• BIST 9703.16
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • İstanbul 25 °C
  • Diyarbakır 27 °C
  • Ankara 29 °C
  • İzmir 28 °C
  • Berlin 10 °C

31 Mart seçim sonuçları ve olası gelişmeler

Bayram Bozyel

31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçim sonuçları Türkiye’de siyasi dengeleri etkileyecek bir tablo ortaya çıkarmışa benziyor. AKP ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı’nın yaşadığı oy kaybı ve İktidar partisi AKP’nin 25 yıldır elinde bulundurduğu İstanbul ve Ankara gibi yaşamsal metropolleri muhalefete kaptırması siyasi dengeleri değiştiren en önemli faktörler.

AK Parti son seçimde sadece üç büyük şehri kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda elindeki 7 ili de MHP’ye kaptırdı. MHP bu seçimde elinde bulundurduğu belediye sayısını artırırken, CHP kurduğu Millet İttifakı sayesinde elindeki büyükşehir sayısını ikiye katladı. HDP ise elindeki 4 ilin yanı sıra yönetimindeki ilçe belediyelerin yarısına yakınını kaybetti.

31 Mart sonrası ortaya çıkan tabloda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izlediği çatışmacı, kutuplaştırıcı ve en önemlisi Kürt karşıtı politikanın tayin edici olduğunu söylemek mümkün. Kürtçede söylendiği gibi “çi kir bi xwe kir”. Kendi sonunun başlangıcına işaret eden yolun taşlarını kendi eliyle döşedi.

24 Haziran seçim sonuçlarında olduğu gibi 31 Mart seçim sonuçları da AKP oylarının her geçen gün MHP’ye kaydığını bir kez daha ortaya koymaktadır. Bunun nedeni açık: Erdoğan, temel stratejisini ve geleceğini şiddete ve Kürt karşıtlığına dayandırdığı oranda milliyetçiğin ve şovenizmin zeminini güçlendirdi. Böyle bir iklimden ise MHP’nin oy devşirmesi eşyanın doğası gereği kaçınılmazdı. Başka bir ifade ile AKP MHP’nin şoven diline sarıldıkça, AK Parti’nin oyları da aslına rücu etmiş olmaktadır.

CHP’nin son seçimde elde ettiği başarıda da Erdoğan’ın izlediği saldırgan ve ötekileştirici tutumun tayin edici olduğunu söylemek abartı değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefete karşı başvurduğu nobran ve aşağılayıcı tutum, muhalefetin CHP etrafında kenetlenmesine yol açtı. Batıda yaşayan Kürtlerin Millet İttifakı’na destek vermesinde HDP’nin politik tercihinin yanı sıra Erdoğan’ın Kürt karşıtı politikası önemli rol oynadı.

CHP ise Erdoğan ve Bahçeli’nin “Beka sorunu”nu temel alan saldırgan ve provakatif söylemine karşı diğer muhalif kesimleri ustaca yanına çekmeyi başardı, HDP ile dirsek teması içinde Batı’da Kürtlerin desteği ile AKP’ye önemli kentleri kaybettirdi.

Bu seçim sonuçlarının ortaya koyduğu açık bir gerçek şu; CHP, İstanbul ve Ankara olmak üzere, Batı ve Akdeniz bölgesindeki bütün büyük şehirleri Kürtlerin desteği sayesinde kazandı. Kürt oyları bu seçim sonuçlarının ortaya çıkmasında belirgin bir rol oynadı.

31 Mart seçiminde önemli kayıplar yaşayan partilerden biri de HDP oldu. HDP Kürdistan’da elindeki 4 kent ve onlarca belediyeyi AKP’ye ve başka partilere kaptırdı. Buna karşın HDP’nin önemli kentleri hala elinde bulunduruyor olmasında Cumhur İttifakı’nın izlediği Kürt karşıtı politikanın büyük etkisi oldu. Erdoğan’ın hırçın ve saldırgan yaklaşımı Batı’da Millet İttifakı’na özel olarak da CHP’ye önemli bir çıkış yapma imkânı sunarken, Kürdistan’da da kitleleri HDP etrafında kenetlenmeye zorladı.

Bundan sonrası ve olası gelişmeler

31 Mart seçim sonuçlarını birkaç açıdan değerlendirmek mümkün.

İstanbul ve Ankara gibi kentleri kaybetmesi AKP iktidarı bakımından inişin başlangıcı okunabilir. AKP iktidar yürüyüşüne İstanbul’dan başlamış, İstanbul’u kaybetmekle inişe geçmiş sayılabilir.

AKP ve bir bütün olarak Cumhur İttifakı hala yüzde ellinin üzerinde bir halk desteğine sahip. Ancak önemli metropolleri kaybetmesi AKP iktidarı bakımından psikolojik üstünlüğün sonunu getirmiştir.  Büyük metropollerin CHP’nin eline geçmesi AKP’nin mutlak iktidarını dizginleyen bir etkiye yol açabilir ve AKP iktidarını daha ölçülü bir politika izlemeye zorlayabilir.

31 Mart seçim sonuçları çerçevesinde dikkat çekilecek noktalardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP ile ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği konusudur. Bir süreden beri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP’ye bağımlı bir hale geldiği ve iktidar tercihlerinin MHP tarafından belirlendiği açıktır. Bu bağımlılık son seçim sonuçlarının gösterdiği gibi AKP tabanından MHP’ye belirgin bir oy kayışına yol açmaktadır. Bütün bu gelişmeler Erdoğan’ı önümüzdeki süreçte MHP’ye daha bağımlı kılabileceği gibi, onu yeni arayışlara da itebilir.

Özetle gelinen aşamada Erdoğan yeni bir yol kavşağına gelmiş durumdadır. Bir süreden beri sürdürdüğü Kürt karşıtı politikayı; saldırgan, şiddet ve kutuplaştırıcı dili kullanmayı sürdürecek mi? Yoksa seçim sonuçlarından yola çıkarak kendisi açısından başlayan çöküş sürecini durdurmak için yeni bir uzlaşı ve reform iklimine mi dönecek?

Türkiye’nin önünde başta Kürt meselesi olmak üzere kronik bir hal alan ekonomi, dış politikada biriken sorunlar yumağı ve çözüm bekleyen öteki yakıcı meseleler durmaktadır.

Kürt sorununun çözümsüzlüğe terkedilmiş durumu Türkiye’nin nefes borularını kesmiş durumdadır.

Arzulanan ve gerçekçi olan iktidarın barış, uzlaşı ve çözüm politikalarına dönmesidir elbet. AKP önümdeki 5 yılık iktidarını ancak içerde ve dışarda bu tür arayışlarla koruyabilir. Aksi halde çöküşün hızlanması kaçınılmaz olur.

Bir sonraki yazımda Kürt cenahına, özel olarak da Yurtsever Demokrat İttifak’ın 31 Mart seçim tavrına ilişkin değerlendirmemi aktaracağım.


Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. İlke Haber’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89