PKK’nın 13 Ağustos 2010 tarihinde aldığı tek taraflı eylemsizlik kararını önceki gün sona erdirmesi, Doğu ve Güneydoğu’daki Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri başta olmak üzere bölge halkını kaygılandırdı. PKK’dan eylemsizlik sürecini devam ettirmesini isteyen STK temsilcileri, gerekli demokratik adımları atmamakla eleştirdiği hükümeti de “süreç seçime kurban gitmesin, gerekli adımlar atılsın” çağrısı yaptı. Taraf ’a konuşan Doğu ve Güneydoğu’daki STK temsilcileri, PKK’nın aldığı kararı şöyle değerlendirdi:
Fırsat henüz kaçmış değil
Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu: Bir tarihî fırsat yakalanmıştı barış için. Bunun kalıcı barışa dönüşmesi artık bölgenin Türkiye’nin şiddet ortamından tamamen kurtulması mümkündü. Böyle bir fırsat yakalanmıştı. Mart ayında bozulacağı kaygısını taşıyordum. Yakalanan tarihî fırsatı seçimlere heba edilmemesi lazımdı. Bu ülkede her yıl seçim var ama sorunun çözümüne ilişkin ilk defa bir fırsat yakalanmıştı. Türkiye’de bazı sorunlarımızı demokratik zeminde çözmemiz gerekiyor. Hükümetin ve devletin de bu şiddeti ve PKK sorunun çözmesi gerekiyor. PKK’lilerin sosyal, siyasal hayata entegrasyonu için Kürtlerin ortaklaştığı talepleri bir an önce karşılaması gerekiyor. Hükümetin seçimler dolayısıyla oy kaygısıyla bunu ertelememesi gerekiyor.
Çatışmalar çözüme katkı sunmaz
Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar: Yaklaşık üç aydır bir çatışmasızlık ortamı var. Operasyonlar da yok. Siyaset kurumu çözüm üretemiyorsa kendisini sorgulamalı, sivil toplum, kendini sorgulamalı. Siyaset kurumu ve STK’lar bir şeyler dedi. “Otur oturduğun yerde” dediler. “Bu iş muhataplarla çözülür” dendi. Seçime doğru giderken Kürt sorununun çözümünde kimse bir şey beklemiyor. Yargı da bir tutum alabilirdi. Yargının da bu konudaki tutumu son derece sıkıntılı oldu. KCK davasındaki tutumu, Kürtçe savunmaya izin vermemesi. Bunun yanı sıra hükümetin gerçekten adım atmaması önemli. Kimsenin ilerleme yok diye “çatışmalar yeniden başlasın” deme hakkı yok, bu doğru da değil. Bu saatten sonra çatışmaların başlaması sorunun çözümüne katkı sunmayacaktır. Sivil itaatsizlik, kitlesel eylemlerle, hükümeti çözüme ilişkin adımlarını hızlandırması için zorlamak gerekir. STK’ların dili de sivil olması gerekir. Çatışmaların yeniden başlayıp başlamamasının bir güvencesi yok. Çatışmaları istemiyoruz. Sürekli çözüm için toplumu tedirgin etmekten de vazgeçmemiz gerekiyor. Eylemsizlik sürecinin sürmesi gerekiyordu. Çatışmasızlık ortamı var. Bu çatışmasızlık ortamının sürmesi için siyasete, sivil topluma ve hükümet üzerine düşenleri yapmalı.
Hükümet bildiğini okudu
MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Çoban: Özellikle seçim sürecine girilirken örgütün kararını açıklamasını doğru bulmak mümkün değil. Fakat hükümetin de hiçbir adım atmamış olması da söz konusu. Hükümet, somut adım atmamıştır. Açılıma yönelik hiçbir çabayı göstermemişti, kendi bildiği yol haritası üzerinden gidiyor. Bu, bölge halkını tatmin etmiyor. Temennimiz, her iki taraf açısından operasyonel ortamın oluşmaması, yeniden çatışma ortamına girmememiz.
Bölgede kaygı yeniden başladı
İHD Hakkâri Şube Başkanı İsmail Akbulut: Siyasi partiler rant hesabını ön planda tutarak bölgede yaşanan kardeş kavgasını önüne geçemiyorlar. Tekrar bir çatışmalı sürecin kimseye faydası olmayacağını, Türkiye’nin tüm kesimlerine zarar getireceğine inanıyoruz. Kararın ardından bölgede tekrar bir çatışmalı sürecin başlayacağı, operasyonların başlayacağı anlamına geliyor. Yeniden köye dönüşler oldu. Şimdi yine bu köylere yasak mı getirilecek. Bölgede kaygı yeniden başladı. Yeniden kardeş kanının dökülmesini istemiyoruz.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.