• BIST 9079.97
  • Altın 2308.099
  • Dolar 32.3328
  • Euro 35.0976
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 12 °C

Orhan Miroğlu yazdı: BDP ve seçimler

Orhan Miroğlu yazdı: BDP ve seçimler
Taraf gazetesi yazarı Orhan Miroğlu'nun bugün (20.06.2011) yayınlanan 'BDP ve seçimler' başlıklı makalesi...

Seçimlerde elde ettiği başarı BDP’nin siyasi misyonunu ve önemini daha da güçlendirmiş oldu.

Parlamentoya 36 vekil göndermeyi başaran partiyi, seçmen, Dersim dışında, hemen hiçbir yerde üzmedi. Dersim’in Kürt siyaseti ve tarihi için büyük önemi var. Seçimin bu şehirde kaybedilmesi Kürtler arasında genel bir üzüntü yarattı. 

Alevi-Kürt seçmenle BDP arasındaki mesafe böylece biraz daha açılmış oldu. 

Dersim için ben de birkaç şey söylemek isterim. 

Kadrocuların önde gelen isimlerinden Şevket Süreyya, Dersim’de ‘isyan’ın 1938’de bitmediğini ve Dersim’in dağlarında 1950’li yıllara kadar çatışmaların devam ettiğini kaydeder. 

Son Kürt isyanında Dersim yine önemli bir merkezdi. 

Birkaç yıl önce 1938 katliamlarından sağ kurtulmuş biriyle karşılaşmıştım. 

Seksen yaşını çoktan geçmişti ve çok yoksuldu, yardımlarla sürdürüyordu yaşamını. Köyü yakılmış, ve köye gitmesi yasaklanmıştı. Bana demişti ki, “1938’den beri Dersim’de değişen birşey yok. Köyler o zaman da yakılıyordu şimdi de yakılıyor. O zaman da köye gidemiyorduk şimdi de gidemiyoruz.” 

2004 ve 2009 belediye seçimlerini Dersim’de DTP-BDP kazandı. 2007’de de iki milletvekilliğinden birini aldı. Son seçimlere Ferhat Tunç’la girdi, ama seçimi kaybetti. 

Kürt medyasında yazılan yazılarda Dersimlilere yığınla sitem dile getiriliyor, ama Alevi-Kürt seçmenin Kürt siyasetiyle olan münasebetlerinde aksayan nedir bu konuda fazla birşey yazılmıyor. 

12 Eylül 2010 referandumunda CHP en yüksek ‘hayır’ oyunu burada elde etti ve ‘boykot’ çağrısı pek bir işe yaramadı. 

BDP’nin CHP’ye ilişkin tutarsız ve savruk politikası, Hakkari’de şurada burada bu partiye verilen anlamsız destek ortadayken, Dersimlileri yerden yere vurmanın bence hiçbir anlamı yok. Alevi-Kürt seçmen sadece burada değil, ama Mersin başta olmak üzere her yerde aynı tutum içindedir ve CHP’den kopmak niyetinde filan değildir. 

2007 seçimlerinde Mersin’de aynı şey oldu. Hiç değilse Dersimliler’den oy alabileceğimizi düşünüyorduk, ama sağ olsunlar hayal kırıklığına uğramamızı istememiş olacaklar ki, telefonla beni arayan bir dostumuz oy vermeyeceklerini açıkça söyledi, hem de seçimlerden iki gün önce. 

BDP umarım CHP politikalarını Dersim’de ne olup bittiğini iyi okuyarak yeniden yapar. Çünkü bu politika sadece Alevi-Kürt seçmenden oy alabilmek bakımından değil, ama yeni anayasa ve Kürt sorununa çözüm arayışları sürecinde ortaya çıkacak olanakları kullanmak ve sonuç almak bakımından da son derece önemlidir. 

Umarım geçmiş dört yıl içinde izlenen politikalar tekrarlanmaz. Ve BDP gerçek muhatabının AK Parti olduğunu anlamada zorlanmaz. 

BDP-AKP yakınlaşması, CHP’ye de büyük fayda sağlar. Çünkü bu yakınlaşma demokratikleşme çıtasını biraz daha yükseklere taşır. Her iki partinin dinamiği CHP’nin geçmişiyle yüzleşmesine katkı sağlar. 

Ama BDP eksen kayması yaşarsayaşaması için şimdiden harekete geçenler var- bunların hiçbiri olmaz. 

Bugün için BDP’nin meselesi, ana muhalefet partisi olmak değildir. Bunun olabilmesi için her şeyden önce Kürt siyasi hayatında illegalitenin, silahlı mücadelenin bitmesi lazım. Ama korkarım birileri BDP’yi Kürt sorununun çözümünde oynaması gereken asıl rolünden uzaklaştırmak ve geçmiş dört yılda olduğu gibi, AK Parti’nin siyasi rakibi olan bir parti haline getirmek isteyeceklerdir.

