• BIST 10370.71
  • Altın 4326.09
  • Dolar 40.2897
  • Euro 46.7926
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 19 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 17 °C

Cizre ve PKK’nın erken iktidar sorunu

Nihat Ali Özcan

Yılın son günlerinde PKK ile Hüda-Par taraftarları Cizre’de çatıştı ve üç kişi hayatını kaybetti. Olay hiç de sürpriz değildi. Muhtemel gelişmelerin ilk ipuçlarına 6-8 Ekim tarihlerinde şahit olmuştuk. Nitekim hükümet de aynı fikirde olmalı ki sürekli güvenlik konusuna vurgu yaptı ve yapıyor.

Cizre olaylarını mercek altına aldığımızda çeşitli nedenler sıralayabiliriz. Şehrin stratejik konumu, Suriye iç savaşının bölge üzerindeki yansımaları. PKK’nın hükümetle yürüttüğü görüşmelerde “erken iktidar” heyecanına kapılması ve ideolojik farklılıklara tahammülsüzlüğü. Müzakere sürecinde siyasi karar alıcıların endişeleri, mülki amir ve güvenlik bürokrasinin tutumu. Son olarak, Kürtler arası siyasi, ideolojik ve sosyal tarihsel ayrışma.

Çatışma yerel mi?

Cizre olayları iki grup arası basit bir çatışma olarak görülemez. Daha büyük bir stratejinin yerel yansımasıdır. Öte yandan, şehrin tarihi, coğrafyası, ekonomisi, sosyal, etnik ve dini yapısı anlaşılmadan hadiseleri analiz etmek de mümkün olmaz. Mevcut haliyle Cizre, elinde bulundurana stratejik üstünlük sağlayacak bir konumda. Bu nedenle de otorite olmak isteyenlerin amansız mücadelesine sahne olmaya devam edecektir.

Suriye iç savaşının geri cephesi

Cizre diğer sınır şehirleri gibi Suriye iç savaşının biçimlendirdiği yeni eko-sisteminden etkilenmeye devam ediyor. İç savaş, insan hareketleri, ideolojik ayrışma, silahlara kolaylıkla ulaşma, savaş ağalığı ve yeni ekonomik düzenle bölgeye yeni bir dinamizm getirdi. Bu dinamizm, sadece politik alanı değil, ahlaki, ekonomik, ideolojik, güvenlik ve insani gelişmeleri de olumsuz etkiledi. Savaşın IŞİD eliyle uluslararası hale gelmesi de önemli bir boyut.

PKK’nın fantezileri

PKK, sadece Cizre’de değil genel olarak bölgede, “uzun süreli halk savaşını” kazandığına ve “fantezilerini” hayata geçirme vaktinin geldiğine iman etmiş görünüyor. Oysa işler göründüğü kadar basit değil.

Bu gün masada Öcalan’ın siyasi hedeflerini ve sürecin nasıl işleyeceğini gösteren bir plan var. Esasını da Öcalan’ın zihin dünyası oluşturuyor. Yola çıkarken, 19 yüzyıl Balkan milliyetçiliği ve 20. yüzyıl Vietnam Savaşı’nın model olarak aldığı bir plan. Nitekim Öcalan, 1986’da Jivkov’un davetlisi olarak Bulgaristan’ı ziyaret ederken Balkanlar’da ulus inşası modeline öykünmesi de bunun en iyi örneği. Sınırsız şiddet kullanarak kimlik ve devlet inşası cazip gelmişti. Özellikle de tek tip “Kürt” yaratmak için.

Oysa günümüzde Balkan ve Vietnam modelinin yerinin daha karmaşık, Filistin ve Çeçenistan gibi modeller aldı. FKÖ gibi eski Marksist, Hamas gibi İslamcı yapıların rekabeti ortaya çıktı. Bağımsız bir devlet kurmadan demokrasi inşa etmeye zorlanmak, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşme Öcalan’ın da önündeki en büyük sorun.

Devlete silahlı başkaldırmayı iyi bir hikâyeyle satmak mümkün. Ama farklı düşüncedeki Kürtleri silahla tasfiye etmek fikrini pazarlamak ciddi zorluklar içeriyor. Güvenlik, devletlerin yerine getirmesi gereken olmazsa olmaz görevi. Güvenlik yoksa politik tercihlerde çeşitlenme ve özgürlük de yoktur. Anlaşılan, önümüzdeki dönemde Kürtler arasında devletin rolü çeşitlenecek. Örneğin, üçüncü taraf olarak, “barışı kurma ve kollama” işlevi üstlenmek gibi.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • ahmethazo30 Aralık 2014 Salı 09:07dün de aynı bugünde aynı

      bakıyorum dünya değişiyor. emperyalizm bile kendini şirin göstermek ha bire çaba sarf ediyor. ama kemalizm ve kemalistler ne zaman nede mekan onları değiştiriyor. kuruluşları idolojileri sanki kürt düşmanlığı üzerine kurmuş gibiler. ama unutmayın sizin çağa uymama inadınız varsa ve israr ediyorsanızda kürtlerinde 1921 koçgiri den bu yana ne kadar inatçı olduklarını ve çağa görede bu inatlarından hep katliamlara uğramaları da onları inadından vaz geçirmemişlerdir. temmenimiz kemalim in bu saplantıdan kurtulması kürtlerinde isteğinin yerine gelip bu inadından vazgeçmesidir. ama benimde isteğim utopyadaır. ne yapalım her kesin bir hayalı vardır.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89