• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 26 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 12 °C

Erdoğan’ın kudreti

Mesut Yeğen

Erdoğan’ın basit ve küçük bir hamleyle ve şamataya yol vermeden Davutoğlu’nu AK Parti Genel Başkanlığı’ndan etmesi beklendiği biçimde değerlendirildi. Hem Cumhurbaşkanı’na meftun olanlar hem de Cumhurbaşkanı’ndan zerre hoşlanmayanlar Davutoğlu’nun kavgasız gürültüsüz biçimde başbakanlıktan uzaklaştırılmasını Erdoğan’ın kudretine yordular. Cumhurbaşkanı’na meftun olanlar bu kudretin memleketi milli ve yerli rejime, Cumhurbaşkanı’ndan haz almayanlarsa diktatörlüğe götürdüğünü savunsa da, her iki taraf da Erdoğan’ın kudretini teslim etmekte uzlaşmış görünüyor.

Peki öyle mi gerçekten? Erdoğan kudretinin doruğunda mı? Diktatörlükle ya da o kutlu, milli ve yerli rejimle vuslatımız artık sadece zaman meselesi mi? Görünenlere bakılırsa hayır demek için çok sebep yok. MHP’deki sarsıntıya, CHP’nin halen bildiğimiz % 25’lik CHP olmakta ısrar etmesine, HDP’nin içe kapanmışlığına ve AK Parti’deki hiçbir şey olmamış havasına bakınca “evet, Erdoğan kudretinin doruğunda” dememek için bir sebep var görünmüyor.

Halbuki başka göstergelere bakınca işler az da olsa farklı görünüyor. Bilhassa da Davutoğlu’nun ayrılmasının ardından AK Parti’ye yakın kalem erbabının yazıp çizdiklerine. Buraya bakınca, AK Parti kalem erbabı, ne öyle gönül rahatlığıyla “evet ya, Davutoğlu’nun başbakanlığı bırakması işin tabiatı gereğiydi” fikrinde, ne de “işlem tamam, sorunsuz yola devam ediyoruz” havasında görünüyor. Aksine, mezkur kalem erbabının önemli bir kısmı ya derin bir sessizlik içerisinde ya da “şimdi ne desem” havasındayken, başka bir kısmı “bu kadarı da fazla”, başka bir kısmı ise “yaptık, yine yaparız” ve “reisin dediği olur” modunda.

AK Parti kalem erbabının bu hali AK Parti’nin 14 senelik tarihinde bir ilk ve galiba AK Parti’nin ne liberallerle ne de cemaatçilerle ayrışmasına benzer bir yanı var bugünkü durumun. Öncekilerden farklı olarak, güçlü ideolojik referanslardan mahrum, son tahlilde Erdoğan’la, Erdoğan’ın zatıyla ilgili bir ayrışma bugünkü. AK Parti iradesini, aslında milli iradeyi Erdoğan’ın iradesine eşitleyip eşitlememekle ilgili bir ayrışma bugünkü ve belli ki AK Parti bünyesinde de bu iradeler eşitlenmesine dönük bir rahatsızlık var.

Öte yandan, sözünü ettiğim bu ayrışmanın AK Partili kalabalıklardan ilham almayan ya da onlar nazarında manası olmayan bir ayrışma olduğunu düşünmek de pek mümkün görünmüyor; en azından üç sebepten. Evvela, bu seferki fazlasıyla AK Parti içi bir ayrışma, dolayısıyla da “üst akıl, paralel yapı, o, bu” diyerek paketlenmesi zor ve böyle paketlenmek istendiğinde reaksiyon üretmesi, derinleşmesi muhtemel bir ayrışma. İkinci olarak da, Davutoğlu’nun üslubu, başbakanlıktan gönderilme işinin AK Partililer tarafından da ‘Davutoğlu’na rağmen bir Erdoğan tasarrufu’, deyim yerindeyse ‘bir Erdoğan aşırılığı’ olarak kodlanmasının önünü açmış durumda. Üçüncüsü, AK Partililerin görüş alanında bir de ‘Erdoğan meftunlarının aşırılığı’ sorunu var.

Bütün bu hal, Erdoğan’ın kudretinin örgütteki yansımasıyla kitleler nazarındaki yansıması arasında bir açı oluşabileceğine işaret ediyor. Bu türden bir açı malum geçmişte de iki kez yaşandı ve AK Parti ve Erdoğan açısından pek de nezih sonuçlar üretmedi. Malum 17 - 25 Aralık sonrasında da işler bugünkü kadar olmasa da yine şamatasız bir biçimde halledilmiş, Erdoğan parti ve devlet aparatı üzerindeki kudretini pekiştirmişken, 2014 yerel seçimleri 17 - 25 Aralık’ın ‘aşağıda bir yerlerde’ başka bir biçimde daha okunduğunu göstermişti. Keza, 7 Haziran seçimleri de benzer bir durum üretti. Erdoğan AK Parti’yi ve devlet aparatını neredeyse birkaç ay içerisinde ve sıfır sorunla Dolmabahçe toplantısından Kürd sorunu yoktur mevziine çekmeyi başardı ve lakin seçimlerde hüsrana uğradı. 

Demem o ki, Erdoğan’ın ya da AK Parti’nin seçmen nazarındaki karşılığı geçmişte de görüldüğü üzere sabit değil ve yüzde ellilerden yüzde kırklara çekilebiliyor, hem de CHP’nin % 25’lik bir parti, aslında etkisiz eleman olarak kalmaktaki ısrarına rağmen. Davutoğlu’nun gidişine AK Parti kalem erbabının verdiği, AK Parti tabanınınsa vermekten imtina ettiği reaksiyon Erdoğan’ın kudretinin kalabalıklar nazarındaki karşılığında üçüncü bir hareketlenmenin başlamış olabileceğine işaret ediyor.

Nitekim, AK Parti’nin tam da bugünlerde ve ani bir manevrayla başkanlık teklifinden partili cumhurbaşkanlığı teklifine ricat edişi de Erdoğan’ın en azından bir müddet, hiç olmazsa mevcut atmosfer değişinceye kadar kudretinin kalabalıklar nazarındaki yansımasıyla karşılaşmak istemediğini gösteriyor olabilir. (basnews)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89