AKP’ye nefret, çaresi ve tedavisi olmayan bir illet gibi yaşamaya devam ediyor. 

Kuşkusuz, BDP ve AK Parti arasında, her iki partinin Kürt toplumunda elde ettikleri konum nedeniyle, her zaman bir siyasi rekabet söz konusu olacaktır. Ama birileri bundan vazife çıkarıp, BDP’yi AK Parti’nin karşısına dikmeye gayret ederlerse, yazık olur. 

Bir dört yıla daha yazık olur. 

Ya AK Parti, onun da bu gerçeğin farkında olması gerekmez mi, Kürt siyasetine karşı tutumunu gözden geçirmesi gerekmiyor mu diyecekseniz, buna hiç itirazım yok. Ama şunu da görmek lazım. Kanaatimce, bu seçimlerden önce, BDP’nin gücünü zayıflatmaya yönelik özel bir stratejisi olmadı AK Partinin. Tersine Başbakanın özellikle Öcalan için ifade ettiği sözler, Kürt seçmeni BDP lehinde etkiledi, AK Partiden uzaklaştırdı. 

Sonra, AK Parti, Listelerini, BDP’li adaylarla yarış mantığı üzerinden oluşturmadı. AK Partililer, asıl olarak, cumhuriyet döneminin en parlak dönemi diyebileceğimiz kendi icraatlarına güvendiler. Bu güvenin de boş bir şey olmadığı ortaya çıktı. Yedi milletvekili kaybetmiş olmasına rağmen, AK parti Kürt seçmenin vazgeçmeyeceği bir parti olduğunu göstermiş oldu. Yıkılmadı, hezimete filan uğramadı, ama BDP’de tasfiye olmadı. Siyasi tasfiyeye ilişkin korkuların yersiz olduğu ortaya çıktı. 

Tablo bu iken, Kürt siyasetini asıl gündeminden uzaklaştırmamak gerekiyor. 

Kanaatimce bu asıl gündem Kürt meselesinin çözümü ve yeni anayasa konusunda BDP’nin oynayacağı tarihsel rolden ibarettir. Bunun için de AK Parti yegane muhatap olarak kabul edilmeli ve AK Parti’ye karşı geliştirilen tutum tekrarlanmamalıdır. 

Başa dönmenin bir manası yok. BDP’nin aldığı oylar toplamda ve büyük oranda Kürt seçmenin oylarıdır. Tabi ki demokratlar, sosyalistler ve liberal çevrelerden de oy aldı bağımsız adaylar. Ama bu oyları abartıp gaza gelmemek lazım. BDP hala bir Kürt partisidir. 

Barış olmadan, PKK legalleşmeden, silahlar bırakılmadan, BDP’nin-ana muhalefet partisi olması mümkün değildir. Kimse de böyle bir şey beklemiyor BDP’den. Çözüme, anayasaya ve barışa yegane aktör olarak katkı sunması onu gelecekte Türkiye partisi de yapar, anamuhalefet partisi haline de gelir. Ama bütün bunlar için henüz epey erken. 

BDP önemli bir başarı elde etti. Ama yeni parti kuracağım, ana muhalefet partisi olacağım diye suni gündemlerle uğraşırsa, bu dört yıl dahi yetmez ona. 

Türkiye solunun kadim birlik sorununa daldığı ölçüde, kendi gerçek gündeminden uzaklaşır. 

Çünkü bu solun AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmanın dışında gerçek bir gündemi de yok, siyaseti de yok. O da zaten başarılması imkansız bir hedef olmaktan ibaret. 

BDP’nin çevresinde politika yapanlara bu bakımdan, önemli sorumluluklar düşüyor. Gözlerini CHP’ye dikmiş bekliyorlar bu kesimler. Önce blok partisi filan diyecekler, sonra CHP’yle ittifaklar üzerinden Kürt siyasetini gerçek gündeminden uzaklaştırmaya çalışacaklar. BDP’yle AK Parti arasına ideolojik duvarlar örme gayreti içinde olacaklar. 

Başarabilirler mi peki? Evet olabilir bu. Çünkü BDP-PKK hattı kanaatimce ciddi bir ideolojik kuşatma altına alındı ve bu kuşatmanın kolayca yarılabileceğini hiç sanmıyorum. 

İnşallah yanılırım ve BDP’yle işbirliği yapan sol çevreler ve partiler, BDP’ye muhatabın AK Parti’dir, sorunu CHP’yle, değil, ancak AK Parti’yle çözebilirsin diyebilecekleri bir çizgiye ve anlayışa gelirler diyeceğim, ama böyle birşeye inanmak da maalesef çok zor. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89