• BIST 9915.62
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 26 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 14 °C

İlham Ehmed: Suriye Ulusal Koalisyonu'yla ittifak kurabiliriz

İlham Ehmed: Suriye Ulusal Koalisyonu'yla ittifak kurabiliriz
Kürt Yüksek Konseyi’nden İlham Ehmed, Suriye Ulusal Koalisyonuyla bir ittifak kurmaya açık olduklarını açıkladı.

Kürtlerin ittifak için özerklik ve Rojava Kürtlerinin haklarının Anayasal güvence altına alınarak ulusal meclisin yüzde 18’inin Kürtlere ayrılması taleplerinin gündemde olduğunu belirten Ehmed, Suriye’de yaşayan tüm ulus, din ve mezhep topluluklarının haklarının garanti altına alınması gerektiğini söyledi.

Ehmed ile Türkiye’deki temasları, Suriye’deki muhaliflerle ilişkiler ve Türkiye sınırına örülen duvar konusunda konuştuk.

Türkiye’de ilk kez Kürt Yüksek Konseyi adına temaslarda bulundunuz. Nasıl karşılandınız?

ABD yetkilileri, Alman Konsolosluğu, Avrupa Birliği Türkiye Temsilciliği ile Dışişleri Bakanlığı'nın daveti üzerine Kürt Yüksek Konseyi (KYK) heyeti olarak Türkiye’ye gittik, temaslarda bulunduk. Görüşmelerde Suriye'nin geleceği hakkında görüşlerimiz aktardık. Cenevre-2 hazırlığını yapan güçlerle toplantı öncesi fikir alışverişinde bulunduk.

Görüşmeler için Kürt heyetine kapıyı açık bıraktılar. Suriye'nin geleceğine dair görüşlerimizi olumlu buldular. Öte yandan, Suriye muhalefetiyle ilk defa bu düzeyde görüşme gerçekleşti. Görüşmelerin devamı noktasında görüş birliğine varıldı.

Hem Batılı ülkelerin hem de Türkiye’nin politikalarında değişiklik var mı?

Kürtsüz Cenevre toplantısının olamayacağını, olsa dahi başarıya ulaşamayacağını anlamış durumdalar. Ancak hem ABD, AB hem de Türkiye'nin temel talebi; Kürtlerin koalisyon ile birlikte Cenevre toplantısına katılmaları. Rusya gibi devletler ise Kürtlerin bağımsız bir güç olarak Cenevre toplantısında bulunmalarını istiyor.

Söz konusu güçler, Cenevre’de Suriye rejimi ve Suriye muhalefeti olmak üzere iki cephe görmek istiyorlar. Türkiye de tüm muhalif güçlerin Suriye Ulusal Koalisyonu çatısı altında Cenevre'ye katılmalarını istiyor.

Anlaşıldığı kadarıyla söz konusu güçler, Kürtlerin güçlü bir şekilde Cenevre toplantısına katılmalarını istemiyor. Kendi Kürt’ünü yaratmaya çalışıyor. ENKS'nin içinde yer alan bazı partiler de bu siyasete geliyorlar. Kürtlerin Suriye'de irade sahibi olmayı istemeyen güçlerin, Suriye Koalisyonunda birkaç sandalye peşinde koştuklarını düşünüyoruz.

Peki siz Suriye Ulusal Koalisyonu’yla hangi esaslar üzerinden nasıl bir ilişki öngörüyorsunuz?

Koalisyonun 'herkes talebini yazsın ve katılsın' tarzını kabul etmiyoruz. Bizim için katılım yerine ittifak daha doğru bir yaklaşım. Eğer koalisyon belli maddeler üzerine bizimle ittifak yapmak isterse, biz buna hazırız. Bazı konularda garanti vermeden, taleplerinizi yazılı bildirin ve katılın yaklaşımını doğru bulmuyoruz.

Kendimizi güçlü görüyoruz ve halk olarak bölgemizde sergilediğimiz pratiği koalisyon şimdiye kadar yapmamıştır. Bazı konularda anlaşma sağlanırsa, katılımdan çok ittifak gerçekleşebilir.

Kendisini çatı örgütlemesi olarak gören Suriye Ulusal Koalisyonu, tek mezhep, tek ulusta ısrar ederse, onlarla konuşmanın anlamı kalmaz. Mevcut durumda rejimin gidip gitmeyeceği konusunu bizimle tartışıyorlar. Şu ana kadar onlarla açık bir tartışma yürütmüş değiliz. Rejimin gidip gitmeyeceği muhalefet güçlerinin ittifakına bağlı. Güçler arasında ittifak gelişirse, rejim gider.

