Radikal'in tepe ismi Eyüp Can, Kürt sorunu konulu yazılarına devam ederken günün en çarpıcı kulisine de imza attı. Sabah gazetesinin Abdullah Öcalan'ın Adalet Bakanlığı'na gönderdiğini iddia ettiği mektubun yansıtıldığı gibi olmadığını söyleyen Eyüp Can, Öcalan'ın ikinci mektubunu açıkladı.
Sabah'ın haberindeki tablonun çok abartılı olduğunu kaydeden Can, Öcalan'ın bakanlığa ikinci bir mektup daha yolladığını ve avukatlarıyla görüşme talep ettiğini yazdı. Sabah'ın iki mektubu harmanayarak başka bir resim kurguladığını ima eden Eyüp Can işin aslında farklı bir gerçek olduğunu iddia etti. Öcalan ile devlet heyeti arasındaki görüşmelerin sürdüğünü yazan Can, Leyla Zana'nın çıkışının bu görüşmelerden çıkan bir sonuç olduğunu tekrar etti. Can'a göre Zana bunu ifşa edemediği gibi hükümet de böyle bir resimde gözükmek istemiyor. Sorunlar da bu noktada patlak veriyor...
İşte Can'ın "Öcalan, Bakan'a bir değil iki mektup gönderdi" başlıklı yazısındaki ilgili bölüm:
AKP'LİLER ZANA'NIN POLYANNACILIK OYNAMASINI MI BEKLİYORDU?
Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşmede dile getirdiği somut taleplerden dolayı bazı AK Partililer de kırılmış mesela Zana’ya.
Onlarınki daha çok hayal kırıklığı...
Herhalde Zana’nın çıkıp sorunun çözümüne dair talepleri samimi bir dille ‘dan, dan, dan’ dile getirmek yerine, Polyannacılık oynamasını bekliyorlardı!
PKK adına Duran Kalkan’ın Zana’yı açıkça hedef alan tipik iyi polis-kötü polis oyunu.
Dikkat ederseniz Murat Karayılan bu topa girmedi.
Zana’nın bu çıkışı Öcalan’ın bilgisi dahilinde yapıp yapmadığından emin olmak istedi.
KARAYILAN KÖTÜ POLİS ROLÜNÜ DURAN KALKAN'A VERDİ
Bu yüzden ilk günler Zana’yı, isim vererek hiç kimsenin eleştirmesine müsaade etmedi. Çok uğraşmasına rağmen Zana-Öcalan bağlantısından emin olamayınca kötü polis Duran Kalkan’ın savaş çığlığı atmasına müsaade etti. Çünkü yarın öbür gün bu bağlantı ortaya çıkarsa -ki çıkmaya başladı- suçu kötü polis Duran Kalkan’a atma imkânı var.
Unutmayın, Karayılan’ın tek kaldıramayacağı şey, Öcalan’ın kendisine kırılması!
Fakat dün Sabah gazetesinde yayımlanan habere bakarsanız, Öcalan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e gönderdiği mektupta hem Kandil hem de BDP’yi çizmiş görünüyor.
“Beni bu avukatlarla görüştürmeyin. Avukatlar söylediklerimi çarpıtıyor, yanlış aksettiriyor. Mesajlarım adresine ulaşmıyor. BDP de PKK da beni aldatıyor. Ben artık bunlarla görüşmem...”
SABAH İKİ MEKTUBU HARMANLAYIP ABARTILI BİR TABLO OLUŞTURDU
Sabah’ın haberi doğru, Öcalan geçen yıl Silvan saldırısının hemen ardından gerçekten de Adalet Bakanı’na BDP ve PKK’yı eleştiren bir mektup gönderdi.
Yanlış olan şu... Öcalan Adalet Bakanı’na bu mektuptan sonra yaklaşık üç ay önce bir mektup daha gönderdi. El yazısıyla yarım sayfalık bir mektup.
Sabah o iki mektubu harmanlayıp sanki tek mektup gibi yayımlamış.
Böylece ortaya çok abartılı bir tablo çıkmış.
