• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 17 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 20 °C
  • Berlin 3 °C

Kuzey Suriye’den Rojava’ya

Kuzey Suriye’den Rojava’ya
Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış'ın bugün yayınlanan 'Kuzey Suriye’den Rojava’ya' başlıklı yazısı...

Hollandalı analist van Wilgenburg, ekim ayında Kuzey Suriye’deydi. Konuşmamızdan çıkardığım notlar.

Suriye’de bugün Kürtleri temsil eden üç farklı şemsiye var. Biri PKK/PYD, diğeri Barzani, diğeri Talabani. Ancak Kürtlerin bölgedeki örgütlülüğü 1957’ye uzanıyor. O dönem Suriye devleti bundan rahatsız oluyor ve 1965’te Barzanilerin kurduğu hareketin lider kadrosundan birçok kişi tutuklanıyor. Yine de bugün 23 milyona ulaşan ülkenin yaklaşık 10’unu temsil eden Kürtlerin örgütlenmesi sürüyor. Barzani/Talabani ayrışması eşliğinde…

460.jpg

Kuzey Suriye’de dönüşümün başladığı tarih 2011. Ayaklanmalar. O zaman Öcalan’la iletişim kanalı yok. Ancak PYD, Öcalan’ın konfederasyon fikrine dayalı hazırlığa girişiyor. Ve PYD’yi yöneten Salih Müslim, Kürtlerin kendilerini savaştan korumak zorunda kalacaklarını fark ederek bunun için silahlı örgüt YPG’yi kuruyor. PYD, bir yandan da Esad rejimi ile denge kuruyor. Rejim de Kürtlerin birçok siyasi mahkûmunu serbest bırakarak buna karşılık veriyor. YPG, 2012 başı itibariyle tamamen aktif hale geliyor.

***

Asıl önemlisi… PYD, halk desteği için de kapsamlı bir medya planlaması yapıyor. Kuzey Suriye’den haberler veren Ronahi TV kuruluyor. Fırat Haber Ajansı’nın Suriye versiyonu olarak da Hawar Haber Ajansı (ANHA). Ve çatışma haberleri dışında özellikle bölgede rekabet ettikleri Barzani Grubu’nu eleştiren yayınlar yapılıyor. Yayın akışında dini programların da olduğu… Sadece Kurmanci değil, Qandilpost Facebook grubunda Sorani olarak da süren birçok farklı Kürt lehçelerinde medya yayını…

***

Bitmedi. PYD, sivil toplum örgütlenmesine de girişiyor. Öğrenci ve kadın örgütleri kuruyor. Şehirlerin yönetimi için yerel konseyler oluşturuyor. Ve PKK’nın örgütlenme becerisi, Suriye’de doğan yönetim boşluğunun avantajıyla her alanda etkili oluyor. PYD kısa zamanda Barzani Grubu’nu Kuzey Suriye’deki taban yarışında eziyor. PYD’ye uzak duran Kürtler de El Kaide çatışmalarının etkisiyle PYD’nin etrafında birleşiyor.

***

Peki amaç ne? Van Wilgenburg’a göre şimdi PYD’nin hedefi, temmuzda ilan ettiği geçiş hükümetini kurabilmek. Ve Kamışlı’da süren müzakerelerde bunu önce Barzani’nin KDP’sine, sonra da o bölgelerde yaşayan Arap ve Hıristiyanlara kabul ettirmek. Tıpkı BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın geçen hafta Washington’a geldiğinde çerçevesini çizdiği gibi: “Tek söz sahibi biziz, diyemeyiz. Kürdistan sadece Kürtlerindir, diyemeyiz.”

***

Bu projenin önündeki komplikasyonlar ise Van Wilgenburg’a göre iki türlü. Birincisi rejim halen orada. Kamışlı’da. Hasakah’ta. Kürtler Afrin, Kobani ve Hasakah’taki Kürt bölgelerini tek başlarına kontrol ediyorlar. Ama bazı başka bölgelerde bunu rejime dokunmama şartıyla başarıyorlar. Muhalifleri yenen rejim, bir gün Kuzey Suriye’ye dönüp “Ben geri geldim” diyebilir.

***

İkincisi sorun ise uluslararası dengeler. Van Wilgenburg, bunun için bir grafik hazırlamış. Buna göre Kuzey Suriye’de bugün iki eksen yarışıyor: PYD ve KDP. PYD’yi destekleyenler: Rusya, İran, Talabani, Goran ve bir ölçüde Suriye rejimi. KDP’nin arkasındakiler ise Türkiye, ABD, Avrupa ülkeleri. Rus basınında çıkan Kürtlerin lehine haberlerden ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kürtleri kınayan açıklamalarına, Talabani ve Goran’ın Barzani’yi zayıflatmak için PYD’nin yanında durmasına bunların kanıtları muhtelif. Sonuç… Bir yanda Kandil, Süleymaniye, Şam ve Doğu ekseni. Diğer yanda Erbil, İstanbul ve Batı ekseni.

***

Değişir elbette… Bizim konuşmamızdan hemen önce El Kaide’nin Rakka’da erkek bir hemşireyi Türkiye’ye ajanlık yaptığı iddiasıyla infaz ettiği bilgisi geldiğini düşünürseniz… Herkes şartlarını gözden geçirebilir. Ama van Wilgenburg’a göre bugün kazanan tartışmasız PYD. Kuzey Suriye Rojava’ya dönüşürken Türk hükümetinin orası için kendince belirlediği dış politikanın çökmüş olmasına girmeyeceğim. Ama asıl önemlisi, bu durum Türkiye’deki çözüm sürecine nasıl yansıyacak diye merak ediyorsanız. Van Wilgenburg’un söylediği şu: “Türkiye ve PKK, Türkiye’nin içinde savaşmıyorlar. Ama Suriye’de bir vekâlet savaşı yürütüyorlar.” O halde Türkiye’deki barış, Rojava’yı kurmasına ramak kalmış PKK’nın umrunda olur mu? Evet, halen umut var. “Çünkü PKK için Türkiye’deki Kürtlerin elde edecekleri kazanımlar halen daha önemli. PKK, Suriye’yi Ankara’ya baskı uygulamak için kullanıyor. Çünkü nihayetinde Kürt açılımı, Ankara ve Kandil’in karşılıklı verecekleri tavizlere bağlı.”

Tolga Tanış - Hürriyet

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89