• BIST 10319.96
  • Altın 2465.915
  • Dolar 32.2447
  • Euro 35.0774
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 19 °C

Hangi asker? Hangi AK Parti?

Ali Bayramoğlu

2003-2004 yıllarında ordu içindeki kaynama ne bir kurgu, ne bir komplo, ne tezgahdı...

Dönemin aktörleri tarihi içeriden şimdiden yazıyor.

Aytaç Yalman’ın anıları, Başbuğ-Yalman-Özkök-Doğan arasında giden gelen suçlamalar, yaptıkları açıklamalar, Balyoz davasına konu olan seminerin dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri komutanı tarafından (askeri bünyeden gelen baskıyla zaman zaman geri adım atmak zorunda kalsalar da) açık bir şekilde, sonuca oluşmamış bir darbe planlaması, hatta girişimi olarak nitelenmesi, tüm çıplaklığıyla ortada.

Balyoz davasında esası gölgeleyen cemaat merkezli sahtecilikler, Ergenekon davasının sanık hakları açısından kötüye kullanılması, cemaatin muhaliflerini kattığı bir süreç haline dönmesi bu tabloyu değiştirmiyor.

Komuta kademesindeki askerin iki tür sicili vardır:

Askeri bünye içi ve ordu açısından sicili, toplum içi ve demokrasi açısından sicili...

Pek çok sade ve mağdur ordu mensubunun yanında, kimi mağrur ve malum generallerin (dağılan, kumpasla karşı karşıya bırakılan kurumumuz sözünü ağızlarından düşürmeseler de, kendi aralarında kendilerini vatansever ve kahraman olarak ansalar da) orduyu siyasallaştırmak, siyasi kullanıma açmak, pay sahibi oldukları bu gerginlik ve kaos ortamında birliklerini cemaat hücumlarına karşı koruyamamak gibi sorumlulukları hiç bir zaman ortadan kalkmayacak.

Bir suç hali bir diğer usülsüzlüğü ortadan kaldırmayacak.

Bu, “ordu merkezli, üstü örtülü, kılıfına uydurulmuş gayri meşru öykü”, 2003’te ve tam 5 yıl sürdü.

2007’ye dönelim...

O yılın baharı cumhuriyet mitinglerine tanık olmuştu. Askeri birlikler subaylar, yakınları talimatla yerlerini almışlardı bu mitinglerde. Bugün kimisi CHP milletvekili, kimisi Ergenekon sanığı olan şahsiyetler meydanlarda orduyu göreve davet etmişlerdi. Başörtüsü, başörtülü cumhurbaşkanı eşi, askeri bürokrasinin denetimi dışında bir cumhurbaşkanı, 12 Eylül Anayasa modelinin çöküş ihtimali eski Türkiye’yi ve taşıyıcısı askeri, asker zihniyetini ayağa kaldırmıştı.

Bunu 27 Nisan muhtırası takip etmişti. Ardından Anayasa Mahkemesi’nin utanç verici 367 kararı gelmişti. Bu kararı teşvik eden basın, bu kararın verilmesi için telefon başına oturan muvazzaf ve emekli generaller, tehdit edilen siyasi parti başkanları...

Bu dalgayı Temmuz seçim sonuçlarına rağmen sürdürenler olmuştu. Hazırladıkları andıçlarla, AK Parti iktidarını yıpratacak yeni tedbirlerle, askeri gemiler üzerinde yaptıkları şovlarla ve en önemlisi AK Parti hakkında açılan kapatma davasıyla...

Ülke bir değil, bir kaç kez darbenin eşiğinden dönmüştü...

Ergenekon, Balyoz davaları başlaması, açılmasını mümkün kılan, bu istikamette askeri alana yönelik soruşturmalarda sivil yargının önünü açan yasa değişiklikleri bu koşullarda mümkün olmuştu.

Bunları bu ülke unutmadı.

Ve hiç bir zaman unutmamalı...

Asker de unutmamalı.

Unutma/unutmama deyince, bu, madalyonun sadece bir yüzü...

7 yıl önce 2007 Temmuz seçimlerine dair şu notu düşmüşüm bu köşede:

- İrtica ve bölücülük tehlikesi üzerine kurulu, tehdide dayalı meydan okumalar, linç girişimleri, suikastlerle gelen bir otoriterleşme dalgasına bir bütün olarak göğüs gerilmiş, askere ilk defa bu denli açık ve kitlesel bir tavır konulmuştur.

- “Beyazlar”, “liberaller”, “solcular”, “azınlıklar” bu ülkede belki de ilk kez her hangi bir kompleks duymadan, ait oldukları kesim ve geleneğin dışında, hatta karşısında yer alan bir siyasi partiye askeri girişime karşı destek vermişlerdir.

- 1990’dan bu yana Türkiye’de ilk kez farklı kimlik ve kesimler bir siyasi parti üzerinden yeni ve sıcak temas kurmuşlardır. 1990’lı yıllar itibariyle toplumsal gruplar arasındaki kopuşların demokrasi ortak paydası etrafında doldurulmaya başladığını görmek sevindiricidir.

AK Parti de bunları unutmamalı...

Yolsuzluk dosyalarıyla hesaplaşmaktan kaçınan, her muhalif durumu bir komplo teorisiyle açıklayan bir AK Parti değil, özgürlük çıtasını her yere değdirmeye gayret eden, sivilliği ve sivil değerleri mesele eden bir AK Parti’yi esas almalı AK Partililer.

Türkiye bunu istiyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89