Çünkü Öcalan, Silvan saldırısından sonra gönderdiği mektupta avukatları, PKK, BDP, buna hükümet de dahil hemen herkesi eleştirirken, kısa bir süre önce gönderdiği ikinci mektupta bambaşka mesajlar verdi.
BDP yönetimi ve PKK’ya Silvan’dan sonra çok kızdığı doğru ama bu geçen seneydi.
ÖCALAN İKİNCİ MEKTUPTA NELER ANLATIYOR?
Bir sayfayı bile bulmayan ikinci mektupta önce kardeşiyle neden görüşmek istemediğini anlattı.
Özetle söylediği şu:
“Sizden istirhamım, kardeşimi göndermeyin bana. Çünkü Mehmet söylediklerimi siyaseten tam olarak kavrayamayabilir. Dışarı çıkıp yanlış, eksik bir şey söyleyebilir. Süreç çok hassas. Geçmişte yanlış anlamaların nelere yol açtığını gördük. Müzakereler kaldığı yerden başlamalı. Bu süreçte daha önce görüşen resmi heyet ve daha önce gelen avukatlarımla görüşmek istiyorum...”
LEYLA ZANA RESMİ NET OLARAK ORTAYA KOYAMIYOR!
Öcalan yeni avukat istememiş. Eskiden görüştüğü avukatların çoğu tutuklu. Bu süreçte resmi heyet Öcalan’la görüştü fakat avukatları hâlâ görüşebilmiş değil.
İşte tam bu noktada bu sürece Öcalan’ın bilgisi dahilinde tıkanan süreci açmak çözüm yolunda pozitif bir atmosfer oluşturmak için Leyla Zana dahil oldu.
Zana’nın çıkışı her şeyden önce hükümeti, özellikle de Başbakan’ı cesaretlendirmeye dönüktü. Fakat ne BDP yönetimi ne de PKK bunu anlayabildi.
Hükümet, Öcalan bağlantılı bir fotoğrafın içinde açıkça görünmek istemiyor.
Zana, Öcalan bağlantısını açıkça ifşa edemiyor. Bu yüzden de herkes birbirine kırılıyor.
Kanı durduralım derken şimdi de memlekette bir kırık-çıkıkçı aranıyor!
Sabah'ın haberindeki tablonun çok abartılı olduğunu kaydeden Can, Öcalan'ın bakanlığa ikinci bir mektup daha yolladığını ve avukatlarıyla görüşme talep ettiğini yazdı. Sabah'ın iki mektubu harmanayarak başka bir resim kurguladığını ima eden Eyüp Can işin aslında farklı bir gerçek olduğunu iddia etti. Öcalan ile devlet heyeti arasındaki görüşmelerin sürdüğünü yazan Can, Leyla Zana'nın çıkışının bu görüşmelerden çıkan bir sonuç olduğunu tekrar etti. Can'a göre Zana bunu ifşa edemediği gibi hükümet de böyle bir resimde gözükmek istemiyor. Sorunlar da bu noktada patlak veriyor...
İşte Can'ın "Öcalan, Bakan'a bir değil iki mektup gönderdi" başlıklı yazısındaki ilgili bölüm:
AKP'LİLER ZANA'NIN POLYANNACILIK OYNAMASINI MI BEKLİYORDU?
Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşmede dile getirdiği somut taleplerden dolayı bazı AK Partililer de kırılmış mesela Zana’ya.
Onlarınki daha çok hayal kırıklığı...
Herhalde Zana’nın çıkıp sorunun çözümüne dair talepleri samimi bir dille ‘dan, dan, dan’ dile getirmek yerine, Polyannacılık oynamasını bekliyorlardı!
PKK adına Duran Kalkan’ın Zana’yı açıkça hedef alan tipik iyi polis-kötü polis oyunu.
Dikkat ederseniz Murat Karayılan bu topa girmedi.
Zana’nın bu çıkışı Öcalan’ın bilgisi dahilinde yapıp yapmadığından emin olmak istedi.
