• BIST 9452.29
  • Altın 2497.062
  • Dolar 32.585
  • Euro 34.7887
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 24 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 7 °C

‘Türk problemi’ ve haysiyet!

‘Türk problemi’ ve haysiyet!
Haysiyeti önemseyenler, hakları engellenmek suretiyle Kürtlerin haysiyeti onyıllardır ayaklar altına alınırken hiç itiraz sesi yükselttiler mi? Atilla Yayla yazdı...

Evet, bir “Türk problemi” var, ama ikide bir bundan söz eden kimilerinin oluşturmaya çalıştığı imajın tersine bütün Türklerin veya Türklerin ezici çoğunluğunun sahip olduğu, sergilediği bir problem değil bu. Kendilerinin problemini genelleştirmek isteyen, vicdanını yitirmiş, belki de hiçbir zaman vicdanı olmamış bir azınlığın kronik hastalığı. Bunun böyle olduğunu anlamanın en iyi yolu, çözüm-barış sürecine toplumsal destek her geçen gün artarken, yazı dilini gitgide hırçınlaştıran, kitleleri çözüm aleyhine tahrik etmeye çalışan neo-faşist gazetelerin ve aynı çizgideki fıkra yazarlarının tezviratını izlemek. Haysiyetten girip Türk adının dışlanması temelsiz iddiasından çıkan bu çevreler bütün Türkiye’nin kayaya oturmamak için kaçınması gereken mıntıkayı ve izlemesi gereken güvenli yolu gösteren bir deniz feneri olma hizmetini de ifa ediyorlar, niyetleri asla bu olmamasına rağmen. Ne diyelim, Allah büyük.

Bu mesele üzerinde düşünürken nasıl ilerlemeliyiz? Hareket noktamız Türklük mü olmalı? Eğer bir kesim meselâ Türkler için, etnik-kültürel kimliği temel referans noktası olarak almak meşru ise, başkalarının meselâ Kürtlerin aynı şeyi yapması da meşrudur. Bu yol bizi feraha değil çıkmaza götürür. Biraraya gelmeyi ve birlikte bir hayat inşa etmeyi değil ayrışmayı besler. Kimilerinin sevdiği tabirle, asıl “bölücülük” budur. Bu yüzden, başlangıç noktamız şu veya bu etnisite değil, herkesin ortaklaştığı “insanlık” olmalıdır. Hepimiz insanız, ama sadece bazılarımız Türk, Kürt, Alman. İnsan olmak genel bir duruma, Türk veya Kürt olmak özel bir duruma tekabül ediyor. Özelden hareketle genele şekil veremeye kalkışamayız. Genel ilkeleri anlayıp uygulayarak özeldeki hataları engelleyebiliriz, tashih edebiliriz. Ayrıca, şükürler olsun ki, hiçbir insanın kimliği tek boyutlu değildir, herkesin kimliğinin birden çok boyutu vardır. İnsanlar kimliklerinin bazı yönleri çelişirken diğer bazı yönlerinin uyuşması sayesinde karmaşık, hiçbir aklın tam olarak kavrayamayacağı, çok yönlü, akışkan sosyal ilişkilere girerler. Toplum dediğimiz şey işte budur.

İnsanlık tarihinin başında bulunmuyoruz. İlk insanlar biz değiliz. Geride ders alabileceğimiz muazzam bir tecrübe ve bilgi birikimi var. Bunlar bize her çapta insan toplumunda barış, huzur ve gelişmenin bugün insan hakları dediğimiz değerlere herkes için eşit saygı göstermekten ve onları kurumsallaştırmaktan geçtiğini gösteriyor. İnsan hakları bir özele değil genele işaret eder. Uygar insanları buluşturan baslıca ortak zemin budur. İnsan haklarına saygı göstermeyen, insan hakları ihlâllerine itiraz etmeyen kimseler saygıya; insan haklarını çiğneyen siyasî rejimler meşruiyete sahip değildir. İnsan hakları ihlâlleri hangi amaç, değer, ideoloji, din, önder, ırk, rejim vs. adına yapılırsa yapılsın yanlıştır, kötüdür, kınanmayı hak eder.

