeyen bu parçalanmışlık, kabul etmek gerekir ki Kürt siyasetini de, aktörlerini de etkiledi.

Dikkat çeken tarihsel bir hatırlatma ile devam edelim.

1970’lerin ortalarında siyasal parti olarak örgütlenen Kuzeyli parti ve grupların neredeyse tamamı bağımsızlık yanlısıydı. Bazı grupların temel sloganı ise “Bağımsız Birleşik Sosyalist Kürdistan”dı. Aynı dönemlerde İran ve Irak Kürdistanı’ndaki siyasi yapıların programları otonomistti. İran’da Komela ve KDP-İran, Irak’ta KYB ve KDP-Irak, egemen devlete demokrasi, Kürdistan’a özerklik talep ediyorlardı. Suriye Kürdistanı’nda ise temel talep Kürtlerin insani ve kültürel haklarının tanınmasıydı. Üstelik Suriye’deki partilerin hiçbirinin adında Kürdistan kelimeside yer almıyordu. KDP-Irak’a yakın El-Parti’nin açık adı Suriye Kürtleri Demokrat Partisi’ydi. Bu parti 2014 yılındaki birleşmeden sonra adını Suriye Kürdistanı Demokrat Partisi (PDKS) olarak değiştirdi. Suriye’nin diğer bir köklü partisi Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi (PPDKS), hala adındaki Kürt ibaresini Kürdistan yapmış değil. Hakeza PYD’de de, 2004 yılında adına Kürt ve Kürdistan ibaresini koyma gereği duymadan kuruldu.

Zaman içinde koşullar değişti. Irak’ta ortaya çıkan yeni durumla Kürdistan’ın bu parçasındaki partiler programlarına federasyonu aldılar. Irak Kürdistanı’nda federasyon realize oldu; şimdilerde ise bağımsızlığı tartışıyorlar. Kültürel ve insani taleplerle yola çıkan Rojava Kürtleri, şimdilerde kantonlarla güçlendirdikleri demokratik özerklik ile kendilerini yönetiyorlar; yönetmekle kalmıyor bölgelerini IŞİD çetelerine karşı da koruyorlar. Kuzey’deki partiler ise bağımsızlık çizgisinden demokratik özerklik ve federasyon noktasına geldiler. Elbet bağımsızlık çizgisini koruyan gruplar Kuzey’de hala var. Ama kabul etmek gerekir ki Kuzey’de PKK/BDP üzerinden yansımasını bulan politik ana gövde özerklik yanlısıdır ve birlikte yaşamı formüle eden teorik ve pratik adımlarla yürüyüşünü sürdürüyor.

Hal bu iken, IŞİD’in Musul’u işgal etmesi Kürtleri ve statü taleplerini yeniden tartışmaya açtı.

Güney Kürtleri, özellikle 2004’ten bu yana Irak’ın zamkı işlevini görüyorlardı. Şiiler ile Sünniler arasındaki köprü, Kürtlerdi. Şimdilerde bu köprü yıkıldı. KDP, köprünün artık onarılamayacağı görüşünde ve bu nedenle bağımsızlık referandumu için adım atmaya hazırlanıyor. KYB ve Goran Hareketi, KDP’nin bu hamlesine pek istekli değiller ama alenen karşı da çıkmıyorlar. Konuyla ilgili bir hükümet kararı alınırsa –ki alınması için bir engel yok– referandum realize edilir.

İşin ilginç yanı KDP’nin Güney’deki hamlesini Kuzey ve Rojava karşıtlığı üzerinden şekillendirmek isteyenlerin tutumu. Bu gelişmeyi ağırlıkla PKK karşıtlığı temelinde kullanmak isteyenler, kötü bir argümanla bağımsızlık dışındaki her savunuyu ihanetle eşdeğer görerek kendilerine pay çıkarma gibi bir yanılgı içindeler.

Evet, Kürtlerin 3 parçasındaki gelişmeler artık birbiriyle daha fazla iç içe; bu parçalardaki gelişmeler birbirini daha fazla etkileyecek. Ama bilmeliyiz ki o içimize sinmeyen sınırlar da bir realitedir. Etkin hiçbir Kürt grubu veya lideri, buna KDP ve Mesud Barzani’de dahil, en azından önümüzdeki birkaç on yılda bu sınırları görmezden gelen bir yaklaşım sergilemeyecektir.

Ve her şeyden önemlisi…

Kürtler hep ayrı düşünecek, ayrı argümanlar üzerinden siyaset yapacak, ayrı statüleri savunacak. Bu ayrılıkların hiçbiri de ihanet olmayacak. Esas olan bu ayrılıklara rağmen en nitelikli siyaseti üretmektir

Bunun için Kürtler, Kürdistan’ı paylaşan Suriye, Irak, İran ve Türkiye’nin geçmişteki tutumlarını örnek alabilirler. Onlar savaşırken bile Kürtleri ezmede ortaklaştılar. Artık birbirleriyle savaşmayı ihanet gören Kürtler nüans gibi görülebilecek ayrılıklarıyla niçin ortaklaşmasınlar.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89