KARAYILAN KÖTÜ POLİS ROLÜNÜ DURAN KALKAN'A VERDİ
Bu yüzden ilk günler Zana’yı, isim vererek hiç kimsenin eleştirmesine müsaade etmedi. Çok uğraşmasına rağmen Zana-Öcalan bağlantısından emin olamayınca kötü polis Duran Kalkan’ın savaş çığlığı atmasına müsaade etti. Çünkü yarın öbür gün bu bağlantı ortaya çıkarsa -ki çıkmaya başladı- suçu kötü polis Duran Kalkan’a atma imkânı var.
Unutmayın, Karayılan’ın tek kaldıramayacağı şey, Öcalan’ın kendisine kırılması!
Fakat dün Sabah gazetesinde yayımlanan habere bakarsanız, Öcalan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e gönderdiği mektupta hem Kandil hem de BDP’yi çizmiş görünüyor.
“Beni bu avukatlarla görüştürmeyin. Avukatlar söylediklerimi çarpıtıyor, yanlış aksettiriyor. Mesajlarım adresine ulaşmıyor. BDP de PKK da beni aldatıyor. Ben artık bunlarla görüşmem...”
SABAH İKİ MEKTUBU HARMANLAYIP ABARTILI BİR TABLO OLUŞTURDU
Sabah’ın haberi doğru, Öcalan geçen yıl Silvan saldırısının hemen ardından gerçekten de Adalet Bakanı’na BDP ve PKK’yı eleştiren bir mektup gönderdi.
Yanlış olan şu... Öcalan Adalet Bakanı’na bu mektuptan sonra yaklaşık üç ay önce bir mektup daha gönderdi. El yazısıyla yarım sayfalık bir mektup.
Sabah o iki mektubu harmanlayıp sanki tek mektup gibi yayımlamış.
Böylece ortaya çok abartılı bir tablo çıkmış.
Çünkü Öcalan, Silvan saldırısından sonra gönderdiği mektupta avukatları, PKK, BDP, buna hükümet de dahil hemen herkesi eleştirirken, kısa bir süre önce gönderdiği ikinci mektupta bambaşka mesajlar verdi.
BDP yönetimi ve PKK’ya Silvan’dan sonra çok kızdığı doğru ama bu geçen seneydi.
ÖCALAN İKİNCİ MEKTUPTA NELER ANLATIYOR?
Bir sayfayı bile bulmayan ikinci mektupta önce kardeşiyle neden görüşmek istemediğini anlattı.
Özetle söylediği şu:
“Sizden istirhamım, kardeşimi göndermeyin bana. Çünkü Mehmet söylediklerimi siyaseten tam olarak kavrayamayabilir. Dışarı çıkıp yanlış, eksik bir şey söyleyebilir. Süreç çok hassas. Geçmişte yanlış anlamaların nelere yol açtığını gördük. Müzakereler kaldığı yerden başlamalı. Bu süreçte daha önce görüşen resmi heyet ve daha önce gelen avukatlarımla görüşmek istiyorum...”
LEYLA ZANA RESMİ NET OLARAK ORTAYA KOYAMIYOR!
Öcalan yeni avukat istememiş. Eskiden görüştüğü avukatların çoğu tutuklu. Bu süreçte resmi heyet Öcalan’la görüştü fakat avukatları hâlâ görüşebilmiş değil.
İşte tam bu noktada bu sürece Öcalan’ın bilgisi dahilinde tıkanan süreci açmak çözüm yolunda pozitif bir atmosfer oluşturmak için Leyla Zana dahil oldu.
Zana’nın çıkışı her şeyden önce hükümeti, özellikle de Başbakan’ı cesaretlendirmeye dönüktü. Fakat ne BDP yönetimi ne de PKK bunu anlayabildi.
Hükümet, Öcalan bağlantılı bir fotoğrafın içinde açıkça görünmek istemiyor.
Zana, Öcalan bağlantısını açıkça ifşa edemiyor. Bu yüzden de herkes birbirine kırılıyor.
Kanı durduralım derken şimdi de memlekette bir kırık-çıkıkçı aranıyor!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.