Gazeteci arkadaşın biri anlatmıştı. Norveçli gazetecinin biri kendini Türkiye’deki gazeteci arkadaşlarla kıyaslamış, “Siz şanslısınız” demiş.
Norveçli gazeteci haber için sürekli meteorolojiyi takip ediyormuş, iyi bir haber çıkarabilmek için gözü kulağı meteorolojideymiş. “Sizin öyle bir sıkıntınız yok, attığınız her adım haber” diyormuş, bizim gazeteciye.
Gazetecinin şans değerlendirmesi de bu olsa gerek.
Ne kadar çok haber, o kadar çok şans!
Ama unutulan bir şey var: Bizim her haberimiz beraberinde ölümü taşıyor; yolsuzluğu ve işkenceyi barındırıyor; tartışma adı altında gırla hakareti de içine alıyor...
Yani her yeri ölüm kokan, her kelimesi kan izi taşıyan, haksız kazanç barındıran haberleri izleme gibi bir şansı (!) var, bizim gazetecilerin...
Norveçli gazetecinin şansı ise meteorolojiye sıkışıp kalmış...
Norveçli arkadaşımız haksız da sayılmaz.
Cemaat-Hükümet kapışması günlerdir hiç kimseye manşet ve yorum sıkıntısı yaşatmıyor.
Hiç okumayın, sadece Hüseyin Gülerce ile Yalçın Akdoğan’ı Twitter’den takip edin, araya Emre Uslu’yu sıkıştırın, varsa sabrınız Önder Aytaç’ı da kaçırmayın al sana bir aylık manşet, televizyonlarda yüzlerce saat, köşelerde binlerce sayfa yorumlayabileceğiniz konu...
Tabi işin içine bir de savcının arayamadığı bir tır aksiyonu karışmış ise değmeyin gazetecinin “şansına...”
Eh, bu tartışmalarda Kürtlerin nasıl bir tutum takınacağı, kimden yana olacağı merakı da var.
Bu merakta az akıl zorlamadı!
Abdülkadir Selvi bir yazı yazdı, PKK’nin ‘stratejik derinliği’ni yorumladı, tartışmayan, yazmayan kalmadı. Bu yazıdan yola çıkıp hükümeti yere göğe sığdıramayanlar, Cemaatin işini gücünü bırakıp, onca okulunu, devlete sızmış binlerce kadrosunu, devasa ekonomik gücünü riske edip sadece çözüm sürecini sekteye uğratmak için komplolar ürettiğini yazanlar, söyleyenler bile oldu.
Sadece baş aktörler mi tartıştı?
Kılıçlarını kuşanan tarafların yan tartışmacıları, bir diğer deyimle tetikçileri de bu süreçte bir alem tutumlar takındılar doğrusu.
KCK ve Ergenekon tutuklularının tümünü serbest bırakıp yerlerine Cemaatçileri koyanlar mı dersiniz; hükümeti devirip iktidarı CHP+Cemaate verdikten sonra KCK ve Ergenekon tutuklularının yanı sıra Başbakan Erdoğan’da dâhil AKP ve hükümet üyelerine cezaevlerinde yer ayarlayanlar mı dersiniz; sonuçta ne derseniz deyin bunlar bile yazıldı...
Tabi meraklar yine giderilmedi...
Peki, Kürtler ne yapacak?
Kürtlerin sicilini Gezi’den beri ağızlarına pelesenk yapan bir kısım “sol” zaten başından beri onları AKP’li ilan etmiş.
Bu “sol” daha düne kadar düşman bellediği Cemaatin eteklerinde AKP iktidarını yıkma rüyasını bu kez daha sık görüyor olacak ki Kürtleri AKP’li olmanın yanı sıra “direnmeyen, teslimiyete kulaç atan tek güç” bile ilan etti.
Eh, canları sağ olsun, bu ülkede on binlerce insanını direnerek toprağa yoldaş eden Kürtler direnmiyor, teslimiyete kulaç atıyor ama Cemaatin eteklerine sığınarak AKP’yi yıkma rüyası görenler en büyük direnişçi...
Bu ülke bu günleri de gördü ya gam yemeyiz artık...
Ama yok!
Kazın ayağı öyle değil!
Ne bu yaşananların tek nedeni çözüm sürecidir; ne de Kürtler birilerinin eteklerine yapışarak iktidar rüyası görüyorlar.
Şunu bihakkın teslim edelim!
Kürt sorununu konusunda adım atmayan tek hükümet tutunamadı. AKP’yi iki dönem giderek güçlenen bir çizgide iktidarda tutan, hatta üzerindeki vesayeti kaldıran temel etken de onun demokrasiye ve Kürt sorununun çözümüne ayırdığı mesaiydi. Ne zaman ‘dikleşti’, ‘dediğim dedik’ dedi iktidarı da sarsılmaya başladı.
Doğrudur; başından beri Sri Lanka çözümünü(!) temel argüman olarak öne süren Cemaat’e güven duymaları için Kürtlerin bir nedeni yok ama AKP’ye de, yolsuzlukların gölgesinden sıyrılıp demokrasi ve şeffaflık yolunda yürümedikleri sürece de güvenmeleri gerekmiyor.
Siyaset mi?
Siyaset sadece güven üzerinden yürümüyor ki...
Siyaset güç üzerinden de yürüyor ve artık Kürtler sadece Türkiye’de değil tüm bölgede gündemi belirleyen bir güç dengesine sahipler...
Hal böyle iken, bırakın birileri Kürtleri teslimiyetçi, direnmeyen güç olarak ilan etsin...
Canları sağ olsun!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.