• BIST 8964.1
  • Altın 2877.277
  • Dolar 34.2018
  • Euro 37.5403
  • İstanbul 21 °C
  • Diyarbakır 24 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 12 °C

PKK kanarya sevenler derneği mi?

PKK kanarya sevenler derneği mi?
Milliyet yazarı Serpil Çevikcan'ın bugün yayınlanan 'PKK kanarya sevenler derneği mi?' başlıklı yazısı...

Ne bekleniyordu ki? PKK’nın, hop diye, devletin tam kontrolündeki İmralı’dan giden talimatla, üç ayda, içerideki bütün militanlarını çekmesi mi?

30 yıldır tek ve gerçek işi ayrılıkçılık olan örgütün, bir parçasını Kürdistan yapmak istediği ülkeden sınır dışına çıkarken içeriyi kendi açısından tamamen boş bırakacağı mı?

Ya da köylülerine dışkı yedirilen bir halkın devleti aniden baba olarak göreceği mi?

Böyle olmayacaktı, olmuyor da.

Örgüt ne yapıyor?

Bütün ayrılıkçı örgütlerin hedefi bellidir.

O hedef, “ben şu kadar adam öldürdüm, sen şu kadar kayıp verdin” noktasını bir aşamada geçer. Gelinen aşama siyasallaşma aşamasıdır ve “body count” (ölü sayısı) bir ölçü olmaktan çoktan çıkmıştır.

Artık başarının ölçüsü, halkın, örgütün bütün varlığıyla vücut bulduğu bölge ya da bölgelerde kimi meşru otorite olarak gördüğüdür.

Bu düpedüz bir hükümet etme ya da yönetme sorunudur ve topraklarında nefes alıp verdiğin devlet aygıtına idari bir alternatif yaratmanın da tek yoludur.

Dünyadaki örnekleri de gösteriyor ki, bu süreçler işte böyle çok ciddi bir komplikasyon eşliğinde ya ilerler ya çöker.

Başarı, ülkeyi yönetenlerin bu komplikasyona karşı, ana sistemini koruyarak ne kadar esneyebileceği ve bunu topluma ne kadar kabul ettirebileceğinde yatar.

PKK-KCK da şimdi aynı şeyi yapıyor.

Sınır dışına çekilerek yaptığı, tarihindeki bu en radikal askeri hamleden maksimum politik sonuç elde etmeye çalışıyor.

Sürecin başından itibaren bölgede askerini kışlaya, polisini karakola, korucusunu evine çeken devletin, barış için tanıdığı fırsatı kullanmanın her yolunu deniyor.

Askeri olarak boşalttığını söylediği etki alanını başka faaliyetlerle dolduruyor.

“Ölüm yok” diyor ve siyasal mobilizasyonunun temposunu yükseltiyor.

Yol kesmekle kalmıyor kimlik de soruyor. Şehitlik kurmakla kalmıyor onu silahlı üyeleriyle koruyor. Esnafa, halka, “düzenli” asayiş birimlerini, üstelik törenle gösteriyor.

Siyasi ve idari alanda yönetimi paylaşmanın taşlarını yollara dizmeye çalışıyor.

Nasıra basma çabaları

Hiç şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, sanki bunlar beklenmiyormuş gibi paniğe kapılanların asan-kesen yorumları.

Bu süreci yürüten karar vericilere gaz vermeye çalışmaları.

İşin kontrolden çıktığı, çözüm sürecinin hiç beklenmeyen provokasyonlara kurban gitmek üzere olduğu yolundaki hezeyanları.

Kandırılma, yarı yolda bırakılma nasırına basma çabaları.

Ama bu işler böyle düşe kalka oluyor.

Tamam o zaman. Örneği İrlanda’da, İspanya’da aramayalım. Tersinden Sri Lanka’ya bakalım.

Ne olmuştu orada?

Hükümetin marjıyla ayrılıkçıların amaçları arasındaki makas açılıp, devşirilen militan sayısı artınca iş bir aşamada yine karakolda bitmişti. Oradaki yönetim zaafı anlattığım komplikasyona yenilmiş, toparlamak çok zor olmuştu.

Bölgeden gelen her haberde “çözüm süreci bitti, tıkandı, öldü” paniğine kapılmak yerine, olan biteni gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirip, ana hedefi kaybetmeden önlem almak gerekiyor.

Zor ama bunun enstrümanları belli.

Yoksa, “örgüt ve BDP, sürecin başından bu yana hep yapmaması gereken şeyi yapıyorsa bunu anlamak için bu kadar beklemek gerekiyor muydu?” diye sorarlar adama. (Milliyet)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89