• BIST 9701.67
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • İstanbul 25 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 28 °C
  • İzmir 27 °C
  • Berlin 10 °C

IŞİD, Tezkere, Çözüm süreci

Bayram Bozyel

IŞİD, bölgesel ve küresel aktörlerin elinde bir Truva Atı’na dönüştü. IŞİD vasıtasıyla önce Irak’ta, Federe Kürdistan Bölgesi’ne ve merkezi Bağdat hükümetine eş zamanlı bir ayar verildi. Şimdilerde ise aynı IŞİD bu kez Suriye’de benzer bir amaçla Kobanê üzerine sürülmüş durumda.

IŞİD denen vahşi örgüt günlerdir Batı Kürdistan’ın Kobanê kentini üç taraftan kuşatmış ve en ağır silahlarla şehri yakıp yıkmaya devam ediyor. Yüz binlerce Kürt daha şimdiden kenti terk etti ve aç perişan sınırı aşarak Türkiye’ye sığındı. Geriye kalanlar ise ciddi bir katliam tehdidi ile karşı karşıya.

IŞİD’in amacı belli; önce Kürt bölgesinin gözüne kestirdiği en zayıf halkası olan Kobanê’yi düşürmek, ardından da Afrin’i  ele geçirerek Akdeniz’e açılan bir koridor açmak.

Peki, bu arada IŞİD’e karşı kurulan uluslararası koalisyon ne yapıyor? Parlamentodan geçirdiği tezkere ile sınır dışına asker gönderme yetkisi alan Türkiye’nin, Kobanê’nin karşı karşıya bulunduğu IŞİD tehdidi karşısındaki tutumu ne?

ABD uçaklarının birkaç günden beri Suriye’deki bazı IŞİD mevzilerini bombaladığı yönünde açıklamalar yapılıyor. Ancak ABD’nin yaptığı saldırıların Kobanê’nin düşüşünü önlemekle bir ilgisinin olmadığı ortada. Türkiye ise kapılarını IŞİD katliamından kaçan Kürtlere açmakla yetindi. Daha da fazla yaptığı bir şey yok. Bu tablodan görünen o ki hem ABD hem de Türkiye, IŞİD’in Kobanê’yi işgal etme ihtimalinden rahatsız olmak ve bunu engellemek bir yana, bu durumu bölgeye dizayn vermek bakımından kendileri için bir fırsat olarak görüyorlar. Hesap şu, önce IŞİD eliyle PYD’nin etkisi kırılarak hizaya getirilecek, ardından da IŞİD tehdidi, bölgeye daha etkili müdahale için önemli bir gerekçe olarak işlenecek. Söz konusu devletlerin stratejik planlamaları içinde Kürt halkının yaşadığı acı, katliam ve göçler ise bir teferruat olarak değerlendiriliyor.

Öte yandan Türkiye’nin, IŞİD karşıtı koalisyon güçlerinden farklı bir Suriye ajandasına sahip olduğu sır değil. ABD yetkilileri her defasında öncelikli hedeflerinin IŞİD tehlikesini bertaraf etmek olduğunun altını çiziyorlar. Suriye’de bir rejim değişikliği onlar için şimdilik geri planda. Türkiye ise bir zamandan beri bütün hesaplarını Esad rejimini devirme üzerine kurmuş görünüyor. Türkiye bununla da yetinmiyor, kuruluşunda aktif bir rol alarak Suriye’yi kendi çıkarlarına göre dizayn etmek istiyor.

Türkiye’nin yeni tezkere gerekçesinde atıfta bulunduğu Güvenlikli Bölge ya da Uçuşa Yasak Bölge söz konusu stratejinin bir parçası. Türkiye, Suriye’de kurulmasını öngördüğü Güvenlikli Bölge ile birbiriyle ilişkili iki hedef gözetiyor. Birincisi Suriye Kürdistan Bölgesi’ni denetimi altına alarak burayı kontrol etmek; ikincisi ise giderek bu bölgeyi Suriye’de bir rejim değişikliği bakımından bir üs olarak kullanmak.

Ancak Türkiye’nin böyle bir planı tek başına hayata geçirmesi oldukça zor. Ayrıca böylesi tek yanlı bir girişim bölgesel bir savaşa yol açabilecek kadar tehlikeli.

AK Parti hükümetinin parlamentodan geçirdiği son tezkerede PKK’nın bir terör örgütü olarak işaret edilmesi ve onun Türkiye için bir tehdit olarak tanımlanması kafaları karıştıran bir başka konu. Hükümet bir yandan stratejik olarak tanımladığı ve PKK’nın muhatap olarak dâhil edildiği bir Açılım Süreci’ni yürütüyor görünümü içinde. Öte yandan da aynı örgütü bir savaş gerekçesi olabilecek kadar tehdit unsuru olarak tanımlıyor. AK Parti hükümeti PKK tehdidini de içeren bir tezkereyi meclisten geçirdiği gün, Çözüm Süreci Kurulu ve benzeri kurumlar kuracağını ilan etmeyi de ihmal etmiyor.

Bu kadar çelişkili tutum ve tutarsızlık doğal olarak Sürecin aktörlerine olan güveni aşındırıyor. Hükümet bütün bu ataklarla kendince Öcalan’ı yönlendirmeye çalışıyor,  Öcalan ise PKK’yı idare etme çabası içinde. Ve toplamda hepsi Kürt halkının gözünü boyama noktasında birleşiyor. Ne var ki bu yanlış bir hesap. Çünkü Kürt halkı ve toplumun geri kalanı bütün bu oyunun farkında.

Bunca ilkesizlik ve tutarsızlık daha fazla sürdürlemez.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89