İki milyara yakın Müslümanın göz bebeği, “anam babam sana feda olsun Efendim” hitabının yegâne muhatabı Peygamberimiz'e (s.a.), adam kılığındaki yaratık sözle veya karikatür çizerek hakaret ediyor, Müslümanlar buna tepki gösterince “hürriyetçiler, demokrasiciler”, “özgürlüğünü kullanıyor” diyerek hırsızın yanında yer alıyor, ev sahibini kınıyorlar. Evet, Müslümanlar da tepkinin dozunu kaçırmamalı, yıkmak istedikleri binaya yanlış davranışlarla payanda vermemeliler; ancak bu tepki ölçüsüz bile olsa bu hal, düşünce hürriyetini istismar ederek insanlara hakaret etmeyi ve milyarlarca inanç sahibini incitmeyi meşrulaştıramaz.
Biri çıkıyor devletin başına veya makam sahibi olsun olmasın bir başkasına hakaret ediyor, ağız dolusu küfrediyor; eğer bunu yapan mesela gazeteci veya akademisyen ise diplomalı ve diplomasız avukatlar çıkıp “haksız olarak düşünce özgürlüğü adına hareket eden bu edepsiz ve suçlu” kişiyi savunuyorlar.
Demokrat ile demokrasiciyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Demokrat, demokrasinin olmazsa olmaz kural ve kurumları bulunduğu sürece ülkesindeki uygulamayı “normal demokrasi” olarak kabul eder, “bu ülkede demokrasi yok, diktatörlük var, insan hak ve özgürlükleri resmen çiğneniyor…” gibi abes sözler söylemez.
Demokrasici ise kendince “mükemmel olan demokrasiyi” esas alarak ülkesindeki demokrasiyi yok sayar, ona göre demokrasi insan toplumu için değil, insan toplumu demokrasi içindir, demokrasi adına ileri sürülen, ama onlarsız da demokrasi var olan düşünceler ve teklifler, toplumun faydası öyle gerektirdiği için uygulanmazsa buna isyan eder, mevcut demokrasiyi “faydacı” olarak itibarsızlaştırır, bazıları daha da ileri giderek “demokrasi böyle olacaksa olmasın daha iyi” diyebilir.
Akademisyenler bildirisine karşı ortaya konan tepkilerde bildiri sahiplerinden yana açıklamalar yapanlar, bu bildiriyi demokrasinin önemli bir unsuru olan “düşünce hürriyeti” çerçevesine sokanlar, ülkenin ve toplumun faydasını (bu bildiri sebebiyle içeride ve dışarıda uğradığı zararı) göz ardı edenler, bildiri açıkça devlete iftira ettiği, dünyada ülkemizin imajına zarar verdiği, bunlar da hukuka ve ahlaka aykırı olduğu, düşünce özgürlüğünün buna izin vermesinin mümkün bulunmadığı halde hala bu akademisyenleri savunanlar demokrat, insan hakları savunucusu filan değil, düpedüz “demokrasi meczupları ve demokrasicidirler”.
Adamlar iftira etmişler, teröre cesaret ve destek vermişler, içlerindeki kini ve nefreti düşünce özgürlüğü poşetini kullanarak kusmuşlardır. Bir defa bu gerçeğin tespit edilmesi ve aklını, vicdanını kiraya vermemiş aydınlar tarafından açıkça ifade edilmesi şarttır. Bundan sonda sıra suçu işleyenlere karşı takınılan tavrın dozu ile cezai işlemlere gelebilir. Bu konuda iyi niyetli insanlar, iç ve dış şartları göz önüne alarak daha hafif bir tepkiyi, ben katılmasam da savunabilirler.
Teröre destek veren, devleti katillikle suçlayan dokunulmazlık zırhını giymiş siyasetçiler için de diyeceğim aynıdır. Önce bu yapılanların bir suç, bir hiyanet, bir ahlaksızlık… olduğunda birleşilecek, sonra hak etseler bile kamusal fayda-zarar ilkesi bakımından hangi muamelenin hikmete daha uygun olduğu tartışılabilecektir.
Düşünce özgürlüğü mü?
- Yorumlar 17
- Facebook Yorumları
- M. Said19 Ocak 2016 07:21
Zulmün başına adalet külahını geçiren hoca, bir masumun hakkı bütün dünya için de olsa, feda edilmez diyen senin dinin değil midir? Sen hiç Allah'tan korkmaz mısın? Senin yaptığın Bel'amlık değil midir? Zulme son, kan akmasın, zalimlerle olmayacağız demek kadar adil ve insanî bir çıkış olabilir mi? Demek iktidar fetvacılığı sana bu zulümleri de yaşatacaktı? Şimdi bu ümmet kime güvensin? İyi ki sana değil Kitabullah'a iman etmişiz!
Yanıtla (4) (0) - Baran anlı18 Ocak 2016 09:05
Her düşüncenin karşı düşüncesinin olmadı normaldir.Fakat olay hem dinini hemde fikrini kullanarak yalakalık olunca fikir değil papağanlık oluyor örnekteki gibi
Yanıtla (2) (0) - Qulavi18 Ocak 2016 08:42
Bu nasıl araştırmacı bir alim ki akademisyenlerin bildirisini devlete ihanet ve iftira deyip aklayıp paklıyor. Bizzat gelip kürdüstanda devletin yapmıştığını kendi gözleri ile canlı yaşayan tanıklardan görsün dinlesin ona göre hükmünü versin.Tabi eğer tarafgirlik gözlerini kör kulaklarını ger yapmamışsa. görünen o ki karaman bey rahat koltuğunda işi gücü yalan dolan çarpıtan şakşakçı medyanın safsatalarına aldanarak hükmediyor.
Yanıtla (4) (0) - Abdülcelil17 Ocak 2016 23:26
'insanların haklarını kısmayın, yeryüzünde bozgunculuk yaratmayın' Şuara Suresi 183. ayet. Bozguncular insan haklarını kısanlardır. Ey hoca ayetten de mi haberin yok. Seni Allah'a hevale ediyorum.
Yanıtla (4) (0) - Daso17 Ocak 2016 12:43
Boyleleri kendine muslumanim ve insanim diyor!Irkcilik kavmiyetcilik inanclarini bitirmis.Zaten adamin demokirasiyle ilgisi yok.Zalimler ve irkcilar icin yasasin cehenem.
Yanıtla (8) (1) - haluk17 Ocak 2016 23:11
Bu adam tam bir belamdır.
Yanıtla (1) (0) Daha fazlasını göster
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.