• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 27 °C
  • Berlin 20 °C

İki AK Parti, iki Türkiye...

Ali Bayramoğlu

Seçimlere doğru siyasi rüzgarlar sert... AK Parti ve Tayyip Erdoğan'ın karşı karşıya kaldığı 'siyasi vurgun'la ilgili olarak sırtını dayadığı tek güç seçmeni... Başbakan bugüne kadar tüm seçim kampanyalarını bir kutuplaşma politikası, 'ya onlar ya biz' havası içinde yürüttü... Ve kazandı...

Bunların hepsini biliyor ve görüyoruz...

Ancak bu kez ortada ciddi farklılıklar var.

Acaba hükümet ve başbakan bunları görüyor mu?

Bir kere, bu kez ortada ciddi yolsuzluk iddiaları var. Ve anketler gösteriyor ki, insanlar kime ve neden oy verecek olurlarsa olsunlar, toplumun önemli kesiminde, yüzde 65'ninde bu konuda ciddi bir rahatsızlık var. AK Parti'nin alacağı oy miktarı, sanılanın ötesinde de olsa, ne bu rahatsızlığı giderebilir ne de bu rahatsızlığın önemsiz olduğunu gösterir. Ve AK Parti bu yükü taşımaya, taşıdıkça örselenmeye, örselendikçe demokrasiyi yıpratmaya devam eder.

Günlerdir yazıyoruz: Başbakanın, ailesinin, bakanların, tüm bir devletin, binlerce olağan şüphelinin dinlenmesi gayri meşrudur, yasal sınırlar dışındadır, bu tür dinlemeler demokrasiyi yaralayan en önemli unsurların başında gelir. Bununla mücadele gereği mutlaktır.

Ama madalyonun öte yüzü de var. Hesap verme ve açıklık üzerine kurulu bir demokrasi düzeninde yaşıyorsak, kaynağı ne olursa olsun yolsuzluk başta olmak üzere kimi iddiaları açıklığa kavuşturmak da mutlak bir gerekliliktir. Geçiştirmek, seçimlerden alınacak muhtemel yüksek bir oyla önemsiz ilan etmek hiçbir durumda kabul edilemez. Yer yargıdır, yargının önünü açması gereken ise siyasi iktidardır.

AK Parti görmelidir:

Seçimler ve sandık elbette 'demokrasinin esası'dır. Ve bu 'esas' bugüne kadar olması gerektiği gibi şeffaflık, meşruiyet, açıklık istikametinde bir rol oynamıştır. Bilmek gerekir ki, bugünden sonra mekanizma tersine işlemez, sorunu ve soruyu gayri meşrunun üretmesi demokratik düzende onu yok saymaya, geçiştirmeye müsaade etmez.

AK Parti'nin görmesi gereken 'ilk fark' işte budur.

Aksi halde Türkiye'yi yönetmek dün olduğu gibi seçimler sonrası kolaylaşmaz, tersine, (kazansanız bile) devlet, siyaset ve meşruiyet krizleri etrafında zorlaşır.

Gelelim hükümetin görmesi gereken 'ikinci fark'a...

Bugüne değin AK Parti'nin seçim kampanyaları hedefinde hemen her zaman eski rejim unsurları bulundu. Merkez medya, CHP, asker, vesayetçi duruş, elitist dil bunlar arasında yer aldı. Ve kutuplaştırıcı dil, mağduriyet hali üzerine de oturarak kendi meşruiyetini kendisi oluşturdu ve demokrasi algısıyla şu veya bu şekilde bağlar kurdu. Şöyle de denebilir: Bugüne kadar seçim kampanyalarında daha çok 'devlet gücü ya devlet destekli güçler' ile 'AK Parti' kutuplaşması yaşandı.

Bugün durum, cemaat saldırıları ve kalkışması karşısında AK Parti'nin yolsuzluk iddialarıyla ilgili umursamaz tutumu algı alanını daraltmış olsa da 'bir açıdan' yine öyle görülebilir.

Ancak sadece bir açıdan ve epey yaralanmış olarak... Zira şu anda AK Parti'nin karşısında sadece cemaat yok, ondan bağımsız olarak kendi hatalarıyla, kimlik politikalarıyla, sert söylemiyle ürettiği bir toplumsal muhalefet var.

Başbakan'ın Gezi olaylarıyla tutturduğu, son seçim kampanyasında artan oranda sarıldığı dil, bir grup gençlik ve bir kesim karşısında devleti, devlet aklını ve devlet dilini temsil etmeye başladı.

Üstelik son derece tehlikeli ve 'kırıcı' bir biçimde...

Tayyip Erdoğan'ın, 'Bizim gençliğimiz, onların gençliği,' vurguları, 'Berkin Elvan'ın cenazesine katılanları, sokağa inen vicdan selini' sadece terörle anması, 'çocuk mezarına atılan oyun misketlerini silah sanması', AK Parti'nin kutuplaştırıcı dili bu kez toplumun bir kesimine, yeni bir hassasiyet dalgasına, toplumsal muhalefete karşı kullandığının göstergesidir.

Başbakan'ın Berkin'in annesine yönelik sözleri vicdanlarda yara açtı.

AK Parti Türkiye'yi seçimlerden sonra böyle yönetecekse, ne yöneten eski AK Parti olacaktır ne de yönetilen eski Türkiye...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89