Suriye Ulusal Meclisi’ne katılım noktasında belli şartlar sunmuştuk. Birincisi; Kürtlerin kendi bölgesini yönetmesi, ikinci şart ise geleceğin Suriye’sinde Suriye Ulusal Meclisinin yüzde 18'nin Kürtlere ayrılması, Kürt halkının tüm haklarının anayasal güvenceye kavuşturulması idi. Görüşlerimiz söz konusu güçlerle de paylaştık.

Suriye'de yaşayan tüm ulus, din ve mezhep toplulukların hakkını garantiye almadığı sürece koalisyonla herhangi bir ittifak söz konusu olamaz.

Şu an yaptığı gibi koalisyon “ben çatı örgütüyüm, ittifaka gelmem, farklı hiçbir gücü tanımam” yaklaşımını sürdürürse, var olan çelişkiler devam eder. Bu çelişkiler de rejimin ömrünü uzatmış olur.

Suriye devriminde öncü rol oynayan Kürtler olarak, bölgemizi koruduk ve bir sisteme kavuşturduk. Bundan böyle bize kimse geri adım attıramaz. Daha demokratik ve çoğulcu bir Suriye için verdiğimiz mücadeleyi devam ettireceğiz. Kürtler artık kendi elliyle celladını iktidara taşımayacaktır.

ENKS’nin tutumunu nasıl değerlendirmek gerek? Sizin Ankara’da bulunduğunuz gün ENKS’den bir heyet de Dışişleri’ndeydi. Neler konuşuldu?

Bize ulaşan bilgilere göre ENKS heyeti beş kişiden oluşması gerekiyordu, ancak sadece üç kişi gitti. Görüşmede ENKS'nin Suriye Ulusal Koalisyona katılımı konuşuldu. Biz ise yaptığımız görüşmelerde ambargonun kaldırılması, sınırın durumu ile çetelere verilen desteğin kesilmesi konularını ve Cenevre toplantısını konuştuk.

ENKS'nin Suriye Ulusal Koalisyonuna katılımı Kürtlerin elini zayıflattı mı?

ENKS zaten Kürt Yüksek Konseyi'nin (KYK) kararına karşı çıktı. Kendini Kürtlerin yegane temsilcisi olarak gösterip Koalisyona katılması, KYK'nin kararlarına karşı çıkması anlamına geliyor. ENKS'nin yürüttüğü siyaset, Türkiye siyaset esasına dayanıyor. Türk devleti kendine göre bazı Kürtleri olumluyor, bazılarını ise olumsuz buluyor. Türkiye, kendine yakın gördüğü Kürt güçlerine basit birkaç hak vererek Suriye Ulusal Koalisyonuna katmaya çalışıyor. Temel amaç, Suriye’de tekrar merkezi bir devletin yaratılması. ENKS de merkezi devlete alet oluyor.

Türkiye siyasetinde herhangi bir değişimi gözlemliyor musunuz?

Çetelere yardım konusunda eskisi gibi destek verdiğini sanmıyoruz. Muhalefet güçlerinin çoğunu kontrolüne alan ve kendisini Irak Şam İslam Devleti olarak adlandıran çete grupları, Suriye'de gittikçe kalıcılaşmakta, hem bölge devletleri hem de Batı için tehlike oluşturmaktadır. Hem Batılı devletler hem de Türkiye, bu çetelerin ileride kendileri içinde tehdit unsuru olacağı kanısına vardılar. Kürtleri kabul etmeyen, inkar eden, görmek istemeyen Türkiye gelinen aşamada Kürtleri kabul etmek zorunda kaldı. Kürtlerin sınırdaki varlığı inkar edilemez duruma gelmiştir. İki senedir Rojava’ya karşı katı bir siyaset yürüten Türkiye'nin başarısızlığı, değişimi zorunlu kılmıştır. KYK'nin kabulü de bu anlama gelmektedir.

Türkiye'deki temaslarınız sırasında utanç duvarı inşasına başlandı. Bu o görüşmelerle çelişkili bir durum değil mi?

Duvarın yapılması daha öncede tartışılıyordu, ancak bu süreçte pratiğe girdi. Türkiye ambargo siyaseti yürütüyor. Kürtlere, ya benim dediğimi yapacaksınız ya da sizi aç bırakırım, demek istiyor. Aç bırakarak teslim almanın siyasetini yürütüyor. Türkiye hükümeti ile Güney Kürdistan arasında bu düzeyde bir anlaşma söz konusu. Onlar da aynı siyaseti yürütüyorlar. Onlar da Rojava için ya bizim kontrolümüzde olur ya da olmaz diyor. Sınırın kapatılması ile duvarın örülmesi, bu siyasetin devamıdır. Söz konusu güçler başarı umudunu koruduğu müddetçe bu siyaseti devam ettirecekler. Ancak özgür Kürt hiçbir şekilde bu siyasete teslim olmaz. (Aziz Köylüoğlu - anf)

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89