• BIST 9935.96
  • Altın 2959.844
  • Dolar 34.6251
  • Euro 36.7015
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 6 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 13 °C
  • Berlin 4 °C

HDP'li mi yoksa HDP’siz bir meclis mi?

Ali Bayramoğlu

HDP'nin barajı geçmesi ya da geçmemesi…

“Bunlardan hangisi yeğdir” sorusuna iki açıdan bakmak mümkün.

İlki açık: Demokratik açıdan ve ilkesel olarak temsil gücü olan herhangi bir siyasi partinin, özellikle Kürt sorununu taşıyan bir partinin baraj altında kalması yeğlenemez.

İkincisi siyasi gerçeklerle ilgilidir. Kendisine şu soruyu soran çok sayıda insan bulunuyor: Türkiye'nin demokrasi ve istikrar istikametinde yol almasına HDP'nin barajı geçmesi mi yoksa tersi durum mu hız katar.

Kamuoyunun bu konuda ikiye bölündüğü ortada.

Muhaliflerdeki umutsuzluk, HDP'nin geleneksel seçmeni dışındaki bir kısım seçmeni de HDP'ye itiyor. Etyen Mahçupyan'ın “Sünni sorunu” yazısındaki projeksiyon dikkat çekiciydi:

“Seçime katılımın yüzde 85-90 aralığında olabileceği düşünüldüğünde, HDP'nin barajı aşmak için 4,7 milyon oya ihtiyacı var. Anketler desteğin şu günlerde 3,8'e ulaştığını ve yurtdışı oyla birlikte 4 milyona varılacağını gösteriyor…”

Etyen, aradaki farkın kapanmasının Alevi seçmenlerin davranışına bağlı olduğunu söylüyor. Duruma Alevi seçmenlerin ötesine bakmakta da fayda var. Zira HDP'yi daha etkin bir muhalif, en azından Erdoğan'ı engelleyecek unsur olarak gören büyük kentli pek çok CHP'liyi de HDP'ye itecektir.

HDP'nin oyunu yüzde 40 civarında arttıran faktörler bu parti barajı geçse de geçmese de önem taşıyacak, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde siyasi ruh halinin ciddi bir boyutunu oluşturacaktır.

HDP'deki bu yükselmeyi sağlayan faktörler neler peki?

Bunlar arasında doğal olarak “muhalefet boşluğu ya da diğer bir ifadeyle CHP sorunu”, “hakim parti rejiminin ve iktidar üslubunun yarattığı gerginlik ve yorgunluk” ve en az bunlar kadar önemli olan “çözüm sürecinin varlığı” bulunmaktadır.

Çözüm süreci çatışmaya ara verdiği, konuşma ve uzlaşma üzerinden bir sorunu çözmeyi mümkün hale getirdiği, yeni bir Türkiye umudunu gerçekleşebilir kıldığı oranda HDP'yi sistem içine taşımıştır.

HDP'nin Türkiyelilik iddiasını anlamlı kılan da bu süreç olmuştur.

Peki seçim sonrası ihtimaller…

HDP'nin sırtında iki yük var: Kürt soru ve Türkiyelilik meselesi…

Bunlar nasıl bağdaştırılacaktır, asıl mesele budur.

HDP barajı geçtiği takdirde bu ray üzerinde hareket etmeye devam edecek midir? Kürt meselesinin bağımlı değişkeni olmanın ötesine çıkıp Türkiye partisi olmanın gereğini yerine getirecek, alacağı yeni oyların hakkını verebilecek midir?

Bunu yapabilirse, şüphe yok, anayasa yapımı, demokratik uzlaşma ve çözüm sürecinin derinleşmesi açısından ülke olumlu gelişmelere gebe olur.

Ancak bu zor iştir ve sadece bir ihtimaldir.

Kürt hareketinin bir seçim başarısı üzerine sistemi zorlayacak, kendi koşullarını dayatacak şekilde çıtayı yükseltmesi, Güney Doğu'daki parelel kimi oluşumları derinleştirmesi, stratejisini yeni bir güç unsuru üzerine oturtması da pek ala mümkündür. Nitekim daha dün gece telefonda görüştüğümüz HDP'li olmayan bir milletvekili adayı Güney Doğu'da örgütün ağır baskısı ve tehdidin nasıl soluk aldırmadığını ayrıntılarıyla anlatıyordu. Bu baskının HDP'nin çapını aştığına hiç şüphe yok. Bu durum bile yarına ilişkin bir sorunun yapısal ipuçlarını taşımaktadır.

Bu tür olumsuz bir ihtimal, AK Parti'nin, özellikle Tayyip Erdoğan'ın duruş ve bakışı da dikkate alınırsa, Türkiye'yi bugünleri aratacak bir krize sürükleyebilir.

Tersi durumda HDP'nin barajı geçmemesi halinde, kimilerinin iddia ettiği gibi çözüm sürecinde esas olarak bir kopuş yaşanacağını sanmıyoruz. Ancak sorun yaşanacaktır. Kürt hareketini temsil eden seçilmiş aktörlerin devre dışı kalması, AK Parti'nin bu sonucu kendi paradigmasına destek olarak algılayıp süreci ağırlaştırması bu açıdan açık risklerdir.

Çözüm sürecinin dışında HDP'siz bir meclisteki ilk soru “iktidar” meselesi, daha doğrusu güçlü tek partinin nasıl bir yol tuturacağı olacaktır. Dengesiz, denetimsiz bir başkanlık sistemi ihtimali karşımızdaki en büyük sorundur.

HDP'siz meclisteki ikinci soru ise, özellikle anayasa hazırlığına doğru siyasetin özellikle tek parti içinde dengeli ya da dengesiz, paylaşımlı ya da paylaşımsız ne tür şekil kazanacağıdır.

Nasıl?

Başka yazıya…

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89