• BIST 10267.09
  • Altın 2413.146
  • Dolar 32.2664
  • Euro 34.8187
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 17 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 22 °C

Bir başka açıdan 'Şah Fırat Operasyonu'

Fehim Işık

Geçtiğimiz hafta, henüz “Şah Fırat” operasyonu Türkiye’de gündem olmamışken, “ana akım medya” bu konuyla ilgili kırıntı bilgilere bile sahip değilken Rojavalı yöneticiler ile Türkiye arasında bazı görüşmelerin yapıldığı ve bu görüşmelerde Süleyman Şah Türbesi ile bu türbedeki askerlerin güvenliğinin görüşüldüğü satır aralarında Kürt basınına yansımaya başlamıştı. Merak edenler birine bakabilir; gazeteci Amed Dicle, konuyu operasyon öncesinde Fırat Haber Ajansı’nın sitesinde yayınlanan ve daha çok Kürt basını ile alternatif-özgür medyanın gördüğü, ana akım medyanın es geçtiği makalelerde değerlendirmişti.

Kabul edelim ki Kürt basını yoğun çatışmaların yaşandığı Rojava, Güney Kürdistan, Irak ve Suriye ile ilgili haberlerde diğer basından birkaç adım ilerdedir. Bölgedeki bilgiler, gelişmeleri canını dişine takarak savaş alanının içinden takip eden gazeteci arkadaşlarımız aracılığı ile öncelikle Kürt basınına yansıyor.

Yine bununla bağlantılı diyeyim; küçük bir tarama yaptığımızda bile görürüz ki Kürt basını Süleyman Şah Türbesi’ne dönük operasyonu en azından 3 gün önce hissetti. Buna rağmen Kürt basını operasyonla ilgili hissettiklerini sadece satır aralarında vermiş, başka ayrıntıya girmemiş ise bilin ki bunu Rojavalı yöneticilerin, özellikle de operasyona katılan ve güvenliği sağlayan, Türk askerlerine mihmandarlık yapan YPG güçlerinin operasyonun güvenliği nedeniyle duyduğu hassasiyetten yapmamıştır. Korunacaklar, daha birkaç hafta önce IŞİD’e yardım eden Türk askeri de olsa, esas alınan yaşam olduğundan insani durum gazeteciliğin önüne geçmiştir.

Elbet Kürt basınına yansıyan bilgiler sadece “Şah Fırat Operasyonu” değildi. Daha da önemlisi Kürtlerin Kobani zaferi sonrasında IŞİD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin eskisi gibi olmadığı, giderek bozulmaya başladığı, IŞİD’in bu nedenle Süleyman Şah Türbesi’ne saldırarak Türk askerlerini rehin alabileceği de yazılıp çiziliyordu. Kürt basınına operasyon öncesinde yansıyan bu bilgilerin doğru olduğunu pekâlâ Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın operasyon sonrasında yaptığı açıklamaya bakarak teyit edebilirsiniz. Erdoğan açık bir biçimde, “Askerlerimizin güvenliğinin bize karşı şantaj malzemesi olarak kullanılmasının önüne geçtik” diyordu. Burada, kimin şantaj malzemesi olarak kullanacağını sormak ise abestir.

Başka bilgileri de paylaşmakta yarar var.

Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu bölge Fırat’ın Doğu ve Batı yakası arasındaki en önemli geçiş noktalarından biri. YPG ve YPJ güçleri, Kobani’nin IŞİD’den temizlenmesinden sonra bu bölgenin yakınına kadar geldi. Öte yandan biliyoruz ki bu geçiş noktasının kesilmesi Cerablus’un IŞİD’den temizlenmesini de beraberinde getirir. Ancak bölgedeki Türk askeri varlığı, IŞİD’in türbeyi kendisi için bir güvence görmesi, daha da ötesi IŞİD kadrolarının bu türbeyi bir sığınak gibi kullanması, Koalisyon Güçleri’nin bölgeye dönük hava saldırılarını da engelliyordu. Büyük olasılıkla bu durumun Türkiye’ye iletilmesi üzerine, AKP hükümeti bölgeyi Türk askerinden arındırma kararı aldı. Kararın yaşama geçmesi için tek seçenek, özgürleştirilen Kobani üzerinden bölgeye intikal etmekti. Diğer geçiş ise tamamen IŞİD denetimindeki topraklardan geçmeyi gerektirirdi ki bu Türkiye açısından riskti. Türkiye en az riskli bölgeden, yani Kobani’den geçmeyi kararlaştırdı. Devreye ABD’nin girmesi, Türkiye’nin bu konuda Rojava yöneticilerinden ve askeri güçlerinden destek istemesi, 9 saat süren operasyonun risksiz tamamlanmasını sağladı.

Bu yaşananların Türkiye ve Rojava açısından da değerlendirilmesinde yarar var.

Altını çizelim; bu operasyon nedeniyle yaşanan ilişkilenme stratejik değil, her iki tarafında taktiksel çıkarlarının gereğidir. Eğer öyle olmasa, hükümet ve şürekâları operasyon sonrasında bunca kahramanlık öyküleri yazma gibi basiretsiz bir yöntemi denemezdi. Hükümet, özellikle de seçim öncesi kendini zorda bırakacak bu ilişkilenmeyi, ancak yandaş basını aracılığı ile bir kahramanlık öyküsüne dönüştürerek kurtulabilir.

Şimdilik yaptığı da bu...

Rojava açısından ise en azından şunu biliyoruz ki Türkiye’nin IŞİD’e desteğinin kesilmesi sonucunu da yaratacak bu yeni gelişme önemlidir. Türkiye’nin desteği olmasaydı, IŞİD Rojava’ya bu kadar rahat saldıramazdı. Rojava yönetimi bu nedenle Türkiye’ye operasyon desteği vermede, mezarın sınıra yakın Eşme köyüne yerleştirilmesinde sakınca görmedi ki kabul etmek gerekir, bu durum Rojava’nın da çıkarınadır.

Daha da önemli olan şu: Rojava, her şeye rağmen dost elini uzattı, bölgede barışın tesisi ve stratejik ilişkilenme için nasıl davranılması gerektiğini gösterdi.

Bu yaşananlar, anlayana, çözüm sürecini de aşan stratejik önemde bir işbirliği çağrısıdır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89