Türkiye’nin Kürt problemini tahlil ederken başvurulması ahlâka ve insanlığa uygun yegâne kılavuz insan haklarıdır. İnsan hakları dışındaki herşey, ama herşey, ikinci sırada gelir; bunların bazılarıysa düpedüz teferruattır. Bu çerçevede, tartışılamayacak hiçbir teferruat yoktur. Bütün teferruatlar birer maslahat meselesidir, yani, insan hakları çerçevesinde, şu veya bu istikamette bir karara bağlanabilirler. İnsan hakları (elbette klasik olanları) bir kıtlık sorunu yaşamaz ve merkantilist bir ticaret mantığı analizine tabi tutulamaz. Başka bir deyişle, insan hakları havuzu sınırsız büyüklüktedir ve birinin veya birilerinin insan haklarını kullanması yahut gasp edilmiş haklarının iade edilmesi başka birinin ya da birilerinin kullanabileceği hakları azaltmaz. Örneğin, özgürlük sınırsız bir kamusal iyidir, A’nın özgürlüğünü kullanması B’nin özgürlüğünü azaltmaz. X etnisitesi üzerindeki özgürlük kısıtlamalarının kaldırılması Y etnisitesinin özgürlüğünü geriletmez. 

Haysiyeti önemseyenleredir sözüm

Bu çerçevede bakıldığında, haysiyetli davranış insan haklarına saygı göstermekten geçer. Türk veya Kürt olmak, Roman veya Yahudi olmak otomatikman haysiyetli veya haysiyetsiz olmayı beraberinde getirmez. Her etnisiteden, kültürden, çevreden haysiyetli insanlar da haysiyetsiz insanlar da çıkabilir. Türk-Kürt dikotomisi açısından bakıldığında da, haysiyetliliğin temeli olan insan haklarına saygı esas alınırsa, manzara gayet berraktır. Nüfus dengesi yüzünden olmaktan ziyade T.C. devletinin Türk milliyetçiliği temelinde yapılanmasından ve kuruluşunda insan haklarına saygısız bir yaklaşımı esas almasından ötürü, Kürtler Türklere nispetle hak ve hürriyetler bakımından mağdur edilegelmiştir. Bu mağduriyetin giderilmesi Türklerin mağdur edilmesi veya haysiyetleriyle, onurlarıyla oynanması anlamına gelmez. Vicdansızlığı meze edinmiş kimseler için bir anlam ifade etmeyeceğini bilsem de sormak isterim. Bu ülkede Türkçe mi yasaklanmak isteniyor? Türk çocuklarını “Kürdüm”, “Rumum” diye bağırtma hazırlıkları mı yapılıyor? Türkleri binlerce faili meçhul cinayet mi bekliyor? Türk yerleşim birimlerinin adının Kürtçe adlarla değiştirilmesinden mi, üniversitelerde Türkçe eğitimin engellenmesinden mi korkuyorsunuz? Neden rahatsızsınız, niçin rahatsızsınız? Bu nasıl mantıktır; Alevilerin hakları iade edilirken Sünnilerin, gayrımüslimlerin hakları iade edilirken Müslümanların haysiyetinden mi dem vurmamız gerekir? Haysiyeti önemseyenler, hakları engellenmek suretiyle Kürtlerin haysiyeti onyıllardır ayaklar altına alınırken hiç itiraz sesi yükselttiler mi?

Türkiye harika günler yaşıyor. Aylardır bu anlamsız kavgada insanlar ölmedi. Nice genç can kurtuldu. Barışın sözü bile toplumu rahatlattı. Güneydoğu’da dağlardan, vadilerden 30 yıldır görülmeyen piknik, şenlik manzaraları yansıyor. Şehit aileleri bile “artık gençler ölmesin!” mesajları veriyor. Daha şimdiden bölgeye yatırım planları hazırlamaya başlayan işadamları var. Çocuklarının ölüm riskinin ortadan kalkıyor olması yüzbinlerce Türk ve Kürt ailesine bir çeşit bayram yaptırıyor. Toplum rahatlıyor ve normalleşiyor. Bunlardan kim rahatsız olabilir, niçin rahatsız olabilir? Böyleleri normal insan sayılabilir mi?

Sicili haysiyetsizliklerle dolu, haysiyetsizlikte dünya rekorları kırmış birileri başkalarının haysiyetinden söz ederek, açık veya örtülü, barışa engel çıkarmaya kalkışıyor. Hanımefendiler, beyefendiler, siz kimsenin haysiyetinin kâhyası değilsiniz. Kimsenin haysiyeti adına konuşmayın. Varsa, kaldıysa, kendi haysiyetinizle ilgilenin yeter!

Atilla Yayla -Taraf
atillayayla@yahoo.com

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89